ayı sözlük itiraf
biraz önce eşcinsel bir dostum çağırdı evine. bizden başka 2 gay insan evladı daha var. konu ilişkilere falan geldi. herkes saçma olan ilişkilerini anlatıyor falan. gördük ki hakkaten kimin eli kimin cebinde belli değil, dengesizlik mi ararsın, ruh hastası mı ararsın ve bu insanlarla 3 kişinin de bir temasının olması . enteresan. yanlış anlaşılmasın ne ben ne de arkadaşım dört dörtlük değiliz tabi ki. başkalarını aşağılamak adına da söylemiyorum bunları. ama hakkaten ortam çok saçma ve leş. bu bir hastalık olsa idi emin olun tedavi olur, düzgün bir kızla evlenir mutlu mesut yaşardım. bu ne abi.
artık birisiyle sevişebilmeyi istiyorum. çok gerginim ve eskiye takılmış durumdayım, sürekli "ya gitmeseydi" diyerek hayaller kuruyorum. hayatımı yaşamama engel oluyor. gencim, üniversitedeyim ama tamamen ev kuşu haline geldim. insanların beni sevdiğini düşünmüyorum, beğenildiğimi hiç zannetmiyorum. ne mesaj atan var ne de iletişime geçen. beni sevebilecek tek kişiyi bulup kaybettiğimi düşünüyorum. tutarsızca sevişmek istiyorum. başka vücutlarda teselli aramak istiyorum ama cesaretim yok. başka biri ile tanışmak istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum. hayatımın güzel bir evresinde olmam gerekirken ben bir noktaya saplanmış bulunmaktayım. bazı şeyleri kabullenmekten çekiniyorum, korkuyorum.
annemle oturdum, dedikodu eşliğinde yemek yapıyorum sözlük. bu kadar eğlenceli olabileceğini tahmin etmemiştim daha önce. içimden de "bilse böyle sever mi oğlunu" diye geçmedi değil. neyse yeter gey draması maydonoz temizlemeye devam!
hayvan gibi sevişmek istiyorum...
geçen hafta gittiğimiz gay barda sevgilimin eski kırıklarından biriyle karşılaştık. uzaktan selamlaşıp, barın diğer tarafına geçti bu gafil... alınan alkole istinaden devamlı lavoboya giden ben, dönüşte bu herifin, sevgilime yanaştığını (oynaması ve kadeh kaldırması da cabası) ve benimkinin ayıp olmasın diye zoraki gülümsemesi beni rahatsız etmezdi. garip olan şu ki; benim geldiğimi gören gafil kendi alemine geri dönüyor sanki az önce bizim masaya oynayan mal o değilmiş gibi davranıyordu. bir oldu, iki oldu... üçüncüde sinsice arkasından yanaşıp (tam oynuyordu zavallı) kolundan yakalayıp silkelediğim bu sevimsizin kulağına; bir daha benim bulunduğum bölgeye 5 metreden fazla yanaşmamasını, yanaştığı takdirde günün geri kalanını acil serviste geçirmeyi ve kafasına minimum 15 dikiş atılacağının garantisini verebileceğimi ilettikten sonra çok pişman oldum sözlük. ibret olsun diye dövmediğime çok pişmanım!..
çok uzun zamandır ben olmaktan korkuyorum
ya bende şöyle bir durum var... bilmiyorum da sürekli yeni insanlarla tanışma isteğim var. ve nedense bu bana seksten daha yüksek bir haz veriyor.
gay olduğum halde erkeklerle hiç cinsel ilişkim olmadı(öpüşme ve sevişme de hiç olmadı). anal ilişki ve düşüncesi bana çok süper geliyor.yatsın yanıma sikişsin sonra dönsün uyusun hali falan da güzel.
entry okumadan önce gözlüğümü takıyorum ki entry'i daha iyi anlayabilmek için. sonra kırmızı başlıklı kız kapıyı çalıyor.
yeni iş yerimde bir kaç tane hanımefendi ciddi ciddi bana düşmüşler ama bir bilseler ki benim aklım fikrim o kumral beyefendide...
zorlama edebiyatçılar yüzünden çaya olan sevgimi dile getiremiyorum. valla fantastik edebiyat dışında edebiyat kültürüm çok yoktur, twitter'da cemal süreya rt'lemiyorum, zeki demirkubuz izlemiyorum. ama çayın yeri çok ayrı bende ya. şu an yazdığım bu girdiyi eksilemek istiyorum mesela, bu zihniyeti yaratana lanet olsun.
*
bu aralar bendeki umutsuzluk ne olacak bilmiyorum sözlük.
yaşıtlarım üniversitede 2. sınıfa geçerken ben hala ygs kasıyorum sırf bilkent'e gitmek için.
ülkedeki adaletsizlik, kadına ve eşcinsellere artan şiddet, televizyonların '' gay '' kelimesini bile sansürlemesi... ne yapacağımı bilmiyorum sözlük.
suriye'de yaşanan olaylar... amerika ayrı bir yandan, rusya ayrı bir yandan, avrupa ayrı bir yandan bir şeyler yapıyor.
dünya'nın bu kadar geliştiği, küreselleşmenin her geçen gün arttığı bir ortamda hala '' ya savaş çıkarsa? '' diye yaşamak ağır geliyor bana
fillerin tepişip çimleri ezdiği dünyada bir insanda çıkıp, '' yeter artık lan, ney sizin alıp veremediğiniz? petrolmüş, doğal gazmış, toprakmış... neyinize yetmiyor kocaman dünya? '' demiyor ki.
kimse kimseyi düşünmüyor.
herkes de '' en iyi ben olayım, en popüler ben olayım! '' anlayışı var.
kötülükler dışarıda kol geziyor.
insanlar kendi yaptıklarına bakmadan millete laf atıyor, sırt çeviriyor.
herkesin derdi para olmuş. para için yapmayacakları şey yok.
çok mutsuzum sözlük, gerçekten çok mutsuzum.
şu koca şehirde insanlarla tanışmanın bir yolu yok sözlük. çıkma kavramı burda mı yok ben mi bilmiyorum acaba? çok şey mi istiyorum oturalım, konuşalım, eheheleşip utanalım falan. liseliliğimi yaşayamadım lan her muhabbet 'yer var mı'ya bağlanıyor. fast forward atıp beş ay sonraya gitmek istiyorum bıktım bu şehirden.
bugün hayatımın en güzel günlerinden biriydi. sevdiğim çocukla bir türlü istediğim samimiyete ulaşamıyorduk. bugün beraber zaman geçirdik ve benimle uzun uzun dertleşti. eskiden sevdiği kızdan bahsettiği halde bana o bakışları her şeye değerdi. o samimi, utangaç, hüzünlü duruşu. ilk kez bu kadar ciddi ve içten gördüm onu.
artık heteroseksüel olduğunu kabullenmeye başlasam da bugün çok yakın arkadaş gibiydik ve bu beni her şeye rağmen çok mutlu etti. yakın arkadaş olma ihtimali beni havalara uçuruyor. çünkü ben arkadaşlığa da aç bir insanım. dönüp bakıyorum ve benim hiç erkek bir arkadaşım yokmuş.
ben bu zamana kadar karşılıklı sevgiyi tatmadım zaten. o yüzden sevgili olmak için oturup dert bağlamıyorum. çevremde olması ve ona bakmam bile yeter. yeter ki benden uzak ve bana soğuk olmasın. iyi ki varsın canım aptalım.
bekaret takıntım yoktur ama özel birine verilmesi gerektiğini düşünüyorum. yakın zamanda doğru kişi olduğunu düşündüğüm için bekaretimi bir kadına verdim. ve harikaydı.
sözlükte öyle bi popülerlik, bir çevre yapma vs peşinde değilim hani zaten 2-3 aydır üyeyim, burada beni güldüren/ilgimi çeken şeyler okuyup yeri gelince ben de katkıda bulunayım, belki x konusunda benle benzer veya tam tersi konularda olan vardır, olabilir düşüncesiyle entry giriyorum. kendimce dikkat çekmeden takılıyorum anlayacağınız.
hem tatil hem benim her şeyden sıkılmamla iyice sözlükte geçirdiğim süre arttı, sabahlara kadar. zaten 1 yıldır herkesten her şeyden o kadar sıkılmışım ki tanımadığım/tanınmadığım bu yerde öyle aklıma uygun ne gelirse elimden geldiğince paylaşıyorum. hiçbir şey yapmasam da sözlük duruyor bi köşede, göz atıyorum falan. gün içinde de bakıyorum bazen, 1-2 entrymin beğenildiğini görüyorum, hiç yoktan beni bi nebze de olsa mutlu ediyor ne bileyim ya. herhalde hayatta hep dinlenmediği-dikkate alınmadığını söyleyen birisi olarak birilerinin yazdığım bir-iki şeyi beğenmesi cazip geliyor.
bugün fark ettim ki gece öylesine zaman öldürürken girdiğim art arda 10 entry beğenilmiş, suratımda aptalca bir gülümseme oluştu, nedensiz bir yere sevindirdi beni. şu sıcak ve sıkkın zamanlarda beni kısa bir süre için de olsa güldüren seri artıcı arkadaş/arkadaşlara teşekkür ederim, sadece söylemek istedim.
28 yaşımdan sonra kendimi keşfettim. içim kıpır kıpır ama ah şu gizli kalma zorunluluğu...
itiraf ediyorum: itiraf sayfası diye görünce ne egzantrik hadiseler var acaba diye girdim ama ergen buhranları, yakınmaları, felsefi şeyler filan çıktı. ne sıkıcı yazarlar yav.
***
galiba tarihin gelmiş geçmiş en kötü ev sahibesine sahibim.
insan odun kırarken çok ses çıkıyor diye şikayete gelir mi ?
yada eve gelen arkadaşıma bu çocuğu gözüm tutmadı bu kızı sevmedim der mi ?
hadi onu boşver milletin attığı çöplerden de ben sorumluyum. kapının önündeki çöpleri bana toplatmaya çalışıyor ama ben yemem bunları
en kötüsü de kira olayı zaten sik kadar eve kira yerine ev parası alıyor bide kiranın geldiği günün saat sabah 10 nunda yavrucum kirayı ödesenize benim de faturalarım var demesi de cabası
iyi ki bu ay 7 gün veremedim kirayı.her gün kapıda her gün 2 kez gelip kirayı istiyor
bazen beni görmemesi için eve geç gidiyorum ama saat kaç olursa olsun damlıyor eve
teyzecim bu ay sıkışığım diyorsun ama anlamıyor kadın
yarın da gelecek ve yarında aynı stres
yakında ev sahibesini öldürdü diye haberleri okursanız bana temiz iç çamaşırı ve bikaç sigara gönderirseniz sevinirim
yarın iş görüşmem var dua edin bana elime para geçtiği an çıkarım bu evden
hem ruhen hemde kafa olarak rahatlarım
birkaç sene önce blogunu takip ettiğim ve daha kitap yayınlamamış pek de popüler olmayan bir yazardan hoşlanıyordum kendi çapımda ama tanışmamıştık tabi, beni tanımıyordu. sonra kitap yayınlayınca en çok satanlara yerleşti hatta bi ara aldım kitabı okudum. sonra tanışmayı kafaya koydum mesaj attım kitabıyla ilgili falan cevap yazdı konuşmaya başladık. sonra o da bana mesaj yazdı bikaç kez. imza gününe davet etti tanışmak için tanıştık. numaralaştık ayrılırken . ama numaramı verdikten sonra hiç yazmadı bikaç gün bekledim neyse ben de yazmadım. instagramda boş boş gezerken dmlerime tıkladım öylesine. imza günü telefonum sıfırlandı numaranı tekrar atsana diye mesaj yazmıs bir hafta sonra da heey yazmıs. tabi ben bunları üç ay sonra görüyorum. neyse vatsaptan yazdım sonra. bana atar yaptı oo nerden esti falan dedi. ben de yazmışsın yeni gördüm dedim beni mesajı görmediğim için tersledi ben de sen kim köpek iki kitap sattın göt tavan imaları yaptım ve bi daha konusmadık. ama hala da acaba mesajı görseydim nolurdu diye merak ediyorum bu da böyle bir anımdır dnennfsjd