ayı sözlük itiraf

  • /
  • 91
ağladım sözlük. ağlıyorum hatta, yazmakta zorlanıyorum, parmaklarım tuşlara gitmiyor, kendimden tiksiniyorum artık. günün erken saatlerinden beri peşimi bırakmıyor illet olay beni içten içe yok ediyor hatta. elimde olmadan sürekli osurdum sözlük, yatakta, mutfakta, tuvallette, caddede hiç fark etmedi. yetmedi eve geldim hala devam ediyor. en son osuruğuma vereceği tepkiyi duyunca bilmeyecek merak etme aramızdaki hiçbir şey değişmeyecek. vakit hızlı değerlendirmeyelim.
pazartesi staja başlıyorum. hem de inanılmaz güzel bir yerde. kravat takmadığım, gömlek giymediğim, moda ikonu gibi gidebildiğim bir yer.** plaza kaşarlığı ne ki moda dünyasını ben yöneticem.*

kendimi yaşayamamaktan bıktım sözlük.hetero gibi davranmaktan sevdiğim insana onu söyleyememekten her şeyden kendim olamamaktan bıktım sözlük
çok samimi olduğum bir arkadaşımın şimdi eşi olan kişi, onlar çıkarken bana birlikte olmayı teklif etmişti. evlendikten sonra da zaman zaman bu teklifini tekrar etti. ilk teklif ettiği zaman "gey olduğumu bildikleri için beni deniyorlar mı?" diye düşünmüştüm. ancak, adamın birkaç gey arkadaşımla birlikte olduğunu ve evliliğinin "vitrin" olduğunu ifade etmesi beni çok kızdırmıştı. iki defa evlerine kadar gittim, arkadaşımla konuşmak için ama yapamadım.
bir arkadaşıma açıldım. ben biseksüel erkeğim o heteroseksüel kız. açıldığım andan itibaren hiçbir şey değişmedi. eskisi gibiyiz. hatta daha bile iyiyiz. fakat biseksüelliğim konusunda sürekli konuşmaktan kaçınıyor. ilk açıldığımda da sadece "ne zaman anladın böyle olduğunu?" diye sormuştu. ondan sonraki muhabbet esnasında ben bir espri yaptığımda "ahaha doğru" demişti ve konuyu geçirmişti. bu akşam da bir erkekle olan flörtüm hakkında bir şeyler anlattım ve tepkileri "hmm, evet, olabilir" tarzı şeylerdi. konuyu daha çok irdeleyip sıkıştırmaya çalıştım ve yine tepkileri "evet, insanlar farklı hissedebilir, bence de" gibi geçiştirici cevaplardı. kızlar hakkında konuştuğumda saatlerce detaylı konuşurken erkekler hakkında konuştuğumda böyle yapması kafamda soru işaretlerine neden oldu. kendisi gayet açık fikirli ve en baştan beri beni hoş karşılayan birisi. hakkımda ne düşünüyorsun, doğruyu söyle dediğimde "hiçbir şey değişmedi, hala aynı kişisin benim için" dedi. sadece gay-biseksüel ortamına aşina olmadığı için yorum yapmıyormuş. bence bu geçerli bir sebep değil. en azından benim üzerimden fikir belirtebilir. telefonu kapatmadan da bana "biliyorum eğlence arıyorsun ama o ortamlarda fazla takılma normal insanlar gibi eğlen" dedi. ben de belki biseksüel değilim zaten kafam karışık dedim ve kapattım. halbuki köküne kadar biseksüelim. niyetim "aa ben biseksüel değilmişim" deyip bilen tek kişiyi ekarte etmek. kendisi her ne kadar hoş karşıladığını belirtse bile kaçındığı belli. ben de kendi ortamımızda fazla takıldığımı, bizim birbirimizi anladığımızı fakat hetero insanların bambaşka bir gözle baktığını fark etmiş oldum. gerçek dünyaya geri döndüm. bundan sonraki planlarım normal (bilmeyen) arkadaşlarımın yanı sıra gay-biseksüel arkadaşlar edinip bu kimliğimi farklı arkadaşlık ortamında devam ettirmek. bu zamana dek sadece seks ve ufak tefek muhabbetler harici arkadaş edinmemiştim. edinmem gerektiğine karar verdim. çünkü ne kadar yakın olursan ol hetero birisi seninle aynı açıdan bakmıyor dünyaya.
kurbanda da memlekete gidemedim. zaten bizimkiler de kurban kesmedi. ailecek ateistiz. şaka şaka fakiriz. kavurma gönderin olum öğrenci evi sevaptır.
bu entry bu sayfadaki en içten duygularla yazılmış olandır belki de.

son birkaç gündür sadece birkaç saatin etkisindeyim ve karmakarışık herşey. çook sevdiğim en yakın arkadaşlarımdan smokebl'in başını şişirdim resmen sırf bu sebepten. altı üstü spor salonunda harika bir vücuda sahip biriydi. kendi çapımda sadece beğeniyorsun ama bişey yapacağından değil kalacaksın yine bakire halinle diyordum. davet ettim yarım yamalak türkçesiyle geldi evime biscolata erkeği mülteci. gidecekmiş kabul olmuş sığınma hakkı. doğumgünüymüş üstüne üstük o gün. bana ayırmış o gününü. ailesini bir daha göremeyeceğini, yaşadığı-yaşayacağı şeylerin zorluğunu falan konuştuk. bilmiyorum kaç mülteciyle muhabbetiniz oldu ama klasik onların yaşadığı şeylerin duygusallığıydı. öyle sanıyordum. sonra ağır basan ülkesini reddetmeye zorlayan inancını kırarak tanrı dedi, tanrı beni seviyor artık ve sanırım bağışladı beni dedi. iyi bir hayat umduğuna yordum ama neden diye sordum gayri ihtiyari. çünkü seni tanıdım sonunda geç de olsa tanıştım seninle ve farklı dillerimiz kültürlerimiz olsa da sen beni anlayabiliyorsun ben de seni dedi şiveli ingilizcesiyle. şaşkın gözlerle ona baktığımda onun gözlerinde şaşkınlık değil yaş vardı. beni de seven birilerinin olacağı hevesi sardı beni o an özgüven eksikliğimi tamamlamıştı belki de. içiyorduk o sırada geç olmuştu gitmek istedi. kalmasını söyledim, ısrar ettim rahatsız etmeyeceğine inandığında kalmayı kabul etti. uzandık ve o garip muhabbet devam etti.
uykumuz gelmişti ve uyuma kararı aldık arkamı döndüm uyumak için derken uzanan kocaman bir kol beni sardı. onun ben, sarmalayan kocaman vücudunda küçücük kalmıştı bedenim. kaslarındaki bütün kıvrımı hissediyordum resmen hafiften batan vücut kıllarıyla. olmasından emin olmamakla beraber ilklerimizi yaşama gel gitindeydik ikimiz de. karar verilmek üzereydi derken bilmediğim bir dille konuşulan bir telefon geldi ve evine hırsız girdiğini söyleyip çook özür dileyerek gitti. kaldım bir başıma yine ondan önceki gibi bütün yalnızlığımla. gerçi kedimi gözardı edemem beni hiç yalnız bırakmadı o. ertesi gün aradım mesajlar falan derken yok ulaşamadım. bir gün sonra gidecekti biliyordum. gittim ve o gülen gözleriyle orada duruyordu. kızdığımı söylemeden geçemezdim tabii ki ama çok geçerli sebepleri vardı ikna etti beni. sarıldık sımsıkı çokça. 20-30 arkadaşı onu beklerken sımsıkı sarılıyordu bana. muavin istanbul yolcusu kalmasın demesine rağmen koca vücuduyla sımsıkı sarılıyordu bana boynumdan defalarca öperek. herneyse bindi gitti ve ben kaldım yine boynu bükük gözü yaşlı teeeğk baaşıma. bu defa gerçekten geçerli sebepleri var mı bilmiyorum ama yine yok cevap aramalara, mesajlara. belki yarın california'ya gideceği için onu unutmamı istiyor, beni unutmak istiyor, belki çok farklı geçerli-geçersiz sebepler.

sabırla okuyun ve bişeyler önerin sözlük bu ne bunun adı ne? doğumgününde bana gelen mülteci beni bu kadar etkiledikten bir gün sonra nasıl gidebilir? gideceğini bile bile beni nasıl bu kadar etkileyebilir? kezbanım tamam da bu da yapılmaz ki. boşuna ayı dememişiz demek ki şu canavar vücutlu nasır kalplilere ayı işte aaaayııı aaaayııı. yardım et sözlüüük yardım idin gomşulaaar..
bir heteroya karsi 3 yildir suren askimi, kendisine itiraf ettim. yakin arkadasimin abisiydi ve arkadasimin da haberi yoktu. ama soylemis beni ..
yukarıdaki entry den sonra bana da bayan baş ağrısı diyebilirisiniz sözlük.hatta yürüyen baş ağrısı diyin, o derece tuttu.
eskiler bilir sözlüğün ilk zamanlarında oha ne çokomel platform diye ben de gay bir babanın kızı rütbesiyle buralarda zibidilik yapıyordum en yakın arkadaşım da naringergedandı hatta kocamın abisiyle burada karşılaşıp rahatlamıştım.boşandım, taşındım, diyar diyar anadolu gezip bir sürü film çektim. neyse sonra yazmayı en sonunda da okumayı bıraktım buluşmalara gelmedim vs. şimdi n'oldu da buraya koştum:
bir kadına aşık oldum!
yok diyorum, haydaa diye volta atıyorum, yanındayken sapık gibi arkasına geçip saçlarını koklamaya çalışıyorum, sürekli onu düşünüyorum. kadınla o gece yattığım ve beni tanıştıran adama söylemek zorunda kaldım dalga geçiyorum sandı. teyzemin midesi bulandı sapık babanın genleri diye, annem cama çıkıp 'bunu bana niye yapıyorsun amına kodumun allahı' diye bağırdı, konuşmuyoruz ve her yerden engelledi beni. sırıtışlarımı ve heyecanımı gören dostlarım sıcak karşılasılar.
kendine beni aşık eden; çevresindeki adamlara tek tek siz nasıl olur da bu kadına ömrünüzü vermezsiniz diye sordurtan bu kadın iranlı bir ressam, gravür sanatçısı şu an iran'da ve mecburen başı kapalı (porno sitelerindeki türbanlı sikiş geliyor aklıma), eşcinsel de değil zaten. ben koyu ateistim kavuşamayızı düşünüyorum şu an kadın benden bi'haber... sözlük bana yardım et, beni sar, hadi yine gel benim ol.
yine kodumun ankarasındayım, aştiye ayak basar basmaz depresyona girdim. beni hayatta tutan tek şey yarın ayı gibi kavurma yiyecek olmam. yani umarım yerim.

edit- amına bile koydum kavurmanın ov yeaaa
bugün en sevdiğimi kaybettim biliyor musunuz? sevgilisi olduğunda birlikte hediyeler hazırladığımız, her anımızda birbirimizle eğlendiğimiz, çocukluğumuzun her yaz anneannemlerde birlikte geçtiği canım kuzenimi kaybettim bugün. ekmek almaya herkes onu göndermek isterdi. gitmezdi, ben rica ettim mi hiç kıramazdı gönlümü. bak şimdi yine ağlar oldum... hayata hep 1-0 yenik başlamıştı, babası kötü biriydi. hiç iyiliğim dokunamadı ona, hiç yanında olamadım. onu hiç aramadım uzun zamandır. şimdi kızıyorum kendime, hayattayken neden onun kıymetini bilemedim? derdim hep "olur mu abim gibi harika bir kuzenim var benim." olmadı, o da gitti bu dünyadan. hep 1-0 yenikti, yine öyle oldu. seni seviyorum be canım kardeşim.

sevdiklerinizi hiç ihmal etmeyin olur mu? ben çok üzgünüm, çok. bir gün bizler de öleceğiz, gideceğiz buralardan. ama bu şekilde 26 yaşında mı kaybetmeliydim seni kardeşim...
sevdiği her şeyi kaybetmiş cercei gibi hissediyorum kendimi. elimde şarap, dudaklarımda arzu, sana bakan bir çift göz ben olayım sevgilim.


insanları sevmiyorum ama yalnız kalmak da istemiyorum sözlük. ne yapsam bilemedim.
yıllar sonra sözlüğe geldim. yahu buraları mı unuttum artık bilemiyorum ama tanıdık yüzler de yok sanki. bilemedim. yalnız özlemişim de buraları, o ayrı.
hoşlandığım kişiyle ilk buluşmamızda arkadaşının evine gidip hep beraber vakit geçirecektik. her kırmızı şarap içtiğimde kusarım. o gün de şarap içmeye karar verdik. eve geldik ve içmeye başladık. ev küçücüktü ve tuvalet evin salonundan sürgülü tahta bi kapıyla ayrılıyordu. ikinci şişe de biterken herkes mayışmış ve kulağını müziğe vermişti. ben de öyleydim ta ki karnımdan boğazıma doğru çıkan sıvıyı hissedene kadar. hızlıca yerimden kalktım ve tuvalete koştum. tam tuvalete girdim sürgülü kapıyı kapatıyordum ki bi baktım içtiğim tüm şarap tahta kapının üstünde ve aşağı doğru akıyor. evet içimdeki şarabı 2 saniye daha tutamamıştım ve çocuğun tahta kapısında cinayet işlemiş gibiydim. kapının her yeri kıpkırmızıydı ve tahta resmen tüm şarabı içine çekmişti. ne yapacağım nasıl temizleyeceğim derken hoşlandığım kişi iyi misin diyerek yanıma geldi ben de onu içeri aldım. kapıya baktı, bana baktı, ben ona baktım ve anırarak gülmeye başladık. evden çıkarken çocuğa kapısının ne halde olduğundan hiç bahsetmedik. muhtemelen kusmuk lekesi hala o kapıda. eğer bunu okursan, sürgülü tahta kapına kustuğum için çok üzgün olduğumu bilmeni istiyorum.
bu ara retro mu vardır nedir bilmiyorum çevremdeki bütün single kişiler sevgili buluyor. buna ben sevgili istemiyorum diyen, benden geçti artık yaşasın single yaşam diyenler de dahil. fuckbuddyimden tut,eski flörtüme hatta seninle tanıştıktan sonra kafam karışıyor diyenler dahil.
3 gün içerisinde 5 çift haberi aldım. hadi diğerlerini geçtim yeşil ışık yakıp sonra "sana bişi söylemem lazım" diye gelip bu kadar da iki yüzlü olmayın bari
bir insanı gerçekten çok istediğinizde ona kavuşabiliyormuşsunuz... onu o kadar çok istedim ki imkansız gibi görünürken herşey imkanlı hale geldi. heteroseksüel bir insanı sevip kendinizi de ona sevdirmek hiç güç değilmiş. sevginin kucaklayıcı ve en iyi kalplisini taşıyorum şu an hayatımda. herşey bir kartpostal ile başladı... ve sana dair herşey fazlasıyla masum! kalbiniz neyi hakediyorsa onu yaşayın <3
geçen gün işten kovuldum. o kadar olgun karşıladım ki beni işten kovan adam bile şaşırıp 3 kere tekrarladı kovulduğumu. üçünde de ''tamam'' diyince ''neye tamam?'' diye sordu sonra teşekkür etti. dünya üzerinde benden daha karizmatik bir şekilde kovulduğunu kabul eden bir ademoğlu varsa tanımak isterdim. ha bu arada beni sonra göndermediler, e yanlış hesap bağdattan döner tabi.
  • /
  • 91