ayı sözlük itiraf

  • /
  • 91
sözlükteki yazarları çok merak ediyorum. tipleri, profilleri filan. hiç tanıdık kalmadığı için sanırım.
gofrettin'e çok gülüyorum. eksileyin ulen!
bunca zaman sonra ve muhtemelen de yaşımın artık bana bahşettiği ilksel de olsa bir olgunlukla çocukluğumdan beri tanıdığım yazlık arkadaşlarımın iç yüzlerini görmeye başladım ve parçaları birleştirerek büyük resmi tamamladım. sonuç olarak ergenlik öncesi zekaya mahsus olan çok low kişilere bu küçük yerde mecbur kaldığımı anlıyorum. insanı yıllar büyütmüyormuş, önceki yıllarda gözüme bu kadar batmıyordu veya batsa da umursamadığım çok şey vardı da artık çevremde kalıcı ve durağan duyguları olan kimselerin kalmasını istiyorum, özellikle de ne istediklerini bilen güçlü psikolojileri olan insanlar.

buradaki insan ilişkilerini netflix dizisi olarak senaryolaştırasım gelmiyor da değil.
sevmiyorum dediğim ankara ben onu sahiplenmeden, beni sahiplendi. bipolar iklimine rağmen seviyorum veya alıştım galiba sözlük.
eskiden hoşlandığım çocuk orospu olduğunu açıkladığında beni çok sevdiğini belli ediyordu. bana 'ben buyum' dediğinde sesi çok titriyordu.
o gece son lafı, 'bana orospu diyebilirsin ama orospu çocuğu diyemezsin' oldu.
evet ben bu olayda çok üzüldüm. bunu seçme şansı var mı yok mu bilmiyorum ama ben parasız kaldığımda orospu olmuyorsam, olunmaz herhalde.
tekyönde gördüm. 'yanımda müşterim var' dedi.
ama öptü.
müşteri helaya kaçtı.
ben utandım ve ayrıldım. kulağıma 'beni duygusallaştırma' dedi.
'seni olduğun gibi kabul ediyorum, yapacak başka şeyim yok' dedim.
aldı müşterisini gitti. mutluluk taklitleri ile. yüzündeki sahte gülümseyiş ile. o gülümsediğinde parlayan sahte zirkonyum kaplı beyaz dişleri ile.
onu görünce sadece üzülüyorum. içimde ne negatif ne de pozitif bir duygu var.
her koyun kendi bacağından asılır.
bir video izledim..

adamın birine araba çarpıyor. saatlerce yerde yatıyor ölü. gelen bakıyor, geçen bakıyor. acınası bir durum.. sonum bu adam gibi mi olacak acaba? eteklerim açılmış olur belki. altıma giydiğim o çok sevdiğim gri iç çamaşırım gözükür soğuk asfaltta..
tabiki böyle bir son değil beklediğim. neyse ülkemde hala insaflı insanlar var. neden ben de o 'insaflı' grubuna katılamıyorum.

sokakta çöp toplayan adama aşık olmuştum bir kere. ne kadar aptalım. hala aşkla şefkati ayıramıyorum.. yanından en seksi halimle geçişimde cinsel organına bakmadığımı hayal ediyorum.. bu dürtülerini tamamen nasıl silmiş olabilir? ikincisini düşünmek istemiyorum.. hayır hayır, elbetteki sıradan birini etkileyebilirim. gene küstah tavırlara bürünüyorum.. o çöp toplayan adam için ağladım.. ama yanı başımda ondan daha deli olan yaşlı amca o'na acımasızca tekmeler savururken sesimi çıkaramadım. uçurtma avcısı'nın emir'iydim. neyse ki bunların hepsi geride kaldı.
yerin dibine sokup rezil edebileceğim insan müsvettesi bir transfobik aramaktayım *
.aktif bear bisexualim seks şuan iyi gibi şişman seven yakışıklılar var onlar sağolsun beni mutlu ettiler manevi anlamda herkesle olmuyorum tabi yataktaki ten uyumu önemli onlar sayesinde azda olsa beğenildiğimi hissediyorum onun hazzı hiçbir yerde yok filinta gibi çocuk çevresinde deli gibi kızlar var ama o gay benden hoşlanıyor çok hoş hayatım boyunca acındım ben guatır ve şekerim var kilo veremiyorum gölge gibi yaşadım asosyaldim okula dahi gidemedim üniversitede intiharın eşiğine geldim kimseye kızamıyor bağıramıyordum duvardan hırsımı alıyordum öfke patlamaları krizler geçmişe aşırı takıntılıydım lisede hep bana kötülük yapanları görüyordum şimdide görüyorum orası ayrı...
belli bir süredir bırakılan hiçbir yorumu silmiyorum. şu an tam 99 yorumum oldu.*
az önce taşıyıcı annelikle çocuk sahibi olan gay çiftin ağzına sıçtım. hiç pişman değilim.
parfüm kullanmayı biraz abarttığım için (1 şişeyi 10 günde hiç edebiliorum) sıradan insanlarla ve sıradan bi günde doldurma parfüm kullanıorum. orj parfümü özel gecelerde falan sıkmaya başladım. ( buda benim itirafım... sokakta aa çakma parfüm kullanıomuş derseniz inkar ederim.
ajda veya bülent bu günlerde ölürlerse sözlük ahalisi beni katil ilan edecek diye çok korkuyorum.
insanın her şeyi kötü olur biri iyi olur değil mi?
okulun, ailen, işin kötü gidiyordur ama güzel bir ilişki içerisindesindir ya da ilişkin kötüdür yahut yoktur okulun iyi gidiyordur vs. fakat hepsi birden kötü olunca insan bir öh oluyor artık. her şey mi kötü olur? moduna giriyor.
insan ümidini yitirmemeli hiçbir zaman bunu hep söylerim fakat artık bıkıyorsun. yok artık hiçbir beklentim hiçbir şeyden diyorsun.
gay görünümlü herifleri kızlarla el ele görmek çok koyuyor (şimdi gay görünümü bilmemne şey yapmayın, anladınız). gidip böyle bırak onun elini falan diye ayırasım geliyor bazen. yalnızlık zor sevgili günlük.


tumblr pornolarının ofiste yankılanması kadar berbat bir durum olamaz. neyse ki hemen kapattım. ama yanımdaki adamdan utanıyorum şu an.
yabancılaşıyorum sözlük.
kendime, aileme, arkadaşlarıma yani tüm sevdiklerime.
önceki ben boşluklarımdan tutunmayı ne iyi biliyordu. sahi ne oldu bana? ara ara aynaların içinde kayboluyorum, kalabalık ortamlarda dahil dalıp gidiyorum uzaklara kendi nefesimi duyar gibi oluyorum. kendimi hep bir duvarın köşesinde sinmiş gibi hissediyorum. sağının, solunun, arkanın kapalı olduğu ama kötülüğün önden geleceği korkusunu bile bile yaşamaya çalışıyorum.
sonra parmakların arasından çıkan bi şık sesi hızıyla toparlanıyorum. gayet normal bir şekilde hayatıma devam ediyorum. hatta o kadar normal ki tüm arkadaşlarım çok mutlu olduğumu sanıyor. mutluculuk oynama devam etmekten epey yoruldum.
bu aralar bir de sinestezik duyumlarım çok keskinleşti. her yemeğin tadı mor olmaya başladı bu hiç hayra alamet değil.

aslında hayatımda her şey çok olağan ve yolunda. neden böyleyim diye sorguluyorum kendimi. bana ne oluyor la?
nevizade'nin girişinde soldan ilk dükkandaki esmer garsonumsu. kısacık t-shirt altından verdiğin göbek frikiğini seyrettim durdum saatlerce. sırf senin için ordaydım zaten. yine seni seyretmek için geleceğim. zaten nevizade ye senin için geliyorum. bul beni. sana hayatın anlamını öğreteyim.
sevmeli , sevişmeli bir hayat istiyorum çok mu ?
geçen seneki kadar kötü olmasa da yine kötü bir yaz geçiriyordum. son 1,5 yılda da gerçekten tek arkadaşım-dostum diyebileceğim arkadaşımla konuşuyorduk. işte çok bunaldığımı, ince bir ipte dengemi sağlamaya çalışır gibi yürüdüğümü, bazen böyle herkesi her şeyi bırakıp gitmek istediğimi, yeni bir yerde sıfırdan başlasam mı diye düşündüğümü söyledim. o da her zamanki bana sakin ol telkinlerinde. ikimizde din hakkında konuşuruz, çok sıkı-dindar insanlar değilizdir ama sonuçta ben ortalama o ise baya donanımlıdır... bana böyle çok daraldığımda işte allah'la konuş dedi, bense allah beni unutalı çok oldu bence dedim. üstüne de bana allah işte sevdiği kulunu sınar senden ümidi kesmez gibisinden gitti. sonra işte bak biliyorum böyle çok dini şeylerden hoşlanmıyorsun ama tasavvufi bi şeyler okumak ister misin, bence bir göz at, belki sana iyi gelebilir dedi; bense tasavvuf ve ben? oldum ki... birkaç gün önce öylesine gezinirken mevlana'nın iki sözüne denk geldim:

''yalnızlığım, yanımda hiç kimse olmamasından değildir, beni anlayan birinin olmamasındandır''

''bir kez yalanını yakaladığın kişinin bin kez doğrusunu sorgularsın.''

bir anda böyle dedim, adam 500 yıl önce işi çözmüş benim bitch tavrımı yazmış. ufak bi şok yaşadım. siyah v yakamı giyip gülben ergen gibi kafamı sallaya sallaya kendimi ''tasavvufa veresim'', ellerimi havaya kaldırasım geldi. hala şaşkınlık içindeyim.
hayatımın biryerinde geyşa ruhlu gay olsun istiyorum. talip olanları ben beğenmiyorum, benim beğendiklerim bırak geyşalığı genelde dominant tipler.. şımartılmak değil de ilgi isteği sanırım..
  • /
  • 91