ayı sözlük itiraf

  • /
  • 91
"herkes yalanları söyler
doğruları söyleyerek"
biri çirkinim diye uzak durmuş benden aylar sonra idrak ettim bunu. bense bir gizi var sandım her ihtimali kabullendim çirkin olduğumu söyleyememekmiş gizi. geçmişimden ona ulaşan fotoğrafım teşekkür ederim sana.
farklı farklı ülkelerin pop listelerini takip ediyor ve anlamadığım dillerde şarkılar dinliyorum uzun yıllardır. önce youtube'dan takip ediyordum, sonra spotify'a geçtim. bayağı bir şarkıcı tanıdım bu sayede. biraz absürd bir hobi, absürd tanışmalara vesile oluyor yalnız. bir konferansta karşılaştığım finli bir kadınla uzun uzun fin popu konuşmuştuk da kadının aklı çıkmıştı mesela. bir de böyle detaylı biliyorum mesela fin popunu, bilmemkim şarkıcısı bilmemkimin bestesi aldı da o şekilde patladı falan ama aslında onun gönlünde daha soft şarkılar yapmak var falan diyorum mesela, tabii karşıdaki dumur.

öte yandan arabada yanımda oturup da benim acaip dillerdeki şarkı zevklerime maruz kalan türkiş arkadaşlarım da başka bir şaşırıyor. macarca şarkılara eşlik ediyor, oradan arapçaya geçiyorum falan, yanımdakiler için kültür şoku oluyor bayağı.

şu an rus pop müziğinden gidiyorum da bu akşam, bahsedeyim dedim. rus rap bir de, yuh...
büyüdüğümü, bu ay yeni yaşıma girdiğimde, üzen ama olması gerektiği gibi olan bir düzene alıştığımı kabullenmeye çalışırken anladım. en özgür doğum günümdü. en ben olan. en kendi kendine mutlu olmayı bilmiş, en kandırmamış, kandırılmamış ve kendimle barışık olduğum.

edit: nah barışık, nah mutlu, nah özgür.
annemden bu kadar şikayetçi iken sevince annem gibi seviyorum. benden başka kimse ile görüşmesine tahammül edemiyorum, arkadaşları olmasını istemiyorum, hatta dizimin dibinden ayrılmasın istiyorum. bugün anladım ki sevgi var olan bir şey değil, öğrenilen bir şeymiş.
küçükken (10 yaş) sihirli annem dizisinde oynayan benim yaşlarımdaki cem karakterinden çok hoşlanıyordum.
sars geldikten beridir hiç sars'tan korkmadım ve uzun süredir bu kadar eğlenmemiştim. mart'ta türkiye'ye geldiğinde evde oturmak artık vakti boş geçirmek değildi. herkes evde oturuyordu ve bu nedenle oturup online oyun oynayabilirdim. oynadım da. sonra markete gitmek için dışarı çıkmıştım ve dışarısı bomboştu. bütün dükkanlar kapanmıştı. starbucks kapalıydı. kendimi walking dead'in daha hafif bir versiyonunda hissettim. insanlar sars'ı alt ettiği zaman üzülüyorum ve sinirleniyorum. sars "x sendromu da yapıyormuş dikkat edin" denilince "ohaa sars mükemmelsin haha" diyorum. aşı çıkınca biraz üzülmüştüm. sanırım biraz anti-sosyallik olabilir bende.

bu arada hastalığa sars demeyi daha çok seviyorum.
o kadar sevgiye ihtiyacım var ki o kadar. bu ihtiyacımı karşımdakine biraz göstersem her şeyi anlayacak çırılçıplak kalacağım gibime geliyor. ya da belki çoktan belli bile oluyordur.
ne zaman birini gerçekten hoş bulsam konuşmuyor muhatap olmuyorum hatta iş ters davranmaya bile gidiyor.

bir keresinde yine böyle biri vardı yaklaşık 1 sene birlikte çalıştık muhatap olmamaya calisiyorum yüzünde mi gözünde mi bisey cıkmis hiç ilgilenmiyorum inan 1 hafta yüzüne bakmadım neden çünkü öyle daha bi güzel çekici olmus içim erimiş

dıştan ise tam bir moron gibiydim halbuki bıraksam kendimi biraz onla ilgilensem ne olurdu. o gittikten sonra rüyamda birkaç kez özür dileyip onu aslında sevdiğimi söylemiştim ağlayarak uyandım

ne bastırılmışlık be .sonunda hiçbir şey de olmadı. şefkat gosteremedim beni görmenden de çok korktum beğenilmemekten alay edilmekten .

halbuki kendimi hor görüyordum
çok saçma bi arayış aralığım var ya gençler yada 50 üstü amcalar ah ah.
sevgilimle bir suredir aramıza üçüncü alıyoruz ve ilişkimize harika bir dinamizm kattı. merak eden versatil pasifler yazabilir
itiraf ediyorum, sözlük : ortaokulda efemine davranışları olan bir arkadaşımın o'na bakınca bana hissettirdiklerini hatırlıyorum ve içimde kadınlara hissetmediğim ve hiç de hissedemeyeceğim garip bir şey hissediyorum . evet, aranıza gizlice sızmış 25 yaşında bir heteroseksüelim(?). kısaca sorgulamadayım...
benden yaşça küçük bir dostum var, (pedo denecek düzeyde değil 20-24), bir gece rüyamda onu gördüğümden bu yana kendisine utançla bakıyorum.
düzgün sohbet etmeyi bilen yaşıtım bir pasiflora arıyorum. sıkıldım tek tabanca takılmaktan. adaylar dm üzerinden başvurabilir. herkese başarılar.
2 saat sonra bir iş görüşmem var. fransız firması ve iş yurtdışında. belki yurtdışına taşınıcam ve hayatım komple değişecek ama ben yarın a101 e gelecek tost makinesi için daha heyecanlıyım. acaba sabah kapıda sıra olacak mı teyzeleri yenip alabilecek miyim. belki de sıra olmaz bilmiyorum ama içim içime sığmıyor.
ayda, 2 ayda bir de olsa iki satır 'uygun musun' mesajı alıp, gidip neredeyse hiç konuşmadan fb ile buluşup hayata devam etmek hoşuma gidiyor
kimliğimi bulunduğum mecrada gizlemek için sık sık yalan söylüyorum bir gün bu yalanların yüzüme birer birer çarpacağını bilmeme rağmen nitekim bir kısmı da çarpıldı yüzüme ama yalnızca "yalancı" olarak kaldım "ibne" olarak değil
zamanında bear gay partisinde bi sözlük yazarıyla oyun havası oynamıştım. ne zaman aklıma gelse utanıyorum. allahım o anları aklımdan silse keşke.* eğer burayi okuyorsa selam olsun ona ^^
sevgilim mastürbasyonu yasakladığı için eskort tutuyorum.
  • /
  • 91