ve evet, bugünde sensizim.
sırf sen çok seviyorsun diye, tiksindiğim o beyaz şarabından içtim fazlasıyla,
ardından resmini aldım karşıma adam gibi ağladım.
sorduğum sorulara karşın bugünde yanıtsız bırakmıştın beni.
sonra bir süre sükunete çekildim baktım gözlerine.
sanki daha öncesinde hiç doyamamışım gibi,
hemde uzun uzun, göz kırpmaksızın.
birden oflanıverip bir kadeh daha doldurdum adına.
bir an milyonlarca sen çıktı karşıma,
silkelendim kayboldular.
utanmadım yine ağlamaya başladım.
senli cümleler ararken hıçkırıklara boğuldum.
o an sana ait her eşyada kokunu aradım, bulamadım.
sensizliğin hayatımdaki nasıl bir çıkmaz yol olduğunu işte bugün anladım...
hep kemirir miydi böyle şiddetli? / yok, yorulmuş acı bile her halinden belli. / ölüm nefesini üfledi yine boynuma bu gece. / ölüm adeta adımın arkasına sığınan iki hece. sdhhdjfkfkkff (varoluş sancısı)
bu tarlalar...
tırnaklarımı kanatan
her adım attığımda
ayağıma dikenini batıran
tek bir kıvılcıma tutuşan
nefesimi hapseden
koşmama izin vermeyen bu tarlalar
yanışınızı izliyorum şimdi
kül olup savruluşunuzu
zindanım olan sizler
ölüyorsunuz
gülünç haldesiniz
saçlarım toz,
ciğerlerim duman dolu
ama ah bu yeni doğan ayın altında
saatlerce sevişebilirim seninle
ölümsüzlüğünle
gözümü kırpmadan
tek bir solukta