cinsiyetin olmadığı bir dünya

insan ruhunun cinsiyeti yoktur ve ruh hem erkek hem de kadın bedenine girebilir. bu yüzden cinsel kimliği olmayan bir beden, ruhu ile en yüksek derecede uyum içerisindedir.

ikili cinsiyet sistemi ile ilgili tüm tabuları yıkan bir kavram olan cinsiyet akışkanlığı; cinsiyetler arasındaki kesin yargıları ve heteronormativiteyi ortadan kaldırıp, bu ikileme mecbur etmiyor.

sexual fluidity: understanding women's love and desire (cinsel akışkanlık: kadınların aşkını ve arzusunu anlamak) adında bir kitap yazan lisa diamond kitabında 159 kadın, 179 erkekle yapılmış bir araştırmadan söz ediyor. buna göre kendini lezbiyen olarak tanımlayan kadınların yüzde 35’i, gey olarak tanımlayan erkeklerin de yüzde 36’sı 'cinsiyet belirtmekten' kaçınıyor.

zamanla kendini cinsel akışkan olarak tanımlayan daha çok insan olacak.

cinsiyetsizlik; biseksüellik gibi bir cinsel yönelim, bir beden meselesi olmanın ötesinde, kime ilgi duyduğunuzla değil, daha çok kim olduğunuzla ilgili.
cinsiyetin olmadığından ziyade hiçbir cinsiyet kimliği için beden üzerinden şekillenen normların olmadığı bir dünya daha güzel olurdu.
ursula k le guin in bu konuda fantastik nitelikte bir kitabı var. okumak isteyenler için (bkz: karanlığın sol eli )
sıkıcı olurdu fakat tabuların olmadığı cinsiyetli bir ütopya efsane olurdu.
leylekler yine fazla mesai...
kimsenin kimseyi sikmedigi bir distopyadir.