bir tutam
björk, üzerine bolca müzikal, birazcık da hüzün ve keder, çokça dram, birkaç gram da gülümseyiş...
lars von trier'in göçmen salma üzerinden abd'ye, kapitalizme giydirdiği (aslını söylemek gerekirse, bu giydirmeler çok yavan kalıyor) ve bir yandan da yüreklere, ruhlara dokunup hüzünlere boğdurduğu güzelim filmi. (bir önceki paranteze ek olsun bu da: arabesk ve -çokça kişinin duygu sömürüsü olarak nitelendirdiği- ağır dram filmi biraz olsun bayabiliyor)
başrolde izlandanın harikulade sesi, güzel kadın björk ve de yanında
catherine deneuve var.
ve tahmin edebileceğiniz üzre bolca müzik, ve bolca hüzün, ve bolca keder...