dancer in the dark

bir tutam björk, üzerine bolca müzikal, birazcık da hüzün ve keder, çokça dram, birkaç gram da gülümseyiş...

lars von trier'in göçmen salma üzerinden abd'ye, kapitalizme giydirdiği (aslını söylemek gerekirse, bu giydirmeler çok yavan kalıyor) ve bir yandan da yüreklere, ruhlara dokunup hüzünlere boğdurduğu güzelim filmi. (bir önceki paranteze ek olsun bu da: arabesk ve -çokça kişinin duygu sömürüsü olarak nitelendirdiği- ağır dram filmi biraz olsun bayabiliyor)

başrolde izlandanın harikulade sesi, güzel kadın björk ve de yanında catherine deneuve var.
ve tahmin edebileceğiniz üzre bolca müzik, ve bolca hüzün, ve bolca keder...
zamanında kızın birine onunla izleyeceğim sözünü verdiğim için, dvdsi elimde olmasına rağmen yıllarca izleyemediğim filmdir.
bir noktada dayanamayıp kızdan izin alıp izledim, soundtrack'i ve özellikle björk ve thom yorke'un söylediği i've seen it all parçası muhteşemdir.
sonunda hüngür hüngür ağlatan dogma-müzikal film.
başrolde bjorkün oynadığı haliyle drama ve müzikalin bolca bulumduğu mükemmel dediğim bir film. duygusallıktan olsa gerek çokda ağlamıştım. bu filmi izledikten sonra bjork ' ü daha çok dinlemeye başladım o da ayrı tabi. son olarak güzel bir alıntıyla bitirim.

'' -neden gözün kapalı yürüyorsun?
-bütün yolları ezberledim
-ama düşebilirsin
-bütün düşüşleri de ezberledim. ''
karanlıkta dans
mükemmel derece güzeldir ve mükemmel derecede müziklere sahiptir.

(bkz: i've seen it all)
amerikan rüyasına şu zamana kadar yapılmış en sert eleştirilerden biridir, lars von trier neyi çok ortalama yapmıştır ki bunu da yapsın*

--- spoiler ---

107 adım bitmesin istersiniz..

--- spoiler ---

ayrıca (bkz: selmasongs)