ege urjav

7 Entry Daha
niceleri gibi göğsüme ağırlığınca bir taş koyup gitti ege. 17 ve civarı hayata atılma aşamasında birçok şeyin dank ettiği bir yaş. hayatın ve insanların ne olduğunu anlayanlar için tam da yol yakınken tüymelik bir yaş. de, terazinin bir kefesinde bunlar dururken diğer kefede yaşanmamışlıklar var. görülecek 'güneşli günler', yeni aşklar, heyecanlar var. kalp zaten (gözünü sevdiğimin gençliği) o yaşlarda anlaşılmıyor ama, adeta karaciğer gibi kendisini yenileyen bir organ.

bu şartlara rağmen bu çocuk kendisini bir trenin önüne attı. treni duyana kadar insanlıktan çıkmamıştım aslında. çünkü bu, vazgeçme ihtimali olmaması demek. hani olursa da işi garantiye almak demek. ben buradayım demek. ölürken. görünür olmak demek.

ah güzel çocuğum ya, yaşım seninkinin iki katı neredeyse, o kadar da kötü değil durum. o kadar da yalnız değilsin. aslına bakarsan hiç kimse 'o kadar da' yalnız değil bu hayatta eninde sonunda kendine yakın olanı buluyor. susayım ben. ihtiyacı varsa diğer ege'ler konuşsun.