everything’s gonna be okay

beni gülümseten ve bir zamanlar comfort show’um olmuş olan dizi.

avusturalyalı, eşcinsel bir entomolog olan nicholas’ın, bir çocukken kendisini ve annesini amerika’da sevdiği kadın ve ondan olan otizimli çocuğunu tercih ederek terk etmiş olan babasını ziyaret etmesiyle başlıyor. bu ziyaretinde ise babası ona kanser olduğunun ve öleceğinin haberini vererek otizmli kızı mathilda ve diğer genç kızı genevieve’i ona emanet ediyor.

kendisi de her şeyin dalgasında olan nicholas bu gelişme ile birlikte bir anda ebeveyn olma yoluna çıkıyor ve bu kızlara kendi yöntemleriyle babalık etmeye çalışıyor. amerika’daki kısa ziyaretinde sadece bir hook up olmasını planladığı alex ise onun amerika’ya yerleşmesiyle erkek arkadaşı oluyor ve onun bu macerasına ortak oluyor.

adından da anlaşıldığı üzere biraz buruk ama aynı zamanda da güldüren bir dizi. özellikle yas gibi bir duygunun karmaşıklığının çok iyi hissettirildiğini düşünüyorum. mathilda üzerinden anlatılan otizm ise çok stereotipileştirme yapılmadan anlatılıyor. genevieve ve onun arkadaş grubu ile 12-13 yaşındaki kız çocuklarının iç dünyasının konu alındığı kısımlar ise en çok eğlendiğim bölümlerdendi.

ne yazık ki 2. sezonda bitti ama yine de hiç yoktan iyidir diyerek izlenmesini tavsiye ediyorum. şimdiden uyarıyorum gülmekten kıran ya da hüngür hüngür ağlatan bir dizi değil. neden bu kadar sevdiğimi ben bile anlamadım aslında ama sadece bu üç kardeşin babalarının cenazesi sonrası evlerini dolduran çiçeklerin yapraklarını havaya atıp dans ettikleri sahne bile beni çok evimde hissettirdi.