havada asılı kalmak

o boşluğun kaldırma kuvveti olabileceğine inanmadan, karanlıklar içinde hareketsiz süzülme hali!

dibe doğru düştüğünü hissediyorsun ama dibin neresi olduğunu çözemiyorsun.

bi yerlerde cılız ışıltılar yanıp sönüyor, ateş böceği misali.

sen orada duruyorsun!

korkunç derecede keyifli, bir o kadar hissiz!
aklıma jack london'un "ademden önce" kitabında anlattığı bir durumu getirdi. yazar, insan henüz uzun kollarıyla ağaçtan ağaca atlayan bir "maymun"ken, kimi talihsizlerin bir ağaçtan diğer ağaca yetişemeyerek aşağıya düştüğünden bahsediyor, ve bunun sonu ekseriyetle ölüm, sonra devam ediyor, yükseklik korkusu buradan başımıza bela olan bir şey, ve çoğumuz rüyalarımızda dahi düşüyoruz, ancak rüyada bir yükseklikten düşerken tam yere çakılacağınız anda bedeniniz yer ile temas etmeden uyanırsınız, neden o beden yere temas etmez? çünkü bu tecrübe ettiğiniz bir şey değil, etseydiniz zaten çoktan ölmüştünüz.
anna madrigal yıllar önce televizyonlarda da benzer iddialarda bulunmuştu

(bkz:levitaston)

buna inanan insanı mıknatıs yardımıyla kandırabilir ve hatta şanslıysanız badeleyebilirsiniz.
ah genç kızlık zamanlarım ne ağlamışım be sözlük.. biriniz de anna'cığım güzel götün sikin dert görmesin ağlama gel sana bi sakso dememiş..

püüüü yazıklar olsun size!