hayata yabancılaşmak

söz vermişsinizdir arkadaşlarınıza,"bu gece sizinle çıkacağım ve sabaha kadar eğlencenin amına koyacağız" diye.sevdikleriniz,sizi önemseyen insanlar hazırlanır sırf sizin için,en güzel barların,en güzel cluplerin programları çıkartılır.süper bir program hazırlanmıştır ve bu program sadece sizin içindir...

sadece dostlarınıza değil,aslında kendinize söz vermişsinizdir."bu gece çıkacağım,çok yakışıklı olacağım,en güzel gömleğimi ve ayakkabılarımı giyeceğim ve onlarla uyumlu olan en güzel saatimle,kemerimi takacağım.ne kadar kanasamda halen dimdik ayaktasın oğlum" demişsinizdir her sabah aynada gördüğünüz yüzünüze.

sonra hazırlanırsınız akşam için,duş alırsınız,bakım yaparsınız,maske yaparsınız,kremlenirsiniz,en güzel kıyafetlerinizi giyersiniz...aynaya bakarsanız...çok yakışıklı ve şık olduğunuzu görürsünüz aynada...fakat gene de yabancısınızdır bu görüntüye...

akşam olur,program başlar...şehrin en sevdiğiniz barına ve sanatçısına rağmen,daha ilk başlarda sıkılmışsınızdır...

her zaman gelinen bar,her zaman dinlenilen sanatçı,her şeyi geçtim en yakın dostları bu kadar mı yabancı gelir insana...bunlarıda geçtim,nefes almak lan,nefes almak bile yabancı gelebilir mi bir insana?

"allah,allah" dersiniz,"nedir lan bu yabancılık" deyip dikersiniz önünüzdeki votkanızı...sırf tekrar eski halinize dönebilmek,sırf yabancı kalmamak,sırf endişe uyandırmamak için..

oysa bildiğiniz bar,bildiğiniz şarkı,bildiğiniz insanlar...

daha henüz eğlence yeni yeni başlarken,kalkıp evinize sığınmak istersiniz..çünkü kendinizle daha tam olarak hesaplaşmanız bitmeden,hazır değilsinizdir hayata,sevdiklerinize,eğlencelerinize,zaaflarınıza...bir yabancısınızdır hepsine...

ayağa kalkıp bir konuşma yaparsınız,"kendimi bir yabancı gibi hissediyorum,ama siz kaynaklı değil,kendimle alakalı sorunlarım var,kusuruma bakmazsanız sığınağıma dönmek zorundayım,lütfen hepiniz kaldığınız yerden devam edin,benim yerimede bol bol eğlenin" deyiip,tam kaçmak üzereyken insanların keyfine etmemek için,millette yarım kalan alkollerine rağmen kollarınıza giriverilerirler endişelerinden...

"beni rahat bırakın"diye bağırırsınız,allahtan huyunuzu bildiklerinden üzerinize gelmez dostlarınız...

sonra eve doğru yürürken,eliniz cebinizde bir şarkı tutturursunuz:

benim hala umudum var....
hetero arkadaşlarımın yanında hissettiğim olay. her görüştüğümüzde greenday çok mu yorgunsun, çok durgunsun diyolar. bilmiyolar halbuki bana kız ayarlama isteklerinden nefret ediyorum.
memleketin; memleketin değildir artık. ailene, dostlarına, köpeklerine, kedilerine, havasına, yemeklerine, insanlarına, konuşmalarına yabancısındır artık. çünkü başka bir şehirde aşık olmuşsundur. aşk şehrine dönersin memleketini özlersin. memleketine gidersin aşk şehrini özlersin. aslında o
u özlersin. yıllarını harcamışsındır tek bir gülüşü, tek bir dokunuşu için. o yılları verseler yine o
un için harcarsın. yıllar geçtikçe aşkın büyür, kaybedecek bir şeyin kalmaz söylersin o
a; o
u sevdiğini. anlarsın o
u sevmediğini.
insanlardan, cicekten, bocekten, film izlemekten, sevdigim siirden bile bıkmak anlamına gelir.
drama queenlik yapmanın bir başka adıdır. genelde hayata dair hiç bir somut derdi olmayan insanlarda görülür.
bir çok farklı şekilde ortaya çıkar bu yabancılaşma hissi. etrafınızda olan bitenlerin hızına yetişemeyip yabancı kalma şeklinde görüleni belki de en güzelidir çünkü size bir amaç verir, hayatı yakalamak şeklinde. bununla birlikte her sabah aynı güne uyanıp, hiçbir değişikliğin olmadığı bir hayata yabancılaşmaya başladıysanız işiniz daha zor demektir keza artık vücudun alışkanlıktan otomatik olarak yaptığı şeyler bile size yabancı gelmektedir ve bir süre sonra kendi bedenine ve ruhuna karşı yabancılaşma da baş gösterecektir. **
şizofreninin üçüncü aşaması. önce kendine yabancılaşır kişi, sonra insanlara yabancılaşır ve en sonunda da hayata... bu aşamadan geri dönüş pek yoktur.
(bkz: yapmayın etmeyin)

ben daha yeni çıktım o durumdan, hiç tasvip edilen bir hareket değildir, yapmayın. hayat süprizlerle dolu, siz de süprizleri bekleyin tosunlar*