hiv

human immunodeficiency virus'un kısaltması. çoğunlukla kan yolu ile geçen ve bir kez bulaştı mı hayat boyu -şimdilik- bünyede kalmayı başaran inatçı bir virüs.
kişi testler sonucunda hiv+ çıkar ise, bu kişinin kanında virüsün barındığını gösterir, bu noktada aids söz konusu değildir. düzenli tedavisi yapılmaz ise kişi, virüsün yol açtığı son safhadaki hastalık olan aids'e yakalanır.

son yıllarda kişinin hayatı standartlarının çok yükselmesini sağlayan ve su anda piyasada kullanılmakta olan ilaçlar virüsün bünyedeki seviyesini (bkz: viral load) baskılayarak kişiye sağlıklı bir yaşam sürme olanağını sunar. eğer ki bu ilaçlar bünyede işe yarıyorsa bir sure sonrasında kandaki virüs miktarı undetectable seviyeye ulaşır, bu tedavinin sonuç verdiğinin göstergesidir.

bazi arastirmacilar, eger kisinin seviyesi undetectable ise o kisinin baskalarina hiv bulastirma durumunun olmayacagini savunurlar.
http://www.aidsmap.com/page/1429357/
dünyadaki birçok eşcinselin konuyla ilgili çok bilinçli olduğu ve bu yüzden de eşcinsellerin daha nadir enfekte olduğu bir virüs. ancak anlamadığım bir durum var, türkiye'de hala birçok eşcinsel nasılsa bana bulaşmaz düşüncesiyle ya da korunmak istemediğinden dolayı (bkz: gaz maskesiyle gül koklamak) hala bareback seks yapmaya devam etmektedirler. ancak pozitif yaşam derneğinin ve sağlık bakanlığının elindeki bilgilere göre şu anda 574 tane erkeklerle cinsel ilişkiye giren erkeklerden enfekte olmuş kişi var tabii bir de bunların yanında nasılsa bana bulaşmaz diye test yaptırmayıp hala birçok insanı enfekte edenleri var.

bunun yanında hiv ile ilgili olarak artık şunu söyleyebilmek mümkün bir dipnot olarak, hiv ya da aids eskiden öldürücü bir hastalık olabilirdi ancak tıpın gelmişmesi vs. gibi durumlar sonucunda artık hiv pozitifler sadece baskılayıcı ilaçları kullanarak tansiyon ya da diyabet hastası gibi yaşayabiliyorlar, çocuk sahibi olabiliyorlar..

yani demem o ki elbette ki hiv pozitif tanısı almış olmak dünyanın sonu değil, ancak yine de korunmadan seks yapmamakta fayda var.

korunmasının cybe'ler açısından da önemi çok büyük, birçok cybe hive göre çok daha hızlı ve kolay bir şekilde bulaşabiliyor.

yeri gelmişken bunu da izlemek lazım:
b

live long enough to find the right one!

şimdiye kadar hiv/aids'le savaşmak için yapılan kampanyalardan en iyisi de mtv'nin yaptığı staying alive kampanyasıdır bu arada...
genelde insanların testini yaptırdıktan sonra bir oh çektiği, sonrasında raporda hepatit b virüsünü görünce `e nasıl yani ki şimdi` tepkisi verdikleri virüs.
bu sene olacak, yine 1 aralık'ta bir inisiyatif oluşturuluyor, birçok dernek bir arada, istersek adımızı da koyabiliriz ayı sözlük olarak. 1 aralık inisiyatifi bu sefer tamamen bağımsız çünkü.
.t-lenfositlerdeki yardımcı cd4+ hücreleri bağışıklık yanıtında aracı hücrelerdir. aktif olduklarında, hızla çoğalıp sitokinler salarlar. sitokinler ise antijen -kanı çöktürebilecek maddeler- bulaşmış hücreleri yok eden t-lenfosit hücreleridir. sitokinler kanın temiz kalmasını yani antijenlerden arınmasını, antijen sayısını stabilize etmeyi amaçlarlar. hiv enfeksiyonunun hedeflerinden biri olarak tanınırlar cd4+ t hücrelerinindeki azalma aids'e yol açar. bazı yardımcı t hücreleri, bir antijen vücuttan çıkarıldığında, bağışıklık yanıtını kapatan sitokinler salgılarlar.
aklıma her seferinde ferzan özpetek in cahil periler filminde erkek arkadaşının hiv pozitif olduğunu öğrendikten sonra onunla birlikte olan adamı getiren. dünya için lanet olasıca ama benim zihnimin bir köşesinde "bunu yapacak kadar seveceğin insan" çağrışımı yaratan virüs.
aids hastalığı doktorlar tarafından tam anlaşılamamışken hastalığın sadece eşcinsel bireylerde görüldüğüne dair bir kanı oluşmuştur. halbuki hiv'nin eşcinsel bireylerde daha sık görülmesinin sebebi gaylerin heteroseksüellere göre daha sevişgen olmalarıdır. ancak doktorlar bunu o zamanlar -1982- farkedemeyip bu hastalığa başta şu ismi vermişlerdir : grid. yani gay related immune deficiency.
retroviridae sülalesinin lentivirus cinsine bağlı bir virus türü.. enfekte ettigi t-lenfositlerin kendi kendini öldürme yetenegini elinden alır bu da yetmezmis gibi bazi gen fonksiyonlarini kendi ürettigi proteinler vasitasiyla baskilayarak hücrenin enfekte oldugunu diger immun hücrelerinden gizler.. pek nalet bir virus.. kesin tedavisi olmamakla birlikte bazi inhibitor ilaclarla virus döngüsünün belirli basamakları durdurulabilir.. ör: virüs hücreye giris yapsa bile kendi dnasını yazamaz.. rnadan uzun protein zincirleri sentezlense bile virusu olusturacak gerekli protein parcalari haline kesilemez vs..
türkiye'de hızlı bir yayılıma ve artışa geçmiş virüstür.
kimsenin örnek almasını istemeyeceğim hiv ile ilgili kısa bir film:



(bkz: i love you, but i can't...)
arı zehirindeki bir maddenin virüsü etkisiz hale getirdiğini okudum bugün.
eger kisi hiv pozitif ise, bunun erken semptomlari kisiden kisiye gore degisir. bazilarinda yillar boyu hicbir semptom veya etki olusmazken bazilarinda ilk birkac ay suresince hafif belirtiler gorulebilir. bu belirtiler kesin olarak hiv pozitif oldugunuza isaret olmasa da eger suphe varsa bir test ile tum stres yok edilebilir, edilmelidir. en cok rastlanan erken semptom flu-like illness olarak tabir edilen, klasik grip olmaya cok yakin bir durumdur. birkac gunlugune atesiniz cikar, usursunuz, terlersiniz ve sonra birden gecer gider sanki gribi atlatmisssiniz gibi. bu noktada vucut hiv virusune karsi antikor urettigi icin grip benzeri bu durum olusmaktadir.
bununla birlikte veyahut bagimsiz olarak uzun sureli ishal, deride kizariklik, kasinti, asiri kuru bogaz ve agiz, ve asiri yorgunluk gibi semptomlarda gorulur bazi insanlarda.
bu ilk evre hafif semptomlar sonrasinda virus kulucka evresi gibi bir evreye girer ve bunyede hicbir rahatsizliga veya anormal bir duruma sebep olmaz. bu durum 6 ay da surebilir 10 yil da, tamamiyle kisiye bagli bir durumdur ve test edilmedigi surece de kesinlik kazanmaz. ne zaman ki virus tekrardan aktif olur ve kandaki diger hucrelerine zarar vermeye baslarsa kisi o zaman hiv konusunda sorun yasamaya baslar. bu durum cd4 hucrelerinin, yani bagisiklik sistemimizi guclu tutan hucreletin azalmasina sebep olur ve viral load (hiv nin kandaki miktari) yukseldikce kisi daha da hastalanir, cunku vucudu gittikce dis tehditlere daha acik hale gelir.

eger bu noktada birey tedaviye baslamaz ise viral load zamanla yukselmesini surdurur ve cd4 asiri derecede azalir. bu noktada da birey aids evresine girer.

hiv pozitif olduktan sona ne zaman tedaviye baslanmasi gerektigi dokorlar tarafindan belirlenir. kisi hiv pozitif olarak teshis edilmisse bile kanindaki viral load eger dusuk ise ve cd4 sayimlari normal evrede ise tedavi surecine gecici olarak gerek duyulmayabilir. ancak tedaviye hizlica baslamak kandaki virus miktarini azaltacagindan kisinin genel sagligi ve ilac kullanimindaki yan etkilerin hafifligi acisindan en iyi opsiyondur. bunun yaninda bazi calismalar viral load ne kadar dusuk seviyede ise kisinin hiv yi partnerine gecirme olasiliginin o kadar dusuk olacagini belirtir. bu sebeple erken tedaviye baslamak sadece kisinin omrunu degil, ayni zamanda virusu partnerlerine gecirme riskini de azaltir.

en cok anal ve vajinal seks ile bulasir, bunun yaninda oral seksin de dusuk de olsa tehlikesi vardir. bunun yaninda enjeksiyon kullanimi ve her turlu kan transferi risk tasir. kondom kullanimi inanilmaz derecede etkili bir onlem seklidir. virusu kapma potansiyeli en yuksek yas grubu 19-25 dir. gerek genc bunyedeki libidonun tavan yapmasi gerekse egitimsizlik ve bilgisizlik pek cok genc insanin hiv pozitif olmasina neden olur.

son domenlerde tedavisi acisindan ciddi gelismeler kaydedilmistir. bir ornegi asagidaki videoda izlenebilir.

bunun yaninda gelecek acisindan hiv e karsi savasin su an icin en ideal amaci virusu direkt sistemden cikarmak degil, kisinin omrunu cok daha uzatacak ve ilac kullanimini cok daha hafifletecek cozumler bulmaktir. ilerki 10-15 yilda ciddi gelismelerin olacagi varsayimi yapilmaktadir. bu gelismelerin icinde hiv ye bagisiklik kazandiracak asi yontemleri felan da vardir.

her ne olursa olsun kisi eger hiv pozitif tanisi ile karsi karsiya kaldiysa ilac kullanimi/duzenli ve stressiz hayat/cevre destegi ile uzun ve uretken bir hayat surebilir. bu noktadaki asil sorun hiv pozitif olmak degil, toplumsal ve sosyal acidan verilen ( stigma) savastir. sarilmayla, oynasmayla, ayni evde/odada yasamayla, tokalasmayla felan gececek bir olay degildir bu. insanlarin farkindaligini artirmak hiv stigmasini yenmek icin en onemli etken sanirim.

kendisinden ziyade baraberinde ki önyargılar ile mücade edilmesi gereken virüstür. hiv aids değil ayrımcılık öldürüyor aslında.
bir imza kampanyası var;

''sağlık bakanlığını, tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, hiv tedavisi için geliştirilmiş, yan etkilerinin azlığı ve kullanım kolaylığı bakımından cazip tek tabletler ve direnç geliştirmiş hastalarda kullanılabilecek yeni ilaçların kullanımının önündeki engelleri kaldırarak ruhsat ve geri ödeme bekleyen ilaçları bir an önce dolaşıma sokmaya çağırıyoruz''

http://www.change.org/p/mehmet-m%C3%BCez...
finlandiyalı hiv pozitif bir bey'in bir şirketle hiv konusunda farkındalık yaratma adına şöyle bir çalışması var.

http://www.buzzfeed.com/candacelowry/wha...

hiv pozitif janne, bir parkta "hiv pozitifim, bana dokun" diye bir tabela yazıp yan tarafına koyuyor ve devamında olaylar gelişiyor. epey duygusal.
testi çok kolay ve ucuz olmasına rağmen yurdum eşcinselerinin pek siklemediği virüs.acaba en son ne zaman test yaptırdınız yada hayatınız boyunca yaptırdınız mı?virüsün kuluşka süresi *uzun olduğu için yıllarca bunu taşıdığınız halde fark edemezsiniz.
utanmanıza korkmanıza hiç gerek yok.sağlıklı hayatta en önemli şeylerin başında hatta en başında gelir.
evet sevgili ibneler en kısa zamanda bir hastanenin enfeksiyon yada dahiliye bölümüne gidip hiv testi olmak istediğinizi doktora söyleyin kan verip sonucu öğrenin.doktor genelde sormaz ama sorarsa rutin yaptırıyorum deyin geçin.eşcinsel olduğunuzu falan anlamaz yani.anlasada zaten ona ne.test sonucu öğleden sonra çıkıyor.bir gününüzü ayırıp sağlığınızı koruyabilirsiniz şekerler.
unutmayın erken teşhis hayat kurtarır.
2007 verilerine göre, botsvana'nın nüfusunun yaklaşık dörtte biri hiv taşıyıcısıymış... düşündürücü.
1970-80 ki yılların vebası olsa da şimdi o kadar korkulmayan virüs.
yeterince önlem alanlar yaptırmıyor olabilir ama yine de yaptırmakta fayda var.
  • /
  • 3