hiv

human immunodeficiency virus'un kısaltması. çoğunlukla kan yolu ile geçen ve bir kez bulaştı mı hayat boyu -şimdilik- bünyede kalmayı başaran inatçı bir virüs.
kişi testler sonucunda hiv+ çıkar ise, bu kişinin kanında virüsün barındığını gösterir, bu noktada aids söz konusu değildir. düzenli tedavisi yapılmaz ise kişi, virüsün yol açtığı son safhadaki hastalık olan aids'e yakalanır.

son yıllarda kişinin hayatı standartlarının çok yükselmesini sağlayan ve su anda piyasada kullanılmakta olan ilaçlar virüsün bünyedeki seviyesini (bkz: viral load) baskılayarak kişiye sağlıklı bir yaşam sürme olanağını sunar. eğer ki bu ilaçlar bünyede işe yarıyorsa bir sure sonrasında kandaki virüs miktarı undetectable seviyeye ulaşır, bu tedavinin sonuç verdiğinin göstergesidir.

bazi arastirmacilar, eger kisinin seviyesi undetectable ise o kisinin baskalarina hiv bulastirma durumunun olmayacagini savunurlar.
http://www.aidsmap.com/page/1429357/
13 yıldır vücudumda beslediğim yaratıktır kendisi.
eger kisi hiv pozitif ise, bunun erken semptomlari kisiden kisiye gore degisir. bazilarinda yillar boyu hicbir semptom veya etki olusmazken bazilarinda ilk birkac ay suresince hafif belirtiler gorulebilir. bu belirtiler kesin olarak hiv pozitif oldugunuza isaret olmasa da eger suphe varsa bir test ile tum stres yok edilebilir, edilmelidir. en cok rastlanan erken semptom flu-like illness olarak tabir edilen, klasik grip olmaya cok yakin bir durumdur. birkac gunlugune atesiniz cikar, usursunuz, terlersiniz ve sonra birden gecer gider sanki gribi atlatmisssiniz gibi. bu noktada vucut hiv virusune karsi antikor urettigi icin grip benzeri bu durum olusmaktadir.
bununla birlikte veyahut bagimsiz olarak uzun sureli ishal, deride kizariklik, kasinti, asiri kuru bogaz ve agiz, ve asiri yorgunluk gibi semptomlarda gorulur bazi insanlarda.
bu ilk evre hafif semptomlar sonrasinda virus kulucka evresi gibi bir evreye girer ve bunyede hicbir rahatsizliga veya anormal bir duruma sebep olmaz. bu durum 6 ay da surebilir 10 yil da, tamamiyle kisiye bagli bir durumdur ve test edilmedigi surece de kesinlik kazanmaz. ne zaman ki virus tekrardan aktif olur ve kandaki diger hucrelerine zarar vermeye baslarsa kisi o zaman hiv konusunda sorun yasamaya baslar. bu durum cd4 hucrelerinin, yani bagisiklik sistemimizi guclu tutan hucreletin azalmasina sebep olur ve viral load (hiv nin kandaki miktari) yukseldikce kisi daha da hastalanir, cunku vucudu gittikce dis tehditlere daha acik hale gelir.

eger bu noktada birey tedaviye baslamaz ise viral load zamanla yukselmesini surdurur ve cd4 asiri derecede azalir. bu noktada da birey aids evresine girer.

hiv pozitif olduktan sona ne zaman tedaviye baslanmasi gerektigi dokorlar tarafindan belirlenir. kisi hiv pozitif olarak teshis edilmisse bile kanindaki viral load eger dusuk ise ve cd4 sayimlari normal evrede ise tedavi surecine gecici olarak gerek duyulmayabilir. ancak tedaviye hizlica baslamak kandaki virus miktarini azaltacagindan kisinin genel sagligi ve ilac kullanimindaki yan etkilerin hafifligi acisindan en iyi opsiyondur. bunun yaninda bazi calismalar viral load ne kadar dusuk seviyede ise kisinin hiv yi partnerine gecirme olasiliginin o kadar dusuk olacagini belirtir. bu sebeple erken tedaviye baslamak sadece kisinin omrunu degil, ayni zamanda virusu partnerlerine gecirme riskini de azaltir.

en cok anal ve vajinal seks ile bulasir, bunun yaninda oral seksin de dusuk de olsa tehlikesi vardir. bunun yaninda enjeksiyon kullanimi ve her turlu kan transferi risk tasir. kondom kullanimi inanilmaz derecede etkili bir onlem seklidir. virusu kapma potansiyeli en yuksek yas grubu 19-25 dir. gerek genc bunyedeki libidonun tavan yapmasi gerekse egitimsizlik ve bilgisizlik pek cok genc insanin hiv pozitif olmasina neden olur.

son domenlerde tedavisi acisindan ciddi gelismeler kaydedilmistir. bir ornegi asagidaki videoda izlenebilir.

bunun yaninda gelecek acisindan hiv e karsi savasin su an icin en ideal amaci virusu direkt sistemden cikarmak degil, kisinin omrunu cok daha uzatacak ve ilac kullanimini cok daha hafifletecek cozumler bulmaktir. ilerki 10-15 yilda ciddi gelismelerin olacagi varsayimi yapilmaktadir. bu gelismelerin icinde hiv ye bagisiklik kazandiracak asi yontemleri felan da vardir.

her ne olursa olsun kisi eger hiv pozitif tanisi ile karsi karsiya kaldiysa ilac kullanimi/duzenli ve stressiz hayat/cevre destegi ile uzun ve uretken bir hayat surebilir. bu noktadaki asil sorun hiv pozitif olmak degil, toplumsal ve sosyal acidan verilen ( stigma) savastir. sarilmayla, oynasmayla, ayni evde/odada yasamayla, tokalasmayla felan gececek bir olay degildir bu. insanlarin farkindaligini artirmak hiv stigmasini yenmek icin en onemli etken sanirim.

bugün izmir konak belediyesi'nin anonim ve ücretsiz hiv testi için öğlen yollara düştüm.
çok zor bir yolculuk oldu benim için. için için kendimi yedim. deist olan ben allah'a yalvar yakar oldum.
önceden randevu aldığım yere gittim.
ssk blokları. b blok 5. kat sağlık işleri müdürlüğü.
sağlık testi yaptırmaya geldim. randevum vardı diyorsunuz.
5 dk beklettiler beni ve buyrun diyerek bir muayene odasına aldılar.
sarışın, orta yaşlarda kadın bir doktor.
adımın, soyadımın, babamın adının ilk 2 harfini ve doğum yılımın son 2 rakamını aldı, not etti deftere. deftere baktığım da ise benim gibi belli ki bir sürü kişi gelmiş anladım.
bana şöyle bir sordu sordu. " korunmasız cinsel beraberlik yaşadın mı? "
ben affaladım. ağzımdan hayır gibi bir kelime çıkacaktı ama kendi kendimi o saniye ile düzelttim. amk olm senin, nereye geldin ki, doktora yalan söyleyeceksin lan ?! 'evet' diye cevapladım. "ne zaman yaşandı" diye sordu. ağustos sonu diye cevapladım. " iyi, 90 günlük süre bizim için önemli" dedi.
kalın plastik eldivenleri giydi. ben de kolumu sıyıracaktım ki, " aa hayır, kanı parmaktan alacağım" dedi.
ben şaşırdım. sanki hayatımı baştan sona değiştirecek bir test değil de kan grubumu öğrenmeye gelmiş gibi hissetim.
parmağımı dezenfekte ile temizledi ve küçük bir jiletle batırarak ve parmağımı sıkarak kanımı 3 farklı plastik çubuk parçasına akıttı.
sonra "gel hadi, biraz sohbet edelim 10 dk, hem de hiv hakkında bilgilendireyim seni" dedi.
iç odaya geçtik.
" hiv hakkında ne biliyorsun?" diye sordu bana.
"internetten öğrendiğim kadarıyla bilgilerim." dedim.
"güzel, ben sana biraz daha açıklama yapmak istiyorum. hiv artık geçtiğimiz yıllara göre kontrol edilebilen etkileri azaltılabilen bir durumdur. kesinlikle insan ömrünü etkilemez, yeter ki erken tanı konulsun ve insanlar bilinçlendirilebilsin. hiv sadece cinsel yolla ya da kan yolu ile bulaşır onun dışında tükürük, öpme, dokunma, koklama, ortak tuvalet gibi başka herhangi bir şekilde bulaşmaz."
doktor konuşuyor gayet samimi ve içten gözlerime bakarak ama benim için o 10 dakika hayatımın en uzun 10 dakikası.. onunla göz göze gelmemeye çalışıyorum ama ellerim titriyor. beden dilim kendini ele veriyor. hayatımda karşılaştığım en yardımcı doktor ile karşı karşıyayım ama aklım o testte.
doktor anlatmaya devam ediyor. anlattıkça beni şaşırtıyor.
" hiv artık kontrol edilebilir bir durum. eskiden günlük 3 dozda alınan bu durum sadece günlük 1 hapla artık kontrol edilip etkileri pasifize ediliyor. öyle ki 6 ya da 7 sene sonra ise başka herhangi birine bulaştırma olasılığın bile ortadan tamamen kalkıyor. hatta sana şunu da demek isterim, tıp o kadar ilerledi ki tahminimce 10 yıl sonra hiv durumunun etkileri tamamen sıfırlanıp, artık hastalık riskini ortadan kaldıracak. şunları da bilmeni isterim ki hiv pozitif olman ilaçlarını da tamamen ücretsiz almanı sağlıyor.tamamını bakanlık ücretsiz sana sunuyor. kimsenin bilmesini de istemiyorsan da bu hastalık geçmişini bakanlıktan ve eczalık sisteminden sildirebiliyorsun ki başka bir doktora gittiğinde ön yargı ile karşılaşmazsın. devlet memuru olman durumunda işini kaybetme durumu gibi bir riskin yok. şimdiye kadar hiç kimse memuriyetini bu nedenle kaybetmedi.özel sektör işinde ise böyle bir gerekçe ile işine son verilmesi kanunlara aykırı ki tazminat davası gibi çok dava açabilirsin"
ben bunları duydukça çok şaşırdım. en son aklımdan ise 'aman be amk, hiv pozitif çıkarsa çıksın be, atın ölümü arpadan olsun'.
ardından zırrrr diye aklımdaki tüm düşünceleri duman eden bir ses geldi.
doktor hanım ayağa kalktı ve içeri geçti.
ben tir tir titriyorum, ellerimi bağlamış ve çaresizce..
sonuç belli olmuştu ve o 10 dakika bitti..
içeriden doktorun sesi geldi.
"negatif."
oturduğum rahat koltuktan hemen ayağa kalktım ve yanına gittim.
-negatif mi?
-evet, evet negatif, dedi gülümseyerek bana .
-eminsiniz değil mi yani, tamamen negatif? gibi bir salakça soru sorarak doktoru affalanmasına neden oldum.
-tabi eminim. bak burada hiv, hepatit b, hepatit c hepsi negatif çıktı, diyerek bana test çubuklarını gösterdi.
-ha tamam, ya çok teşekkür ederim, bu bana çok ciddi bir hayat dersi oldu. bundan sonra sağlığıma daha çok dikkat edeceğim.
doktor hanım bana çok içten gülümseyerek 'geçmiş olsun' dedi. aynı içtenlikle cevap vermeye çalışarak ' çok teşekkür ederim, iyi günler dilerim size '.
o odadan çıktım. asansöre bindim. aynadaki yansımama baktım. ağzım kulaklarımda. binadan dışarı çıktım. cebimdeki sigarayı çıkardım ve çakmağı. ateşledim. ciğerlerime çok güzel bir duman çektim. mis. hayatımda zevk aldığım en güzel sigaralardan biriydi. karnımın da acıktığını fark ettim. gittim. bardakta mısır aldım. ketçap, mayonez, nar ekşisi, tuz ve türlü baharat. o mısır standının başındaki oğlanda lubundu. kolay gelsin kardeşim dedim ve bardağımı alarak plastik kaşığımı bandıra bandıra bir yandan yürüyerek bir yandan yiyerek ilerledim.
aa o da ne? piyango biletleri satan engelli bir biletçi. bugün şanslıyım lan ben ! aldım bir çeyrek, verdim 20 tl . altı tane güzel rakam. hadi hayırlısı len..
hala elimde bardak ben yürüyerek yürüyorum, o izmir körfezi'nin güzel esintisi eşliğinde.
yolda atladığım ve yüzüne bile bakmadan acele ile giderken o uzun saçlı, salaş kıyafetli giyinen, yere oturmuş, elinde ucu kaşık gibi olan 2 çubukla yerdeki telli bir enstrumanı çalan sokak sanatçısı. ne kadar güzel içten kimseye bakmadan çalıyor. bu enstrumanın acaba adı ne? aman kimin umrunda. yanına gittim. dinledim dinledim. müzik ruhun gıdasıdır derler ya.. ruhuma ilaç gibi geldi. bir yandan bardak mısırımı yiyorum bir yandan ayakta müziği dinleyerek mutlu oldukça oluyorum. yoldan geçenler bir bana, bir de tuhaf görünümlü o sokak sanatçısına bakıyorlar. zerre kadar umrumda değil. çok mutluyum lan. cebimden 5 tl çıkardım ve önündeki açık kutuya koydum. sanatçı hafifçe başını kaldırdı, teşekkür manasında baş selamı verdi. aynı şekilde cevaplayarak yoluma devam ettim.
izmir saat kulesi.. izmir'in kızkulesi gibi.. plastik bardakta kuş yemi satanlardan 1 tl ile aldım yem. elimi daldırdım. havaya, yerlere, güneşe, etrafıma.. her yere.. güvercinlerle dans ettim. onlar uçtu ben de uçtum. onlar kanat çırptı ben de çırptım. sağım solum her yerim kuş. insanlar bakıyor. çocuklar geldi, onlarda bize eşlik etti. çocuklar etrafımda çember çizerek koşuyor, güvercinler ise uçarak.
yem bitti.
ben yüzümdeki tebessüm ile konak iskelesine doğru yürüdüm.
karşıyaka vapuru hazır. tam zamanında. kapılar açıldı içeri direk girdim.
vapurun seyir terasına çıktım ama manzara harika, güneş efsane, rüzgar soğuk ve sert. kapşonumu başıma geçirdim. vapur hareket etmeden sudaki balıkları izledim. kocaman kocaman. ardından martılar geldi. hazırız biz. güneş parıl parıl parlıyor. izmir ışıl ışıl aydınlık. körfez besberrak mavi. hava ise tertemiz pırıl pırıl ve soğuk esintili. ben o vapurda üşüyorum ama içim mutluluktan sıpsıcacık.
düşündüm..
ben en son ne zaman böyle mutlu olmuştum? daha önce ölsem de kurtulsam şu hayattan diyen ben bugün yeniden doğdum. yapmadığım şeyleri yapıyorum. bağırmak istiyorum şimdi. sevinç çığlığı. etrafıma sessizce baktım, soğuk sert rüzgardan uçuşan kapşon içinden. yok aga, yemez amk. millet var.
mutluyum. sağlık var ya en büyük armağan. yok para, yok sevgili tribi, yok aile baskısı, yok toplum.. hepsinin a m k !
3 ay boyunca ben bunun endişesini yaşadım. sonucunu da aldım. tertemiz.
bazı mutlu anlar yaşamak için biraz cefa sanki şart..
akılla hareket etmek şart.
korunmak şart..
sevgilerle..
2 yılı geçti tanı alalı.

alıştım diyorum ama aslında alışmadım. her gün bunla uyanıyorum, her gün ilaç alıyorum, her 3 ayda bir hastaneye gidiyorum. hastanelerde ayrımcılık yaşıyorum, işyerimde çok mobbing gördüm. kısacası alışmak kolay değil. bakınca tek ilaç alıyorsunuz ama o öyle olmuyor.

hele bir de tek savaşmak o kadar da kolay değil.

üstüne biriyle tanışmak çok zor. gerçekten biriyle tanışıp gelecek planları kurmak bile çok zor. nasıl söylerim, anlar mı, umursar mı, yanımda kalır mı, sever mi aklınızda bir çok soru.

ve en büyük üzüntülerimden biri. yurtdışına gidebilme konusu. gezide sanırım çok sorun yok ancak oturum izni sorun. parası olana her zaman her kapı açık ama yoksa o para işte o zaman zor.

o yüzden dikkat edin. karşınızdakinden beklemeyin, siz kendinizi korumakla yükümlüsünüz. çünkü sonrasında tüm üzüntüleri siz yaşayacaksınız.

ama şunu da unutmayın:

belirlenemeyen = bulaştırmayan
dünyadaki birçok eşcinselin konuyla ilgili çok bilinçli olduğu ve bu yüzden de eşcinsellerin daha nadir enfekte olduğu bir virüs. ancak anlamadığım bir durum var, türkiye'de hala birçok eşcinsel nasılsa bana bulaşmaz düşüncesiyle ya da korunmak istemediğinden dolayı (bkz: gaz maskesiyle gül koklamak) hala bareback seks yapmaya devam etmektedirler. ancak pozitif yaşam derneğinin ve sağlık bakanlığının elindeki bilgilere göre şu anda 574 tane erkeklerle cinsel ilişkiye giren erkeklerden enfekte olmuş kişi var tabii bir de bunların yanında nasılsa bana bulaşmaz diye test yaptırmayıp hala birçok insanı enfekte edenleri var.

bunun yanında hiv ile ilgili olarak artık şunu söyleyebilmek mümkün bir dipnot olarak, hiv ya da aids eskiden öldürücü bir hastalık olabilirdi ancak tıpın gelmişmesi vs. gibi durumlar sonucunda artık hiv pozitifler sadece baskılayıcı ilaçları kullanarak tansiyon ya da diyabet hastası gibi yaşayabiliyorlar, çocuk sahibi olabiliyorlar..

yani demem o ki elbette ki hiv pozitif tanısı almış olmak dünyanın sonu değil, ancak yine de korunmadan seks yapmamakta fayda var.

korunmasının cybe'ler açısından da önemi çok büyük, birçok cybe hive göre çok daha hızlı ve kolay bir şekilde bulaşabiliyor.

yeri gelmişken bunu da izlemek lazım:
b

live long enough to find the right one!

şimdiye kadar hiv/aids'le savaşmak için yapılan kampanyalardan en iyisi de mtv'nin yaptığı staying alive kampanyasıdır bu arada...
bir imza kampanyası var;

''sağlık bakanlığını, tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, hiv tedavisi için geliştirilmiş, yan etkilerinin azlığı ve kullanım kolaylığı bakımından cazip tek tabletler ve direnç geliştirmiş hastalarda kullanılabilecek yeni ilaçların kullanımının önündeki engelleri kaldırarak ruhsat ve geri ödeme bekleyen ilaçları bir an önce dolaşıma sokmaya çağırıyoruz''

http://www.change.org/p/mehmet-m%C3%BCez...
turkiye'de bulunan lgbt+ lerin organize olunarak bilinclendirilmesi gereken virus tipi. bireysel cevremde kimsenin umurunda olmayan, hiv ile aids arasindaki farktan bile habersiz onlarca escinsel var ve bu bilincsizlik ile bu virusu kapmamalari uzun yillar boyunca bir sans olarak nitelendirilebilir.

son 50 yil icinde sadece turkiye'deki degil, dunyadaki tum escinsellerin bu virus sebebi ile sadece fizyolojik ve toplumsal olarak neler cektigini anlamali ve buna gore davranmaliyiz. stigma denen lanet olgunun olusumunu, bizi ve cevremizi nasil etkiledigini, hastaligin tani ve tedavisini nasil engelledigini anlamamiz lazim oncelikle.

medyanin "bati'nin sorunu" olarak nitelendirmeye devam etmesi sebebi ile gozle gorulmeyen cok cilgin bir artis vardir ulkemizde. dolayisi ile olabildigince cok icerik uretebilmeli ve cevremizi bilgilendirmeliyiz.
hevi lgbti'nin 2018 yılında hazırladığı “türkiye’den hiv hikayeleri” isimli ücretsiz olarak dağıtılan bir kitap var. detaylı bilgiyi ve nasıl edinebileceğinizi aşağıdaki linklerden öğrenebilirsiniz.

http://hevilgbti.org/hevi-lgbtinin-yeni-...

https://www.sivilsayfalar.org/2018/09/18...
ben bu arkadaşı nasıl almadım vücuduma hala şaşkınım. ne kadar bilinçsizce seks yapmışım, düşününce kafayı yiyorum. dünyanın dört bir yanından adamla kondomsuz seks yaptım. hatta bi ara kesin aldım ben bunu diye triplere girdim bi italyan yüzünden. benle seks yaptıktan 3 ay sonra bana mesaj attı test yaptırdığına dair. pozitif çıkmış ve sadece 2 kişiyel kondomsuz yatmış. alev aldı götüm resmen. uzunca bir süre test yaptıramadım korkudan. durmadan kendimi dinledim belirtiler var mı lan diye. sonunda growlrdan tanıştığım amerikalı pozitif bi adam ikna etti beni gittim test yaptırdım. mail adresime sonuçlar geldiğinde kalbim kütür kütür atıyodu. neyseki negatif çıktı sonuçlar. sonrasında 2 kez daha yaptırdım hep negativ. gerçi 5 senedir monogamus takılıyorum, ihtimal dahilinde değil.
bir üstteki entry şakaysa komik değil, şaka değilse çok vahim. ironi yaptığına inanmak istiyorum yazar kişisinin. lakin bu hayatta kınadığı ve büyük konuştuğu şeyi yaşamadan ölmezmiş insanlar.
tanım olarak hiv, insan bağışıklık yetmezliği virüsüdür. korunmasız cinsel ilişki dışında da bulaş yolları mümkündür. kendisi direkt olarak bir hastalık değildir. tedavi edilmediği takdirde hastalıkların vücudunuzu daha şiddetli etkileyerek daha çok hasar vermesine sebep olur. tedavi almayan bir hiv pozitif birey, hastalığın ileri evresi aids ile karşılaşır ve sonucunda basit bir grip bile ölümcül düzeyde tehlikeli olabilir. günümüzde tek bir tablet ile bu virüsü kontrol altına almak mümkündür. kontrol altındaki bireyler, belli bir süre sonra negatif’e dönerler ve kanlarındaki hiv virüsü saptanamacak seviyeye gelir. bu da ilaçlarını düzenli kullanan kişinin, virüsü bulaştırıcılık seviyesinin çok düşük yüzdelere inmesine,hatta yok olmasını sağlar. takip altındaki kişiler aynı zamanda belli aralıklarla check up benzeri kapsamlı testlerden geçerler ve bu sayede hiç tanı almamış kişilere nazaran daha sağlıklı olabilecekleri bile söylenebilir.
her ne kadar korkulacak bir süreç olmasa da lütfen kondom kullanmaktan vazgeçmeyin. hiv’i dünyanın sonu ya da belli eylemlerin laneti olarak lanseden kişi ya da kuruluşları bilginiz ile susturun. cehalet çok kötü bir şey arkadaşlar. sağlıklı günler.
eğitimli ya da eğitimsiz pek çok kişinin hâla hakkıda çok şey bilmediği, cahil cahil konuştuğu virüs.
2007 verilerine göre, botsvana'nın nüfusunun yaklaşık dörtte biri hiv taşıyıcısıymış... düşündürücü.
aklıma her seferinde ferzan özpetek in cahil periler filminde erkek arkadaşının hiv pozitif olduğunu öğrendikten sonra onunla birlikte olan adamı getiren. dünya için lanet olasıca ama benim zihnimin bir köşesinde "bunu yapacak kadar seveceğin insan" çağrışımı yaratan virüs.
.t-lenfositlerdeki yardımcı cd4+ hücreleri bağışıklık yanıtında aracı hücrelerdir. aktif olduklarında, hızla çoğalıp sitokinler salarlar. sitokinler ise antijen -kanı çöktürebilecek maddeler- bulaşmış hücreleri yok eden t-lenfosit hücreleridir. sitokinler kanın temiz kalmasını yani antijenlerden arınmasını, antijen sayısını stabilize etmeyi amaçlarlar. hiv enfeksiyonunun hedeflerinden biri olarak tanınırlar cd4+ t hücrelerinindeki azalma aids'e yol açar. bazı yardımcı t hücreleri, bir antijen vücuttan çıkarıldığında, bağışıklık yanıtını kapatan sitokinler salgılarlar.
genelde insanların testini yaptırdıktan sonra bir oh çektiği, sonrasında raporda hepatit b virüsünü görünce `e nasıl yani ki şimdi` tepkisi verdikleri virüs.
1970-80 ki yılların vebası olsa da şimdi o kadar korkulmayan virüs.
yeterince önlem alanlar yaptırmıyor olabilir ama yine de yaptırmakta fayda var.
finlandiyalı hiv pozitif bir bey'in bir şirketle hiv konusunda farkındalık yaratma adına şöyle bir çalışması var.

http://www.buzzfeed.com/candacelowry/wha...

hiv pozitif janne, bir parkta "hiv pozitifim, bana dokun" diye bir tabela yazıp yan tarafına koyuyor ve devamında olaylar gelişiyor. epey duygusal.
sağlık ocağında test yaptırdım, kan verdim çıkmadı , doktora gittim anlattım belirti yok teste gerek yok dedi gibi zırva tezlerle kaçınılan virüs. tam kan sayımı yaptırdığınız zaman ortaya çıkan bir durum değil ki. kapsamlı bir testin sonucu en az 3 günde çıkmaktadır ve basit bir kan testi ile ortaya çıkmıyor. kan ile beraber boğaz ve gerekirse gaita kültürü incelemesiyle tanı konulmaktadır.
ayrıca bareback sevenlere bir kaç müjde daha vermek istiyorum;
*hava trafiğinin yoğun olduğu yerlerde ve 5 milyon üzeri nüfustaki yerleşimlerdeki yayılma hızı %200 leri geçen oranlarda
*bunun dışında avrupadaki ilerleyişi 2000 lerde gerilese de asya'daki kontrolsüz ilerleyişi karşısında patlamış mısır gibi yayılmakta. yani bu konuda yeni liderimiz asya beyler bayanlar.
*daha da ilginç bir istatistik vereyim eğitimli bireylerdeki yayılma hızı eğitimsiz bireylerdeki yayılma hızını geçmektedir.

not: ne zamandır aklıma geldikçe şu makaleleri bulup paylaşayım dedim ama bulamadım. neyse illa makale ile olacak iş değil bilin bari. bulduğumda eklerim.

  • /
  • 2