akp li gay

Durum: 31 - 0 - 0 - 0 - 27.03.2020 23:09

Puan: 510 - Sözlük Kezbanı

9 yıl önce kayıt oldu. 6.Nesil Yazar.

Herşeyi çok ciddiye alıyorum, sanki ölümsüzmüşüm gibi..
  • /
  • 2

ayı sözlük itiraf

100 tl karşılığında sex yaptım.
eskortluk yaptım.
j*nd*rm*
evliydi.
memnun kaldım dedi.
yine görüşelim dedi.
tmm dedim.
borcum var.
affedin beni..

gay sauna

izmir için önerisi olan var mı ..?

ayı sözlük yazarlarının yaşamak istediği ülkeler

hollanda, isveç, abd, ingiltere, yeni zelanda

ayı sözlük fuck buddy aranıyor ilanları

181 78 27 p (fit, sarı-kumral, az tüylü gibi bişi)

hadi rastgelsin

gay pornosu

gay pornosu izlemek isteyenler harika bir site buldum.

siz ibnelere kıyağım olsun..

normalde kondom bile paylaşmam ben !

çok güzel hd bir arşivleri var by sitenin

lakin ispanyolca.. (galiba)

videolar açmak için 1 ya da 2 kere tıklamak şart. reklam çok açılıyor ama değiyor yani..

hadi bakalım ellerinize, parmaklarınıza kuvvet

https://putinho.net/

ayı sözlük itiraf

şöyle bir hayatım var ;

aradığı insanı bulmak için kendine bakan ve spor yapan ama tanıştığı kişiler sürekli bana sex teklifi yaparak bıktıran, bazısı da sırf benimle yatmak için aşık taklidi yapan, hatayı karşısında görmeyen ama kendinde gören ben.
bu sex makineleri beni de kendilerine benzetti. 6 ay önce grup seks yaptım. o derece.kendimden nefret ettim, köşeme çekildim ya da çekilmeye çalışıyorum.
ailesine asla bu durumdan bahsedemeyen, dindar annesi ile aynı evi paylaşan, efendiliği dillere destan olan ama asla kısmeti açık olmayan. üniforması altında ezilen, gizli saklı bir hayat yaşayan ben.
yaşıtları evlenip çoluk çocuğa kavuştukça onların sosyal medya fotolarını sadece like etmekle yetinen zavallı ben .
beğendiğim kişi beni beğenmeyen, beni beğeneni de benim beğenmemem.
küçük mutluluklarla hayata tutunmaya çalışan ben. (sevdiğim dizinin yeni bölümü ya da sevdiğim yemeğin o akşam menüde olması gibi..)
çocukları çok sevdiği halde asla çocuk sahibi olamayacak olan ben.
hergün google maps'te avrupa şehirlerini gezen ama çirkin, gri, yamuk apartmanlarda yaşamaya mecbur bırakılan ben.
50 yaşında annemi birgün kaybedince abim de kendi eşiyle ve torunları ile yeni bir dünya kurunca ne olacağı belirsiz olan ben.
yaşlı, yalnız, ibne, mutsuz..
geleceğimi özetleyen 4 kelime.
teşekkür ederim tanrı ya da evren , her neysen.
teşekkür ederim ben..

ayı sözlük itiraf

şu aralar acaip libidom yüksek.
fena azdım diyim.
hornet'te takılıyorum ama aradığım tarzda erkek te yok.
beni beğeneni ben beğenmem, benim beğendiğim de beni beğenmez.
fotolarda fotojenik olamıyorum.
halbuki dış görünüşüm ve vücudum çoğu türk erkeğinden daha iyi.
sportif, beyaz ve daha az tüylü.
aktif erkeklerin bayılacağı bir yumuşak tenim ve kokum da var.
daha önce bir kaç tanıştığım erkek böyle dedi çünkü..
mücevher gibi bedenim kapalı bir kutuda şu sıralar.
ne yapacağımı bilmiyorum.
zavallı biri gibiyim amk.
gay porno izlemekten gına geldi.
allah kimseyi böyle çaresiz eylemesin.
hornet kendinden tiksindirdi.
zaten birkaç takipçi sapığım var, hesap açtığım an mesaja başlıyorlar.
psikopat gibi sanki 7/24 hazırda bekliyorlar.
izmir gibi bir yerde koli kesemiyorum.
varlık içinde yokluk amk !
uzun zaman oldu bir erkeğin kollarına kendini teslim etmeyeli.
saçma bir şeyler yazarak sizi rahatsız ettiysem kusuruma bakmayın.
lakin bunu böyle rahatça yazabileceğim, anlatabilceeğim ne dostum var ne de başka bir platform..

edit : kimse üstüne alınmasın

hiv

bugün izmir konak belediyesi'nin anonim ve ücretsiz hiv testi için öğlen yollara düştüm.
çok zor bir yolculuk oldu benim için. için için kendimi yedim. deist olan ben allah'a yalvar yakar oldum.
önceden randevu aldığım yere gittim.
ssk blokları. b blok 5. kat sağlık işleri müdürlüğü.
sağlık testi yaptırmaya geldim. randevum vardı diyorsunuz.
5 dk beklettiler beni ve buyrun diyerek bir muayene odasına aldılar.
sarışın, orta yaşlarda kadın bir doktor.
adımın, soyadımın, babamın adının ilk 2 harfini ve doğum yılımın son 2 rakamını aldı, not etti deftere. deftere baktığım da ise benim gibi belli ki bir sürü kişi gelmiş anladım.
bana şöyle bir sordu sordu. " korunmasız cinsel beraberlik yaşadın mı? "
ben affaladım. ağzımdan hayır gibi bir kelime çıkacaktı ama kendi kendimi o saniye ile düzelttim. amk olm senin, nereye geldin ki, doktora yalan söyleyeceksin lan ?! 'evet' diye cevapladım. "ne zaman yaşandı" diye sordu. ağustos sonu diye cevapladım. " iyi, 90 günlük süre bizim için önemli" dedi.
kalın plastik eldivenleri giydi. ben de kolumu sıyıracaktım ki, " aa hayır, kanı parmaktan alacağım" dedi.
ben şaşırdım. sanki hayatımı baştan sona değiştirecek bir test değil de kan grubumu öğrenmeye gelmiş gibi hissetim.
parmağımı dezenfekte ile temizledi ve küçük bir jiletle batırarak ve parmağımı sıkarak kanımı 3 farklı plastik çubuk parçasına akıttı.
sonra "gel hadi, biraz sohbet edelim 10 dk, hem de hiv hakkında bilgilendireyim seni" dedi.
iç odaya geçtik.
" hiv hakkında ne biliyorsun?" diye sordu bana.
"internetten öğrendiğim kadarıyla bilgilerim." dedim.
"güzel, ben sana biraz daha açıklama yapmak istiyorum. hiv artık geçtiğimiz yıllara göre kontrol edilebilen etkileri azaltılabilen bir durumdur. kesinlikle insan ömrünü etkilemez, yeter ki erken tanı konulsun ve insanlar bilinçlendirilebilsin. hiv sadece cinsel yolla ya da kan yolu ile bulaşır onun dışında tükürük, öpme, dokunma, koklama, ortak tuvalet gibi başka herhangi bir şekilde bulaşmaz."
doktor konuşuyor gayet samimi ve içten gözlerime bakarak ama benim için o 10 dakika hayatımın en uzun 10 dakikası.. onunla göz göze gelmemeye çalışıyorum ama ellerim titriyor. beden dilim kendini ele veriyor. hayatımda karşılaştığım en yardımcı doktor ile karşı karşıyayım ama aklım o testte.
doktor anlatmaya devam ediyor. anlattıkça beni şaşırtıyor.
" hiv artık kontrol edilebilir bir durum. eskiden günlük 3 dozda alınan bu durum sadece günlük 1 hapla artık kontrol edilip etkileri pasifize ediliyor. öyle ki 6 ya da 7 sene sonra ise başka herhangi birine bulaştırma olasılığın bile ortadan tamamen kalkıyor. hatta sana şunu da demek isterim, tıp o kadar ilerledi ki tahminimce 10 yıl sonra hiv durumunun etkileri tamamen sıfırlanıp, artık hastalık riskini ortadan kaldıracak. şunları da bilmeni isterim ki hiv pozitif olman ilaçlarını da tamamen ücretsiz almanı sağlıyor.tamamını bakanlık ücretsiz sana sunuyor. kimsenin bilmesini de istemiyorsan da bu hastalık geçmişini bakanlıktan ve eczalık sisteminden sildirebiliyorsun ki başka bir doktora gittiğinde ön yargı ile karşılaşmazsın. devlet memuru olman durumunda işini kaybetme durumu gibi bir riskin yok. şimdiye kadar hiç kimse memuriyetini bu nedenle kaybetmedi.özel sektör işinde ise böyle bir gerekçe ile işine son verilmesi kanunlara aykırı ki tazminat davası gibi çok dava açabilirsin"
ben bunları duydukça çok şaşırdım. en son aklımdan ise 'aman be amk, hiv pozitif çıkarsa çıksın be, atın ölümü arpadan olsun'.
ardından zırrrr diye aklımdaki tüm düşünceleri duman eden bir ses geldi.
doktor hanım ayağa kalktı ve içeri geçti.
ben tir tir titriyorum, ellerimi bağlamış ve çaresizce..
sonuç belli olmuştu ve o 10 dakika bitti..
içeriden doktorun sesi geldi.
"negatif."
oturduğum rahat koltuktan hemen ayağa kalktım ve yanına gittim.
-negatif mi?
-evet, evet negatif, dedi gülümseyerek bana .
-eminsiniz değil mi yani, tamamen negatif? gibi bir salakça soru sorarak doktoru affalanmasına neden oldum.
-tabi eminim. bak burada hiv, hepatit b, hepatit c hepsi negatif çıktı, diyerek bana test çubuklarını gösterdi.
-ha tamam, ya çok teşekkür ederim, bu bana çok ciddi bir hayat dersi oldu. bundan sonra sağlığıma daha çok dikkat edeceğim.
doktor hanım bana çok içten gülümseyerek 'geçmiş olsun' dedi. aynı içtenlikle cevap vermeye çalışarak ' çok teşekkür ederim, iyi günler dilerim size '.
o odadan çıktım. asansöre bindim. aynadaki yansımama baktım. ağzım kulaklarımda. binadan dışarı çıktım. cebimdeki sigarayı çıkardım ve çakmağı. ateşledim. ciğerlerime çok güzel bir duman çektim. mis. hayatımda zevk aldığım en güzel sigaralardan biriydi. karnımın da acıktığını fark ettim. gittim. bardakta mısır aldım. ketçap, mayonez, nar ekşisi, tuz ve türlü baharat. o mısır standının başındaki oğlanda lubundu. kolay gelsin kardeşim dedim ve bardağımı alarak plastik kaşığımı bandıra bandıra bir yandan yürüyerek bir yandan yiyerek ilerledim.
aa o da ne? piyango biletleri satan engelli bir biletçi. bugün şanslıyım lan ben ! aldım bir çeyrek, verdim 20 tl . altı tane güzel rakam. hadi hayırlısı len..
hala elimde bardak ben yürüyerek yürüyorum, o izmir körfezi'nin güzel esintisi eşliğinde.
yolda atladığım ve yüzüne bile bakmadan acele ile giderken o uzun saçlı, salaş kıyafetli giyinen, yere oturmuş, elinde ucu kaşık gibi olan 2 çubukla yerdeki telli bir enstrumanı çalan sokak sanatçısı. ne kadar güzel içten kimseye bakmadan çalıyor. bu enstrumanın acaba adı ne? aman kimin umrunda. yanına gittim. dinledim dinledim. müzik ruhun gıdasıdır derler ya.. ruhuma ilaç gibi geldi. bir yandan bardak mısırımı yiyorum bir yandan ayakta müziği dinleyerek mutlu oldukça oluyorum. yoldan geçenler bir bana, bir de tuhaf görünümlü o sokak sanatçısına bakıyorlar. zerre kadar umrumda değil. çok mutluyum lan. cebimden 5 tl çıkardım ve önündeki açık kutuya koydum. sanatçı hafifçe başını kaldırdı, teşekkür manasında baş selamı verdi. aynı şekilde cevaplayarak yoluma devam ettim.
izmir saat kulesi.. izmir'in kızkulesi gibi.. plastik bardakta kuş yemi satanlardan 1 tl ile aldım yem. elimi daldırdım. havaya, yerlere, güneşe, etrafıma.. her yere.. güvercinlerle dans ettim. onlar uçtu ben de uçtum. onlar kanat çırptı ben de çırptım. sağım solum her yerim kuş. insanlar bakıyor. çocuklar geldi, onlarda bize eşlik etti. çocuklar etrafımda çember çizerek koşuyor, güvercinler ise uçarak.
yem bitti.
ben yüzümdeki tebessüm ile konak iskelesine doğru yürüdüm.
karşıyaka vapuru hazır. tam zamanında. kapılar açıldı içeri direk girdim.
vapurun seyir terasına çıktım ama manzara harika, güneş efsane, rüzgar soğuk ve sert. kapşonumu başıma geçirdim. vapur hareket etmeden sudaki balıkları izledim. kocaman kocaman. ardından martılar geldi. hazırız biz. güneş parıl parıl parlıyor. izmir ışıl ışıl aydınlık. körfez besberrak mavi. hava ise tertemiz pırıl pırıl ve soğuk esintili. ben o vapurda üşüyorum ama içim mutluluktan sıpsıcacık.
düşündüm..
ben en son ne zaman böyle mutlu olmuştum? daha önce ölsem de kurtulsam şu hayattan diyen ben bugün yeniden doğdum. yapmadığım şeyleri yapıyorum. bağırmak istiyorum şimdi. sevinç çığlığı. etrafıma sessizce baktım, soğuk sert rüzgardan uçuşan kapşon içinden. yok aga, yemez amk. millet var.
mutluyum. sağlık var ya en büyük armağan. yok para, yok sevgili tribi, yok aile baskısı, yok toplum.. hepsinin a m k !
3 ay boyunca ben bunun endişesini yaşadım. sonucunu da aldım. tertemiz.
bazı mutlu anlar yaşamak için biraz cefa sanki şart..
akılla hareket etmek şart.
korunmak şart..
sevgilerle..

sözlükçülerin favori yemeği

güzel soslu ve sarımsak yoğurtlu bir mantıya asla hayır demem..
öyle ki arzuladığım bir erkeğe bile hayır demişken ona demem..o derece..

ayı sözlük itiraf

gay yakışıklı üniformalı birini bulsam, tanışsam.
özellikle de polislere çok ilgim var.
varsa aranızda lütfen bana yazsın :)

ayı sözlük itiraf

dün gece 8 erkekle grup sex yaptım. aralarında ise gay aleminin en tanınan adamlarından biri de vardı. tam 7 sine aktif oldum. en yakışıklı kaslı olanı ise bana aktif olmak istedi. peşimden çok koştu. vermedim amk. tuhaf bir geceydi.. hayal gibi hissediyorum sanki.

aslında pasif ağırlıklı gayim ama o kadar erkeği görünce korktum amk . aktif oldum..

connected uygulaması olanlar bana yazabilirler. nick im " azuzakazyakin ". görüşürüz

cenazemde çalınmasını istediğim şarkılar

ibrahim tatlıses - saçlarını yol getir

ayı sözlük itiraf

size dün bu saatlerde yaptığım sexi anlatacağım lgbti kardeşlerim. biraz uzun . eğer aranızda 18 yaşından küçük bireyler varsa okumamasını öneririm. gerçi bu zamane gençleri her şeyi benden daha iyi biliyor ama neyse :) .hadi bakalım
hornet'ten tanıştığım bir adamla sakarya mavi durak, adı bahçe denilen cafe'de buluştuk. bana çay ısmarladı. daha doğrusu yeni tanıdığım adama yemek ısmarlatmak istemedim. neyse iyi sohbet muhabbet ettik . yeni tanışmamıza rağmen samimi bir başlangıç yaptık. arkadaşları ile yaptığı gezilerden bahsetti. ben de ona bu ortamda tanıdığım insanlardan bahsettim. komik hikayeler anlattım.
çaylar bitince bana kalkalım mı dedi . ben de kabul ettim.bana gelmek ister misin diye sordu onu da kabul ettim çünkü fiziksel özellikleri hoşuma gitti benim gibi o da feminen biri değil ve cipine bindik. evt cip :). beni karanlık bir yoldan götürdü biraz ürktüm tabi ama sonra evine varınca korkum geçti. ev ev değildi adeta . orası evse benim kaldığım yer neydi? triplex bir daire ve sapanca gölü manzaralı. dışı şato gibi. yani anlayacağınız zengin bir sex partneri buldum. cipini yine kendisine ait bmw nin yanına park etti.
adamın fiziksel özelliğinden bahsedeyim size. 180 boylu az göbekli ama erkeksi. sakalları güzel. güzel bakışlı yani anlayacağınız adam yakışıklı. yaşı benden 11 yaş fazla 35 yaşında. feminen değil.makine mühendisi . önemli bir otomobil fabrikasında çalışıyor. full aktif. 1 senedir gay dünyasına giriş yapmış ve hoşuna gitmiş. daha önce hep kadınlarla sevişmiş ( öyle dedi ) . beni hornet'ten bir süredir takip ediyormuş ve çıplak olmayan efendi fotolarımı görünce çıkma teklifi etti işte bana. ismi de volkan . neyse canlar dönelim gittiğim eve.
evi kendi gibi bir gay arkadaşı ile paylaşıyor. o da biz gelince dışarı gitti sevgilisi ile. yani ev bize kaldı .
evden bahsedeyim. kocaman kubbeli bir tavanı vardı. alt kat kick-boks için spora ayırmışlar. üst kata çıkmadım. salonda ise yanmayan bir şömine köşesi vardı. kısacası ev kocamandı. neyse.. mutfağa gittik. meyve hazırladık. kuruyemiş hazırladık. viski bardaklarını indirdi. hepsini hoş bir tepsiye doldurduk. loş ışıklı yarı karanlık salona götürdük. ambiyans harika. ortam harika .
yavaşça başladık atıştırmaya ardından da sohbet . bana kendinden bahsetti. ailesinden, işinden, yaptığı seyahatler falan filan .. ben de kendimi anlattım . biraz güldük, bilmem kaç ekran koca televizyonundan biraz müzik dinledik . bir yandan da viskilerimizi yudumladık. ben biraz hızlı içtim ve acısı sonra çıkmaya başladı zaten.
yanına yaklaşmamı istedi. ben de yaklaştım. elleriyle saçlarımı okşadı. parmakları ile saç tellerimi keşfetti. ardından ilk öpüşmemizi yaptık. yavaşça usulca tadını çıkara çıkara öpüyordu beni. acele etmeden . ne çok ıslak ne çok kuru .hoş bir şekilde öpüşüyorduk. sonra elleri aşağı indi ve benim kot pantolonumu yoklamaya başladı. popomu mıncıklıyor. aletimi yokluyordu. ben böyle uyarılara elbette tepkisiz kalmadım. çadırımı diktim yani ereksiyon oldum. öpüşmeye ara veriyoruz, bardakları dolduruyoruz, viskileri yudumluyoruz. sonra tekrar öpüşüyoruz. 5 dk da bir ağzıma naneli şeker atıyorum ve bu daha da azıp daha şehvetli bir şekilde beni öpüyor. dudaklarımı çok beğendiğini söyledi. ( ki bunu diyen ilk kişi de o değil ). sonra koynuma sokuldu . derin derin beni kokladı. harika bir kokumun olduğunu söyledi. ( çünkü adidas duş jeli kullandım randevudan önceki duşta ) . ondan sonra ben bir lavabo izni aldım. kollarından ayrılarak banyoya gittim. viskiyi hızlı içtiğim için beni çarptı ve kendime gelmek için yüzümü yıkadım, işedim. yanına döndüğümde üstümdeki kıyafeti çıkardım. altımda kot ve üstümde beyaz askılı atlet ile onun kucağına oturdum. sevişmeye devam. öpüşürken ımmmm diye sesler çıkarıyordu. ellerini pantolonumun içine sokmuş popomu ovuyordu. sonra pantolondan da kurtuldum. beyaz atlet ve dar siyah boxerımla kucağındaydım. erkeksi elleri ve parmaklarıyla popo deliğimi ovalamaya başladı. bir yandan da beyaz traşlı göğsümü emiyor ve dilliyordu.
tabi ben de zevkten ağzım açık gözlerim kapalı tadını çıkarıyorum o anın. kendi kıyafetlerinden kurtuldu benim gibi. pişti olduk . o da beyaz atlet ve siyah boxerlıydı. arada çamaşırlarımız olsa da haz alıyorum. penisinin sertleştiğini ve benim deliğime sürttüğü her saniye beni benden alıyor bir yandan hafif inliyor diğer yandan dudaklarının tadına bakıyordum. boynumun kenarlarını derin derin nefes çekerek kokluyor, kulağımı ıslatıyordu. kucağından kalkıp ayağa dikildim. indirdim boxerı. çıkardım atleti. tüm ihtişamımla karşında çırılçıplaktım sonunda.
ohhh diye bir inleme ile o da ayağa kalktı. aynı şekilde soyundu. ben hemen arkamı dönüp bana arkamdan sarılmasını ister gibi durdum. ama yapmadı. arkama geçti. diz çöktü. popomu hafif ısırıklar ve öpücükler ile ıslatmaya başladı. ağzını daha derinlere daldırdı. diliyle benim popo deliğim buluştu. öyle güzel dilliyor ve emiyordu ki. islak ve şehvetle. ben ayakta çok hafif domalmışım yanmayan şöminenin önünde o ise diz çökmüş deliğimi hem hızlı hem de büyük bir iştahla yalıyordu. o anı size anlatamam. hiç beklemediğim bir hamleydi. belki de buydu nedeni o hazzın. tükürükleri bacağımdan aşağı akıyor. o ise hiç iştahını kaybetmiyor. immmm diye zevkli inlemeleri ile popomun diliyle dibini zorluyordu.
sonra ayağa kalkmadan beni kendisine döndürdü. bu sefer ağzına giren benim penisimdi. boğazının dibine kadar alıyor sonra geri çıkartıyordu. aşağıya baktım. 35 yaşında benden 11 yaş büyük biri tüm mahremiyetimi ağzına almış büyük bir iştahla kendinden geçiyordu. yumurtalarımı yalıyor, dil ucuyla penisimin başını gezdiyor; ben ise zevkten arada ya sessizce inliyor ya da ara ara parmak uçlarımın üstünde yükseliyordum.
sonra ayağa kalktı. gel dedi. elimden tuttu. yarı karanlık o büyük salondan diğer yarı karanlık kendi odasına geçtik. yatağa dümdüz uzandım. bacaklarımdan tutup beni kendine çekti. omuzlarına aldı bacaklarımı. önce penisini popo deliğime sürtmeye başladı. arada elini tükürükleyip popo deliğime parmak sokması beni çıldırtıyordu adeta. sonra 18 cmlik penisini benim kapıya dayadı. önce başını sokmaya çalıştı. bunu denediği anda benim için haz acıya döndü. en son 2016 temmuz'da pasif oldum. eski genişliğim yoktu. benim canımın yandığını görünce izin istedi. devasa gardırobunun dolap kapağını açıp kondom ve kayganlaştırıcı jel çıkardı. kondomunu taktı ve tam hamle edip jeli sürmeye çalışacakken elinden aldım. ben sürmek istiyorum dedim. hafif bir tebessüm etti. şehvetli bir bakış .günah dolu .
ellerimle onun kondomlu penisini jel ile ıslattım. jelin kapağını kapatıp masaya koydum. o ise geri aldı. eline sıktı ve buraya da lazım diyerek deliğimi o soğuk sıvı ile ovaladı. artık o an geldi. tekrar bacak omza. penisini eliyle tutarak popo deliğime giriş yaptı. canım acıyor. adeta sanki deliğime giren onun penisi değil de yumruğuydu. karanlık odada gözlerini gözlerimden ayırmıyor ve yavaşça git gel hareketine başlıyordu. ben ise o geniş yatağın çarşafını ellerimle sıkıyor, acıya direnmeye çalışıyordum. penisi git gel sırasında yuvadan çıksa da geri yerine takıyor. performansına kaldığı yerden devam ediyordu. yaklaşık 8 dakikanın sonunda hızlanarak boşaldı. ikimizde derin bir oh çekerek. ayrıldık. banyoya girdi. kondomunu çıkardı. ben de şömineli salona geri dönerek masada ki parlament sigaradan bir dal alarak yaktım.duvar boyunda büyük pencereyi açarak gecenin ışıklarının aydınlattığı göl manzaraya bakarak dumanı ciğerime çektim. adeta filmden bir sahne gibiydi. çırılçıplaktım, lüks bir evde açık pencere önünde manzaraya karşı sigarayı içiyordum, soğuk hava beni diriltiyordu. o ise usulca benim gibi çırılçıplak bir şekilde gelerek bana arkadan sarıldı. ağzımdaki sigarayı aldı bir nefes çekti ve geri bana verdi. bir sigarayı beraber pencerede gece ışıklarının aydınlattığı sapanca gölü manzarası eşliğinde bitirdik. hava soğuktu ve çıplak tenimizi diriltti adeta. pencereyi kapattık. bokserlarımızı giydik. salondaki yumuşak spor kanepeye uzandık. lp'nin " lost on your " şarkısı çalıyordu. birbirimizin gözlerinin içine bakarak sohbet etmeye başladık. kah o anlatıyor ben dinliyorum kah ben anlatıyorum o dinliyordu.
sohbet çok hoştu.aileler, iş, arkadaşlar hatta siyaset ... her konuda fikir konuşması yaptık .kendimizi anlattık.ardından uykumuzun geldiğini fark ederek sex yaptığımız odaya geri döndük. benim için gecenin en sorunlu kısmı burasıydı. yatakta sadece bir tane yastık vardı ve beraber uyumaya çalıştığımız sürece o, kolunu hep boynumun altına ya da kalçama koydu. ilk başta hoşuma gitti ama bir süre sonra rahat olamadığımı fark ettim. asıl sürpriz ise 15 dk sonra belli oldu. horlamaya başladı :) . o an ona dönüp kalakaldım. şaka mısın sen ya ? yok artık. kafamın altında yastık yok, onun yerine sex partnerimin kolu var ve partnerim horluyor.
yaklaşık 1 saat sonra yarı uyanık bir şekilde uyandım daha doğrusu uyandık. penisim de ereksiyon olmuştu. ben azgınım. partnerime baktım. çok hoş bir şekilde uyuyordu. hoş yumuşak sakalları. tamamen her şeyden bir haber. ilk öpücüğü yavaşça parmağına kondurdum. yavaşça ilerledim. koluna ve boynuna . o ise hala uyuyor gibiydi. son öpücüğü dudaklarına kondurdum. uyandı erkeğim :) . aynen karşılık verdi. ilk 10 sn dudak sevişmemiz hafifti. sonra içimdeki ateş dışa vurdu. öyle bir çıkardım ki üstümdeki boxer ve atleti. yatağın üstünde ikimizde diz çökmüşüz. dudaklar zamklanmış adeta birbirine. fransız öpücüğü. eliyle popo deliğimi yine parmaklamaya başladı . benim elim ise onun boxerının içinde 18 cm lik ereksiyon olmuş penisini ovalıyordum . dayanamadım domaldım direkt . önsevişmeyi uzatmadan sadece onun penisini içimde istiyordum. birkaç başarısız denemenin ardından küçük bir giriş yapabildi ama doggy style pozisyonunu sevmiyordu. beni kendisine döndürdü. üstüme çık dedi. dümdüz uzandı . ben ise penisinin üstüne oturmaya çalıştım.bana yardım etti ve içime tamamen aldım. yavaşça başlayan hareketler hızlandı. kulladığımız kayganlaştırıcının etkisiyle şap şap diye ses geliyordu. ama o an sadece birbirimizin gözlerine odaklanmıştık. arada göğüslerimi okşuyordu o pozisyonda bazen de kalçalarımı tutuyordu.
boşalmadı. tekrar bir pozisyon değişikliği ile ilk sisteme geri döndük. bacak omza. anladım ki en başarılı olduğu pozisyon bu. saygı duyuyorum :). yavaşça başlayan git gel hareketi sonra hard bir şekilde devam etti. canım yanıyor. o ise vücudumun tadını çıkarıyordu.terden sırılsıklam oldu. ellerimle acıdan volkan'ın sırtına tutundum. elim kaydı.terden sırılsıklam olmuş, balık gibiydi ama hiç duraklamıyordu bile. ben ise sesli bir şekilde inliyorum. vücudum tamamen onun elinde . elimden bir şey gelmiyor. 4 dk nın ardından derin bir oh çekti. ve penisini çıkarmadan yaklaşık 30 sn öyle bekledi. boşaldın mı diye sordum. evet anlamında hıhı diye ses çıkardı.
tuvalete gittim. işedim. popo deliğimi elimle kontrol ettim. olamaz. kan . canım çok yandı. belliydi. böyle olacağı. odaya geri döndüm. volkan yatağa uzanmış yarı kapalı gözlerle tavana bakıyordu. iyi misin diye sordu. ben de yaram olduğunu söyledim. hadi ya özür dilerim diye karşılık verdi. gel yanıma uzan dedi. uzandım. eliyle penisimi ovalamaya başladı. sonra eğilerek ağzına aldı. başını emiyor dilliyordu. ben ise ağrıyı tamamen unuttum. zevkten gözlerim açıldı. sonra ağzından çıkartarak kendi elleriyle mastürbasyona devam etti ama daha hızlı daha sert ve daha ıslak. 3 dk sonra geldim. eli tamamen beyaz sıvı ile ıslandı. ben ise biraz utanarak ona baktım. o ise güldü. rulo peçete aldı. elini sildi. penisimi sildi. sen daha yeni mi boşaldın diye sordu . ben de evet diye cevapladım. şaşırdı. benim maalesef böyle bir olmusuz yönüm var sex sırasında çok zor boşalırım. o nedenle sexten sonra partnerlerim bana mastürbasyon yapar.
yatağa tekrar uzandık. ortak bir yastığı paylaşmaya çalışıyoruz. bir süre sonra tekrar hafif bir şekilde horlamaya başladı. ben ise yarım saat sonra kendimden geçti.
sabah oldu alarm 8 de çaldı. beyfendi uyanmak istemiyordu. kalk dedim. sabah 9 da fiber optik ağlar dersim var dedim. beni yetiştir. bu dağ başındaki yerden otobüs geçmez. o ise gülümsedi. tamam dedi. önünde soyundum. çırılçıplak banyoya girdim. suyu açtım. ılık ile sıcak arasında bir ayar tutturdum. kendimi o akan suya bıraktım. dün gecenin tüm yorgunluğu, teri, alkolü, şehveti o suyla beraber akıp gitti. 1 dakika sonra o da geldi. tamamen çırılçıplak. arkadan bana sarıldı. penislerimiz inikti. ereksiyon halde değildik. sadece bu sefer suyun tadını çıkarıyorduk. aynı suyun altında adeta şarz olduk. çıktım duştan . saçlarımı fön makinesi ile kuruttum. o da aynısını yaptı.
sonra mutfağa gitti volkan. bana tost ekmeği ile tost yaptı. içinde bol kaşar peyniri. yanında koyu bir kahve. zeytin peynir ve daha önce görmediğim ve ilk defa tattığım küçük küçük domatesler.
15 dakikalık sessiz bir kahvaltının ardından üstümüzü giydik hazırlandık tam dış çelik kapıyı açtık çıkacağız. o da ne? cip yok. volkan çok şaşırdı. hemen ev arkadaşını aradı. cip nerde diye sordu? ben de diye cevapladı. ben gülmeye başladım. 15 dk nın ardından arkadaşı geldi. arkadaşı daha genç ve biraz daha sportif vücudu vardı, ayrıca daha uzundu ama yine de ben volkan'ı tercih ederim. dün ki hem performansı hem de sohbeti gayet iyiydi. volkan'ın ev arkadaşı içeri girdi arkadaşına cipin anahtarını verdi. volkan şaka ile karışık sitem ederek "niye benden habersiz aldın gittin arabayı lan?" diye sordu. arkadaşı da sevgilisi ile kahvaltıya gittiğini söyledi. volkan daha da güldü. arkadaşı ile karşılıklı gülmeden sonra o ev arkadaşı bana imalı bir şekilde baktı ve merdivenlere giderek üst kata çıktı.
şaşırdım. bu bana niye böyle baktı ki? sonra arabaya binince dank etti bana. dün gece bayağa sesli bir şekilde inledim. triplex evin duvarları benim inlemelerim ile titredi. o da üst katta gayet rahat duydu. ha ! rezil oldum . ama yine olsa yine inlerim :)
volkan arabayı siteden çıkardı. 10 dk lık kısa bir yokuşlu yoldan sonra kampüsün arka girişine bıraktı. yanağımdan öperek yine "haberleşiriz" dedi. "tamam" dedi. indim. girişe gittim kimliğimi göstererek kampüse giriş yaptım. fakülteye yürüdüm. sınıfa girdim. sanki tüm gözler üstümde idi. dün hangi pozisyonlarda neler yaptığımı biliyorlar gibi bir psikoloji içerisindeydim. kafamı kaldırmadım. telefon ile vakit geçirdim. haber siteleri, ekşi sözlük, onedio, twitter... 15 dk geçti hala hoca gelmedi. en son bir öğrenci geldi ve duyuru yaptı. "arkadaşlar ders iptal ferhat hoca şehir dışında, derse gelemiyor." oleeyyyy. çok mutlu oldum. zaten ders dinleyecek havam yoktu. son ders yoklamasını beklemek ise işkenceydi. güne güzel başladım. yurda giden ilk otobüs ile yurda vardım. yatağa uzandım dün gece uyumadığım saatlerin acısını çıkardım. popomdaki yarayla :)

2017 başkanlık referandumu

2011, 2015 genel seçimlerinde, 2014 yerel seçimlerinde akp ye ve cb seçiminde tayyip'e oy veren ben yemin ederim bu sefer "hayır " için oy basacağım . ben başkanlık sistemine karşı değilim lan . ama bu partili cb sistemi tam bir fiyasko amk. 18 yaşında milletvekili mi olur ? 1 milletvekilinin telefon faturası 1.2 milyon tl zaten , birde 600 milletvekili isteniyor. dalga mı geçiyorlar ? yılların akp li trolüyüm lan . bana bile hayır dedirttiniz.

askerliğin ilk kuralı

götüne sahip çık. zira seni ölesiye sikip sonra ortamda adını çıkarıp senle dalga geçecek çok fazla şerefsiz var.

ekin mert daymaz

telefonu kurcalarken birandan ekin mert daymaz'ın periscobe'ndan bildirim geldi. 1dk yı bulmayan konuşmasız bir video ama bir şey dikkatimi çekti. ekin mert daymaz üstü çıplak yatakta ve videoyu çeken adamda fazla belli olmasa da üstü çıplak . şimdi sorarım size ey lgbti ahalisi. benim mi içim fesat yoksa bişiler mi var ? eğer aklıma gelen şey doğru ise şu ülke topraklarında beraberlik yaşamak istediğim aktör lgbti ise benden daha mutlusu yok be. hande erçel gibi güzel bir kızı üzmesi kötü ama olacağı varmış.

ayı sözlük itiraf

gecenin karanlığında balkonda sigara içmeyi seviyorum .

survivor 2016

serkay tütüncü 'nün kazanmasını yürekten istiyorum.

ayı sözlük itiraf

hornette ve instagramda uzun süredir takip ettiğim yakışıklı, angaralı ve karın kasları olan bir gay var. 6 aydır peşindeyim. neyse o gün buna yazdım. bildiğiniz yalvarıyorum adeta. " mırıbı bin sirkın ıygın ılırsı sizi yimik ismırlımık istiyırım dışırdı ." aynen böyle yazıyorum. neyse. o gün başka bir pasif ile muhabbet ettim. olmadı sex konusunda anlaşamadık. artık arkadaşça dost sohbeti yapıyoruz. bu pasif arkadaşa istersen benim sana tavsiye edebileceğim yakışıklı, kaslı ve angaralı bir gay var onda şansını dene ama cvp vermez asla kimseye, götü onun kalkıktır dedim, ona göre . "ok" dedi . tmm dedi. 3 dk sonra ark bana yazdı. şu an o yakışıklı, kaslı, angaralı gay ile sohbet ediyoruz . ben şok . ben sustum. ben durdum . " lanet olsun , vay aq, ben 6 aydır en iyi fotolarımı paylaşıyorum, yazıyorum ama o bana hiç cvp bile göndermedi , nice insanı reddettim ama o resimsiz, benim yolladığım (salak gibi ) bi pasife anında cvp verdi ". sonra benim ark dedi "aaa şimdi bana tel. verdi vatsap a geçtik ". oha amk . bunlar konuştular 2 -3 saat . helal olsun benim bu ark bana ayıp olmasın diye benim için taş gibi adamı red etti. ........ neyse sonra bir baktım bu yakışıklı, kaslı angaralı gay bana yazdı !!! ben pandalar gibi yerde yuvarlandım. bir iki laf ettik. sonra " gel gruba katılmak ister misin " dedi yak, kaslı ank . gay. ben affaladım " ne grubu vatsap grubu mu sex mi " . benim ki koptu tabi " :ddd " diye yazdı. " tabi ki grup sex " dedi. ben kalakaldım. elimde telefon . bir ona bakıyorum bir yazdığına. dedim ki "ben daha önce yapmadım grup sex , düşünmem lazım " dedim. "ok :) " dedi. ..... bu ibne beni mahvetti moralimi . hem 6 ay sonra bi msj anca cvp verdi . verdi de ark ile grup sex yapalım diye teklifte bulundu. lan aq. bu muydun sen ?
  • /
  • 2

parlak pasif

normal pasiften farkı parlatıcı sürmeleridir.

yüz atmadan buluşmak

24 nisan 1915

türkiye'de insanların gerçek yüzünü ortaya çıkaran önemli tarihlerden biridir. öyle bir konudur ki, kendisi ülkede sürekli aşağılama konusu olan başka herhangi bir kimliğe dahil olup da ayrımcılığa maruz kalınca bağırıp çağıranlar, söz konusu üstü kapatılmış bu katliamlar dizisi olunca sus pus olabilir, alay ve hakaret edebilirler veya inkar edebilir hale gelebilirler. bu zihniyette olanların muhafazakarı, solcusu, liberali vs. de aynıdır. bu anlamda ne olup bittiğini bilenler için bu tarih, aslında çevresindeki insanların analiz edilmesine yardımcı olacak bir süzgeç görevini de gösterir.

başka zaman ayrımcılıktan şikayet ederken, söz konusu bu konular olduğunda alay içerikli entryler girenlerin, zihniyet ittifakına girdikleri ve kabul görüp, onay almak için hizmetçisi oldukları egemenler tarafından başka durumlarda ayrımcılığa uğradıklarında * ağlamamaları, şikayet etmemeleri, yardım istememeleri gerekmektedir.

buradaki tarih sadece ermeni siyasetçiler ve diğer önde gelen isimlerin * tutuklanma kararı ile ilgilidir. yoksa bu ülkedeki hristiyanların yok edilmesi olarak bakılırsa ne başlangıçtır ne de sondur. ülkede zaten resmi olarak bilinen ve sadece örtbas edilen korkunç bir gerçeğin parçasıdır.

çirkin gaylere tavsiyeler

öncelikle ölüp bittiğiniz kişiler tarafından her görmezden gelindiğinizde depresyona girmeyin beklentinizi düşürüp yalnızlığı kabullenin.
kariyerinize odaklanın çirkinliğiniz konusunda yapabilecekleriniz sınırlı olsa da iyi bir kariyer ve maddi güç en azından daha konforlu bir hayat yaşamanızı sağlar.
hobiler edinip kendinizi belli konularda geliştirerek özgüveninizi arttırabilirsiniz. üstüne düzenli sporla en azından sağlam kafa ve dinç bir vücuda sahip olursunuz.
yakışıklılık dışında tüm artı puanları topladıktan sonra kültürlü ve bakımlı biri olarak çirkin sevenlerin ilk tercihi olacağınız için sosyal ortamlarda çirkin seven yakışıklı ayı avına çıkabilirsiniz.

ayı sözlük itiraf

bir arkadaşıma açıldım. ben biseksüel erkeğim o heteroseksüel kız. açıldığım andan itibaren hiçbir şey değişmedi. eskisi gibiyiz. hatta daha bile iyiyiz. fakat biseksüelliğim konusunda sürekli konuşmaktan kaçınıyor. ilk açıldığımda da sadece "ne zaman anladın böyle olduğunu?" diye sormuştu. ondan sonraki muhabbet esnasında ben bir espri yaptığımda "ahaha doğru" demişti ve konuyu geçirmişti. bu akşam da bir erkekle olan flörtüm hakkında bir şeyler anlattım ve tepkileri "hmm, evet, olabilir" tarzı şeylerdi. konuyu daha çok irdeleyip sıkıştırmaya çalıştım ve yine tepkileri "evet, insanlar farklı hissedebilir, bence de" gibi geçiştirici cevaplardı. kızlar hakkında konuştuğumda saatlerce detaylı konuşurken erkekler hakkında konuştuğumda böyle yapması kafamda soru işaretlerine neden oldu. kendisi gayet açık fikirli ve en baştan beri beni hoş karşılayan birisi. hakkımda ne düşünüyorsun, doğruyu söyle dediğimde "hiçbir şey değişmedi, hala aynı kişisin benim için" dedi. sadece gay-biseksüel ortamına aşina olmadığı için yorum yapmıyormuş. bence bu geçerli bir sebep değil. en azından benim üzerimden fikir belirtebilir. telefonu kapatmadan da bana "biliyorum eğlence arıyorsun ama o ortamlarda fazla takılma normal insanlar gibi eğlen" dedi. ben de belki biseksüel değilim zaten kafam karışık dedim ve kapattım. halbuki köküne kadar biseksüelim. niyetim "aa ben biseksüel değilmişim" deyip bilen tek kişiyi ekarte etmek. kendisi her ne kadar hoş karşıladığını belirtse bile kaçındığı belli. ben de kendi ortamımızda fazla takıldığımı, bizim birbirimizi anladığımızı fakat hetero insanların bambaşka bir gözle baktığını fark etmiş oldum. gerçek dünyaya geri döndüm. bundan sonraki planlarım normal (bilmeyen) arkadaşlarımın yanı sıra gay-biseksüel arkadaşlar edinip bu kimliğimi farklı arkadaşlık ortamında devam ettirmek. bu zamana dek sadece seks ve ufak tefek muhabbetler harici arkadaş edinmemiştim. edinmem gerektiğine karar verdim. çünkü ne kadar yakın olursan ol hetero birisi seninle aynı açıdan bakmıyor dünyaya.

gay sauna

izmir de varsa gitmek isterim

adı akla gelince yüzde tebessüm oluşturan insanlar

8 mart dünya emekçi kadınlar günü

ofiste 8 masa var. 6 kadın ve bir de ben olmak üzere 7 kişiyiz. yani masanın biri boş. bizim andaval müdür bütün masalara birer demet papatya bırakmış. boş masaya dahi. ama benim masada hiç bişey yok.

olm içimdeki kadın senin burda çalışan tüm kadınları cebinden çıkarır. senin bir demet çiçeğine mi kaldım ben. hadsiz. sen kimsin yeaaa.

(bkz: orospu serkan)

tanım: emperyalizmin bize bir oyunu. hediye alın hediye verin, ekonomiye can verin mantığı. aslında bir direniş günüdür ama emperyalist köpekler bunu bize sevgililer günü havasında kutlattırıyorlar. ben tabi bütün özel günlere karşıyım. bir şey değerli ise her gün değerlidir.

kişinin eşcinsel olup olmadığını anlama yolları

kesin sonuçlar(istisnalar hariç);

-hornet, grovlr gibi uygulamalarda üyeliği varsa.
-facebook, instagram sayfalarında; beğenenler arasında kaslı hesaplar varsa.
-tarayıcı geçmişinde gay porno geçmişi varsa.
-gay bar ve çark yerlerinde denk gelirseniz.
-gay jargonuyla konuşuyorsa.
-istanbulda yaşıyorsa.
-saati soruyorsa *


büyük ihtimalle;

-gözlerinizin içine bakiyorsa.
-tensel temasta bulunuyorsa.
-sizinle bir şeyler içmek istiyorsa.
-telefonunu elinize vermiyorsa.
-istanbul'a gidip geliyorsa.


bi ihtimal;

-bilgisayarina şifre koyuyorsa.
-giyim kuşamina dikkat ediyorsa.
-güzel yemek yapıyorsa.
-şiir seviyorsa.
-geceleri esrarengiz bir şekilde kayboluyorsa.
-telefonu çaldığında dışarı çıkıp aciyorsa.
-vücut çalışıyorsa.
-sezen aksu dinliyorsa.
-yanından geçen taş gibi hatuna bakmiyorsa.
-istanbul denince ilgisi o tarafa kayiyorsa.


çok uzak ihtimal;

-bir erkekle yan yana yürüyorsa.
-telefonuyla bir sey yapmasını istediğinizde elinize verip sen yap diyorsa.
-futbolla ilgileniyorsa.
-geceleri 00:00 da uyuyorsa.
istanbul'a hiç gitmediyse.

kesin hetero;
-facebookta bütün kadın fake hesaplarda ortak arkadaşsa.
-çirkin kadınlara yavsiyorsa.
-kerhaneye gidiyorsa.

iğrençsin ama o kadar yol geldim sevişeyim bari

asla içinde bulunmadığımdır.

hayatımda bir kere sevişmek istemediğim birisiyle seviştim. o da hastalık gibiydi. uzun süre atamamıştım üzerimden.

artık "hayır," diyorum. "seninle sevişmeyeceğiz."

unutmayın, siz bir tanesiniz, kimseyle vakit harcamak peşkeş çekmek zorunda değilsiniz.

Toplam entry sayısı: 31

ayı sözlük itiraf

100 tl karşılığında sex yaptım.
eskortluk yaptım.
j*nd*rm*
evliydi.
memnun kaldım dedi.
yine görüşelim dedi.
tmm dedim.
borcum var.
affedin beni..

hiv

bugün izmir konak belediyesi'nin anonim ve ücretsiz hiv testi için öğlen yollara düştüm.
çok zor bir yolculuk oldu benim için. için için kendimi yedim. deist olan ben allah'a yalvar yakar oldum.
önceden randevu aldığım yere gittim.
ssk blokları. b blok 5. kat sağlık işleri müdürlüğü.
sağlık testi yaptırmaya geldim. randevum vardı diyorsunuz.
5 dk beklettiler beni ve buyrun diyerek bir muayene odasına aldılar.
sarışın, orta yaşlarda kadın bir doktor.
adımın, soyadımın, babamın adının ilk 2 harfini ve doğum yılımın son 2 rakamını aldı, not etti deftere. deftere baktığım da ise benim gibi belli ki bir sürü kişi gelmiş anladım.
bana şöyle bir sordu sordu. " korunmasız cinsel beraberlik yaşadın mı? "
ben affaladım. ağzımdan hayır gibi bir kelime çıkacaktı ama kendi kendimi o saniye ile düzelttim. amk olm senin, nereye geldin ki, doktora yalan söyleyeceksin lan ?! 'evet' diye cevapladım. "ne zaman yaşandı" diye sordu. ağustos sonu diye cevapladım. " iyi, 90 günlük süre bizim için önemli" dedi.
kalın plastik eldivenleri giydi. ben de kolumu sıyıracaktım ki, " aa hayır, kanı parmaktan alacağım" dedi.
ben şaşırdım. sanki hayatımı baştan sona değiştirecek bir test değil de kan grubumu öğrenmeye gelmiş gibi hissetim.
parmağımı dezenfekte ile temizledi ve küçük bir jiletle batırarak ve parmağımı sıkarak kanımı 3 farklı plastik çubuk parçasına akıttı.
sonra "gel hadi, biraz sohbet edelim 10 dk, hem de hiv hakkında bilgilendireyim seni" dedi.
iç odaya geçtik.
" hiv hakkında ne biliyorsun?" diye sordu bana.
"internetten öğrendiğim kadarıyla bilgilerim." dedim.
"güzel, ben sana biraz daha açıklama yapmak istiyorum. hiv artık geçtiğimiz yıllara göre kontrol edilebilen etkileri azaltılabilen bir durumdur. kesinlikle insan ömrünü etkilemez, yeter ki erken tanı konulsun ve insanlar bilinçlendirilebilsin. hiv sadece cinsel yolla ya da kan yolu ile bulaşır onun dışında tükürük, öpme, dokunma, koklama, ortak tuvalet gibi başka herhangi bir şekilde bulaşmaz."
doktor konuşuyor gayet samimi ve içten gözlerime bakarak ama benim için o 10 dakika hayatımın en uzun 10 dakikası.. onunla göz göze gelmemeye çalışıyorum ama ellerim titriyor. beden dilim kendini ele veriyor. hayatımda karşılaştığım en yardımcı doktor ile karşı karşıyayım ama aklım o testte.
doktor anlatmaya devam ediyor. anlattıkça beni şaşırtıyor.
" hiv artık kontrol edilebilir bir durum. eskiden günlük 3 dozda alınan bu durum sadece günlük 1 hapla artık kontrol edilip etkileri pasifize ediliyor. öyle ki 6 ya da 7 sene sonra ise başka herhangi birine bulaştırma olasılığın bile ortadan tamamen kalkıyor. hatta sana şunu da demek isterim, tıp o kadar ilerledi ki tahminimce 10 yıl sonra hiv durumunun etkileri tamamen sıfırlanıp, artık hastalık riskini ortadan kaldıracak. şunları da bilmeni isterim ki hiv pozitif olman ilaçlarını da tamamen ücretsiz almanı sağlıyor.tamamını bakanlık ücretsiz sana sunuyor. kimsenin bilmesini de istemiyorsan da bu hastalık geçmişini bakanlıktan ve eczalık sisteminden sildirebiliyorsun ki başka bir doktora gittiğinde ön yargı ile karşılaşmazsın. devlet memuru olman durumunda işini kaybetme durumu gibi bir riskin yok. şimdiye kadar hiç kimse memuriyetini bu nedenle kaybetmedi.özel sektör işinde ise böyle bir gerekçe ile işine son verilmesi kanunlara aykırı ki tazminat davası gibi çok dava açabilirsin"
ben bunları duydukça çok şaşırdım. en son aklımdan ise 'aman be amk, hiv pozitif çıkarsa çıksın be, atın ölümü arpadan olsun'.
ardından zırrrr diye aklımdaki tüm düşünceleri duman eden bir ses geldi.
doktor hanım ayağa kalktı ve içeri geçti.
ben tir tir titriyorum, ellerimi bağlamış ve çaresizce..
sonuç belli olmuştu ve o 10 dakika bitti..
içeriden doktorun sesi geldi.
"negatif."
oturduğum rahat koltuktan hemen ayağa kalktım ve yanına gittim.
-negatif mi?
-evet, evet negatif, dedi gülümseyerek bana .
-eminsiniz değil mi yani, tamamen negatif? gibi bir salakça soru sorarak doktoru affalanmasına neden oldum.
-tabi eminim. bak burada hiv, hepatit b, hepatit c hepsi negatif çıktı, diyerek bana test çubuklarını gösterdi.
-ha tamam, ya çok teşekkür ederim, bu bana çok ciddi bir hayat dersi oldu. bundan sonra sağlığıma daha çok dikkat edeceğim.
doktor hanım bana çok içten gülümseyerek 'geçmiş olsun' dedi. aynı içtenlikle cevap vermeye çalışarak ' çok teşekkür ederim, iyi günler dilerim size '.
o odadan çıktım. asansöre bindim. aynadaki yansımama baktım. ağzım kulaklarımda. binadan dışarı çıktım. cebimdeki sigarayı çıkardım ve çakmağı. ateşledim. ciğerlerime çok güzel bir duman çektim. mis. hayatımda zevk aldığım en güzel sigaralardan biriydi. karnımın da acıktığını fark ettim. gittim. bardakta mısır aldım. ketçap, mayonez, nar ekşisi, tuz ve türlü baharat. o mısır standının başındaki oğlanda lubundu. kolay gelsin kardeşim dedim ve bardağımı alarak plastik kaşığımı bandıra bandıra bir yandan yürüyerek bir yandan yiyerek ilerledim.
aa o da ne? piyango biletleri satan engelli bir biletçi. bugün şanslıyım lan ben ! aldım bir çeyrek, verdim 20 tl . altı tane güzel rakam. hadi hayırlısı len..
hala elimde bardak ben yürüyerek yürüyorum, o izmir körfezi'nin güzel esintisi eşliğinde.
yolda atladığım ve yüzüne bile bakmadan acele ile giderken o uzun saçlı, salaş kıyafetli giyinen, yere oturmuş, elinde ucu kaşık gibi olan 2 çubukla yerdeki telli bir enstrumanı çalan sokak sanatçısı. ne kadar güzel içten kimseye bakmadan çalıyor. bu enstrumanın acaba adı ne? aman kimin umrunda. yanına gittim. dinledim dinledim. müzik ruhun gıdasıdır derler ya.. ruhuma ilaç gibi geldi. bir yandan bardak mısırımı yiyorum bir yandan ayakta müziği dinleyerek mutlu oldukça oluyorum. yoldan geçenler bir bana, bir de tuhaf görünümlü o sokak sanatçısına bakıyorlar. zerre kadar umrumda değil. çok mutluyum lan. cebimden 5 tl çıkardım ve önündeki açık kutuya koydum. sanatçı hafifçe başını kaldırdı, teşekkür manasında baş selamı verdi. aynı şekilde cevaplayarak yoluma devam ettim.
izmir saat kulesi.. izmir'in kızkulesi gibi.. plastik bardakta kuş yemi satanlardan 1 tl ile aldım yem. elimi daldırdım. havaya, yerlere, güneşe, etrafıma.. her yere.. güvercinlerle dans ettim. onlar uçtu ben de uçtum. onlar kanat çırptı ben de çırptım. sağım solum her yerim kuş. insanlar bakıyor. çocuklar geldi, onlarda bize eşlik etti. çocuklar etrafımda çember çizerek koşuyor, güvercinler ise uçarak.
yem bitti.
ben yüzümdeki tebessüm ile konak iskelesine doğru yürüdüm.
karşıyaka vapuru hazır. tam zamanında. kapılar açıldı içeri direk girdim.
vapurun seyir terasına çıktım ama manzara harika, güneş efsane, rüzgar soğuk ve sert. kapşonumu başıma geçirdim. vapur hareket etmeden sudaki balıkları izledim. kocaman kocaman. ardından martılar geldi. hazırız biz. güneş parıl parıl parlıyor. izmir ışıl ışıl aydınlık. körfez besberrak mavi. hava ise tertemiz pırıl pırıl ve soğuk esintili. ben o vapurda üşüyorum ama içim mutluluktan sıpsıcacık.
düşündüm..
ben en son ne zaman böyle mutlu olmuştum? daha önce ölsem de kurtulsam şu hayattan diyen ben bugün yeniden doğdum. yapmadığım şeyleri yapıyorum. bağırmak istiyorum şimdi. sevinç çığlığı. etrafıma sessizce baktım, soğuk sert rüzgardan uçuşan kapşon içinden. yok aga, yemez amk. millet var.
mutluyum. sağlık var ya en büyük armağan. yok para, yok sevgili tribi, yok aile baskısı, yok toplum.. hepsinin a m k !
3 ay boyunca ben bunun endişesini yaşadım. sonucunu da aldım. tertemiz.
bazı mutlu anlar yaşamak için biraz cefa sanki şart..
akılla hareket etmek şart.
korunmak şart..
sevgilerle..

ayı sözlük itiraf

şöyle bir hayatım var ;

aradığı insanı bulmak için kendine bakan ve spor yapan ama tanıştığı kişiler sürekli bana sex teklifi yaparak bıktıran, bazısı da sırf benimle yatmak için aşık taklidi yapan, hatayı karşısında görmeyen ama kendinde gören ben.
bu sex makineleri beni de kendilerine benzetti. 6 ay önce grup seks yaptım. o derece.kendimden nefret ettim, köşeme çekildim ya da çekilmeye çalışıyorum.
ailesine asla bu durumdan bahsedemeyen, dindar annesi ile aynı evi paylaşan, efendiliği dillere destan olan ama asla kısmeti açık olmayan. üniforması altında ezilen, gizli saklı bir hayat yaşayan ben.
yaşıtları evlenip çoluk çocuğa kavuştukça onların sosyal medya fotolarını sadece like etmekle yetinen zavallı ben .
beğendiğim kişi beni beğenmeyen, beni beğeneni de benim beğenmemem.
küçük mutluluklarla hayata tutunmaya çalışan ben. (sevdiğim dizinin yeni bölümü ya da sevdiğim yemeğin o akşam menüde olması gibi..)
çocukları çok sevdiği halde asla çocuk sahibi olamayacak olan ben.
hergün google maps'te avrupa şehirlerini gezen ama çirkin, gri, yamuk apartmanlarda yaşamaya mecbur bırakılan ben.
50 yaşında annemi birgün kaybedince abim de kendi eşiyle ve torunları ile yeni bir dünya kurunca ne olacağı belirsiz olan ben.
yaşlı, yalnız, ibne, mutsuz..
geleceğimi özetleyen 4 kelime.
teşekkür ederim tanrı ya da evren , her neysen.
teşekkür ederim ben..

gay sauna

izmir için önerisi olan var mı ..?

hiv

bugün izmir konak belediyesi'nin anonim ve ücretsiz hiv testi için öğlen yollara düştüm.
çok zor bir yolculuk oldu benim için. için için kendimi yedim. deist olan ben allah'a yalvar yakar oldum.
önceden randevu aldığım yere gittim.
ssk blokları. b blok 5. kat sağlık işleri müdürlüğü.
sağlık testi yaptırmaya geldim. randevum vardı diyorsunuz.
5 dk beklettiler beni ve buyrun diyerek bir muayene odasına aldılar.
sarışın, orta yaşlarda kadın bir doktor.
adımın, soyadımın, babamın adının ilk 2 harfini ve doğum yılımın son 2 rakamını aldı, not etti deftere. deftere baktığım da ise benim gibi belli ki bir sürü kişi gelmiş anladım.
bana şöyle bir sordu sordu. " korunmasız cinsel beraberlik yaşadın mı? "
ben affaladım. ağzımdan hayır gibi bir kelime çıkacaktı ama kendi kendimi o saniye ile düzelttim. amk olm senin, nereye geldin ki, doktora yalan söyleyeceksin lan ?! 'evet' diye cevapladım. "ne zaman yaşandı" diye sordu. ağustos sonu diye cevapladım. " iyi, 90 günlük süre bizim için önemli" dedi.
kalın plastik eldivenleri giydi. ben de kolumu sıyıracaktım ki, " aa hayır, kanı parmaktan alacağım" dedi.
ben şaşırdım. sanki hayatımı baştan sona değiştirecek bir test değil de kan grubumu öğrenmeye gelmiş gibi hissetim.
parmağımı dezenfekte ile temizledi ve küçük bir jiletle batırarak ve parmağımı sıkarak kanımı 3 farklı plastik çubuk parçasına akıttı.
sonra "gel hadi, biraz sohbet edelim 10 dk, hem de hiv hakkında bilgilendireyim seni" dedi.
iç odaya geçtik.
" hiv hakkında ne biliyorsun?" diye sordu bana.
"internetten öğrendiğim kadarıyla bilgilerim." dedim.
"güzel, ben sana biraz daha açıklama yapmak istiyorum. hiv artık geçtiğimiz yıllara göre kontrol edilebilen etkileri azaltılabilen bir durumdur. kesinlikle insan ömrünü etkilemez, yeter ki erken tanı konulsun ve insanlar bilinçlendirilebilsin. hiv sadece cinsel yolla ya da kan yolu ile bulaşır onun dışında tükürük, öpme, dokunma, koklama, ortak tuvalet gibi başka herhangi bir şekilde bulaşmaz."
doktor konuşuyor gayet samimi ve içten gözlerime bakarak ama benim için o 10 dakika hayatımın en uzun 10 dakikası.. onunla göz göze gelmemeye çalışıyorum ama ellerim titriyor. beden dilim kendini ele veriyor. hayatımda karşılaştığım en yardımcı doktor ile karşı karşıyayım ama aklım o testte.
doktor anlatmaya devam ediyor. anlattıkça beni şaşırtıyor.
" hiv artık kontrol edilebilir bir durum. eskiden günlük 3 dozda alınan bu durum sadece günlük 1 hapla artık kontrol edilip etkileri pasifize ediliyor. öyle ki 6 ya da 7 sene sonra ise başka herhangi birine bulaştırma olasılığın bile ortadan tamamen kalkıyor. hatta sana şunu da demek isterim, tıp o kadar ilerledi ki tahminimce 10 yıl sonra hiv durumunun etkileri tamamen sıfırlanıp, artık hastalık riskini ortadan kaldıracak. şunları da bilmeni isterim ki hiv pozitif olman ilaçlarını da tamamen ücretsiz almanı sağlıyor.tamamını bakanlık ücretsiz sana sunuyor. kimsenin bilmesini de istemiyorsan da bu hastalık geçmişini bakanlıktan ve eczalık sisteminden sildirebiliyorsun ki başka bir doktora gittiğinde ön yargı ile karşılaşmazsın. devlet memuru olman durumunda işini kaybetme durumu gibi bir riskin yok. şimdiye kadar hiç kimse memuriyetini bu nedenle kaybetmedi.özel sektör işinde ise böyle bir gerekçe ile işine son verilmesi kanunlara aykırı ki tazminat davası gibi çok dava açabilirsin"
ben bunları duydukça çok şaşırdım. en son aklımdan ise 'aman be amk, hiv pozitif çıkarsa çıksın be, atın ölümü arpadan olsun'.
ardından zırrrr diye aklımdaki tüm düşünceleri duman eden bir ses geldi.
doktor hanım ayağa kalktı ve içeri geçti.
ben tir tir titriyorum, ellerimi bağlamış ve çaresizce..
sonuç belli olmuştu ve o 10 dakika bitti..
içeriden doktorun sesi geldi.
"negatif."
oturduğum rahat koltuktan hemen ayağa kalktım ve yanına gittim.
-negatif mi?
-evet, evet negatif, dedi gülümseyerek bana .
-eminsiniz değil mi yani, tamamen negatif? gibi bir salakça soru sorarak doktoru affalanmasına neden oldum.
-tabi eminim. bak burada hiv, hepatit b, hepatit c hepsi negatif çıktı, diyerek bana test çubuklarını gösterdi.
-ha tamam, ya çok teşekkür ederim, bu bana çok ciddi bir hayat dersi oldu. bundan sonra sağlığıma daha çok dikkat edeceğim.
doktor hanım bana çok içten gülümseyerek 'geçmiş olsun' dedi. aynı içtenlikle cevap vermeye çalışarak ' çok teşekkür ederim, iyi günler dilerim size '.
o odadan çıktım. asansöre bindim. aynadaki yansımama baktım. ağzım kulaklarımda. binadan dışarı çıktım. cebimdeki sigarayı çıkardım ve çakmağı. ateşledim. ciğerlerime çok güzel bir duman çektim. mis. hayatımda zevk aldığım en güzel sigaralardan biriydi. karnımın da acıktığını fark ettim. gittim. bardakta mısır aldım. ketçap, mayonez, nar ekşisi, tuz ve türlü baharat. o mısır standının başındaki oğlanda lubundu. kolay gelsin kardeşim dedim ve bardağımı alarak plastik kaşığımı bandıra bandıra bir yandan yürüyerek bir yandan yiyerek ilerledim.
aa o da ne? piyango biletleri satan engelli bir biletçi. bugün şanslıyım lan ben ! aldım bir çeyrek, verdim 20 tl . altı tane güzel rakam. hadi hayırlısı len..
hala elimde bardak ben yürüyerek yürüyorum, o izmir körfezi'nin güzel esintisi eşliğinde.
yolda atladığım ve yüzüne bile bakmadan acele ile giderken o uzun saçlı, salaş kıyafetli giyinen, yere oturmuş, elinde ucu kaşık gibi olan 2 çubukla yerdeki telli bir enstrumanı çalan sokak sanatçısı. ne kadar güzel içten kimseye bakmadan çalıyor. bu enstrumanın acaba adı ne? aman kimin umrunda. yanına gittim. dinledim dinledim. müzik ruhun gıdasıdır derler ya.. ruhuma ilaç gibi geldi. bir yandan bardak mısırımı yiyorum bir yandan ayakta müziği dinleyerek mutlu oldukça oluyorum. yoldan geçenler bir bana, bir de tuhaf görünümlü o sokak sanatçısına bakıyorlar. zerre kadar umrumda değil. çok mutluyum lan. cebimden 5 tl çıkardım ve önündeki açık kutuya koydum. sanatçı hafifçe başını kaldırdı, teşekkür manasında baş selamı verdi. aynı şekilde cevaplayarak yoluma devam ettim.
izmir saat kulesi.. izmir'in kızkulesi gibi.. plastik bardakta kuş yemi satanlardan 1 tl ile aldım yem. elimi daldırdım. havaya, yerlere, güneşe, etrafıma.. her yere.. güvercinlerle dans ettim. onlar uçtu ben de uçtum. onlar kanat çırptı ben de çırptım. sağım solum her yerim kuş. insanlar bakıyor. çocuklar geldi, onlarda bize eşlik etti. çocuklar etrafımda çember çizerek koşuyor, güvercinler ise uçarak.
yem bitti.
ben yüzümdeki tebessüm ile konak iskelesine doğru yürüdüm.
karşıyaka vapuru hazır. tam zamanında. kapılar açıldı içeri direk girdim.
vapurun seyir terasına çıktım ama manzara harika, güneş efsane, rüzgar soğuk ve sert. kapşonumu başıma geçirdim. vapur hareket etmeden sudaki balıkları izledim. kocaman kocaman. ardından martılar geldi. hazırız biz. güneş parıl parıl parlıyor. izmir ışıl ışıl aydınlık. körfez besberrak mavi. hava ise tertemiz pırıl pırıl ve soğuk esintili. ben o vapurda üşüyorum ama içim mutluluktan sıpsıcacık.
düşündüm..
ben en son ne zaman böyle mutlu olmuştum? daha önce ölsem de kurtulsam şu hayattan diyen ben bugün yeniden doğdum. yapmadığım şeyleri yapıyorum. bağırmak istiyorum şimdi. sevinç çığlığı. etrafıma sessizce baktım, soğuk sert rüzgardan uçuşan kapşon içinden. yok aga, yemez amk. millet var.
mutluyum. sağlık var ya en büyük armağan. yok para, yok sevgili tribi, yok aile baskısı, yok toplum.. hepsinin a m k !
3 ay boyunca ben bunun endişesini yaşadım. sonucunu da aldım. tertemiz.
bazı mutlu anlar yaşamak için biraz cefa sanki şart..
akılla hareket etmek şart.
korunmak şart..
sevgilerle..

2017 başkanlık referandumu

2011, 2015 genel seçimlerinde, 2014 yerel seçimlerinde akp ye ve cb seçiminde tayyip'e oy veren ben yemin ederim bu sefer "hayır " için oy basacağım . ben başkanlık sistemine karşı değilim lan . ama bu partili cb sistemi tam bir fiyasko amk. 18 yaşında milletvekili mi olur ? 1 milletvekilinin telefon faturası 1.2 milyon tl zaten , birde 600 milletvekili isteniyor. dalga mı geçiyorlar ? yılların akp li trolüyüm lan . bana bile hayır dedirttiniz.

ayı sözlük itiraf

100 tl karşılığında sex yaptım.
eskortluk yaptım.
j*nd*rm*
evliydi.
memnun kaldım dedi.
yine görüşelim dedi.
tmm dedim.
borcum var.
affedin beni..

ayı sözlük itiraf

şöyle bir hayatım var ;

aradığı insanı bulmak için kendine bakan ve spor yapan ama tanıştığı kişiler sürekli bana sex teklifi yaparak bıktıran, bazısı da sırf benimle yatmak için aşık taklidi yapan, hatayı karşısında görmeyen ama kendinde gören ben.
bu sex makineleri beni de kendilerine benzetti. 6 ay önce grup seks yaptım. o derece.kendimden nefret ettim, köşeme çekildim ya da çekilmeye çalışıyorum.
ailesine asla bu durumdan bahsedemeyen, dindar annesi ile aynı evi paylaşan, efendiliği dillere destan olan ama asla kısmeti açık olmayan. üniforması altında ezilen, gizli saklı bir hayat yaşayan ben.
yaşıtları evlenip çoluk çocuğa kavuştukça onların sosyal medya fotolarını sadece like etmekle yetinen zavallı ben .
beğendiğim kişi beni beğenmeyen, beni beğeneni de benim beğenmemem.
küçük mutluluklarla hayata tutunmaya çalışan ben. (sevdiğim dizinin yeni bölümü ya da sevdiğim yemeğin o akşam menüde olması gibi..)
çocukları çok sevdiği halde asla çocuk sahibi olamayacak olan ben.
hergün google maps'te avrupa şehirlerini gezen ama çirkin, gri, yamuk apartmanlarda yaşamaya mecbur bırakılan ben.
50 yaşında annemi birgün kaybedince abim de kendi eşiyle ve torunları ile yeni bir dünya kurunca ne olacağı belirsiz olan ben.
yaşlı, yalnız, ibne, mutsuz..
geleceğimi özetleyen 4 kelime.
teşekkür ederim tanrı ya da evren , her neysen.
teşekkür ederim ben..

ankara

bu şehri ankaralılardan başka kimse sevemez. benim gibi. bir istanbullu (gerçi istanbullu mu kaldı lan ? çoğu sivas bayburt diyarbakırlı. neyse..) , bir izmirli bu şehirde bunalır. kriz geçirir. hatta gerektiğinden uzun süre kalırsa sizi de içine katacağı bir şekilde ankara'ya tümden bir söver . hiç muhattap olmayın.biz ankaralılar olarak atakulesi ile, kızılay meydanıyla, kuğulu parkıyla, güven parkıyla, meclisiyle, gökçeğiyle, gece 11 - 12 de kapanan metrosuyla olduğu gibi ankara'yı seviyoruz. denizi yok tamam kabul ama en azından denizin olmaması yazın bizi bir beklentiye, bir heyecana sokuyor. sanki simitle martı besleyince bi bok oluyor aq. size diyorum ankara'dan nefret edenler lobisi. gelin ankara'ya babaannenizi dedenizi ziyaret edin, resmi evrak işlerinizi bitirin ya da okulunuzu bitirin sonra da defolun gidin lan.
edit: şaka bir yana gelirseniz sevdiğim bir mekan vardır. meşrutiyet caddesinin başında ; adı da tarihi mutfak lokantası. ikramı güzel'dir. yemeği kaliteli. hizmeti güler yüzlü .tavsiye ederim sizlere :) semaver çay ikramını da unutmayın . bahşiş 1 tl

ayı sözlük itiraf

size dün bu saatlerde yaptığım sexi anlatacağım lgbti kardeşlerim. biraz uzun . eğer aranızda 18 yaşından küçük bireyler varsa okumamasını öneririm. gerçi bu zamane gençleri her şeyi benden daha iyi biliyor ama neyse :) .hadi bakalım
hornet'ten tanıştığım bir adamla sakarya mavi durak, adı bahçe denilen cafe'de buluştuk. bana çay ısmarladı. daha doğrusu yeni tanıdığım adama yemek ısmarlatmak istemedim. neyse iyi sohbet muhabbet ettik . yeni tanışmamıza rağmen samimi bir başlangıç yaptık. arkadaşları ile yaptığı gezilerden bahsetti. ben de ona bu ortamda tanıdığım insanlardan bahsettim. komik hikayeler anlattım.
çaylar bitince bana kalkalım mı dedi . ben de kabul ettim.bana gelmek ister misin diye sordu onu da kabul ettim çünkü fiziksel özellikleri hoşuma gitti benim gibi o da feminen biri değil ve cipine bindik. evt cip :). beni karanlık bir yoldan götürdü biraz ürktüm tabi ama sonra evine varınca korkum geçti. ev ev değildi adeta . orası evse benim kaldığım yer neydi? triplex bir daire ve sapanca gölü manzaralı. dışı şato gibi. yani anlayacağınız zengin bir sex partneri buldum. cipini yine kendisine ait bmw nin yanına park etti.
adamın fiziksel özelliğinden bahsedeyim size. 180 boylu az göbekli ama erkeksi. sakalları güzel. güzel bakışlı yani anlayacağınız adam yakışıklı. yaşı benden 11 yaş fazla 35 yaşında. feminen değil.makine mühendisi . önemli bir otomobil fabrikasında çalışıyor. full aktif. 1 senedir gay dünyasına giriş yapmış ve hoşuna gitmiş. daha önce hep kadınlarla sevişmiş ( öyle dedi ) . beni hornet'ten bir süredir takip ediyormuş ve çıplak olmayan efendi fotolarımı görünce çıkma teklifi etti işte bana. ismi de volkan . neyse canlar dönelim gittiğim eve.
evi kendi gibi bir gay arkadaşı ile paylaşıyor. o da biz gelince dışarı gitti sevgilisi ile. yani ev bize kaldı .
evden bahsedeyim. kocaman kubbeli bir tavanı vardı. alt kat kick-boks için spora ayırmışlar. üst kata çıkmadım. salonda ise yanmayan bir şömine köşesi vardı. kısacası ev kocamandı. neyse.. mutfağa gittik. meyve hazırladık. kuruyemiş hazırladık. viski bardaklarını indirdi. hepsini hoş bir tepsiye doldurduk. loş ışıklı yarı karanlık salona götürdük. ambiyans harika. ortam harika .
yavaşça başladık atıştırmaya ardından da sohbet . bana kendinden bahsetti. ailesinden, işinden, yaptığı seyahatler falan filan .. ben de kendimi anlattım . biraz güldük, bilmem kaç ekran koca televizyonundan biraz müzik dinledik . bir yandan da viskilerimizi yudumladık. ben biraz hızlı içtim ve acısı sonra çıkmaya başladı zaten.
yanına yaklaşmamı istedi. ben de yaklaştım. elleriyle saçlarımı okşadı. parmakları ile saç tellerimi keşfetti. ardından ilk öpüşmemizi yaptık. yavaşça usulca tadını çıkara çıkara öpüyordu beni. acele etmeden . ne çok ıslak ne çok kuru .hoş bir şekilde öpüşüyorduk. sonra elleri aşağı indi ve benim kot pantolonumu yoklamaya başladı. popomu mıncıklıyor. aletimi yokluyordu. ben böyle uyarılara elbette tepkisiz kalmadım. çadırımı diktim yani ereksiyon oldum. öpüşmeye ara veriyoruz, bardakları dolduruyoruz, viskileri yudumluyoruz. sonra tekrar öpüşüyoruz. 5 dk da bir ağzıma naneli şeker atıyorum ve bu daha da azıp daha şehvetli bir şekilde beni öpüyor. dudaklarımı çok beğendiğini söyledi. ( ki bunu diyen ilk kişi de o değil ). sonra koynuma sokuldu . derin derin beni kokladı. harika bir kokumun olduğunu söyledi. ( çünkü adidas duş jeli kullandım randevudan önceki duşta ) . ondan sonra ben bir lavabo izni aldım. kollarından ayrılarak banyoya gittim. viskiyi hızlı içtiğim için beni çarptı ve kendime gelmek için yüzümü yıkadım, işedim. yanına döndüğümde üstümdeki kıyafeti çıkardım. altımda kot ve üstümde beyaz askılı atlet ile onun kucağına oturdum. sevişmeye devam. öpüşürken ımmmm diye sesler çıkarıyordu. ellerini pantolonumun içine sokmuş popomu ovuyordu. sonra pantolondan da kurtuldum. beyaz atlet ve dar siyah boxerımla kucağındaydım. erkeksi elleri ve parmaklarıyla popo deliğimi ovalamaya başladı. bir yandan da beyaz traşlı göğsümü emiyor ve dilliyordu.
tabi ben de zevkten ağzım açık gözlerim kapalı tadını çıkarıyorum o anın. kendi kıyafetlerinden kurtuldu benim gibi. pişti olduk . o da beyaz atlet ve siyah boxerlıydı. arada çamaşırlarımız olsa da haz alıyorum. penisinin sertleştiğini ve benim deliğime sürttüğü her saniye beni benden alıyor bir yandan hafif inliyor diğer yandan dudaklarının tadına bakıyordum. boynumun kenarlarını derin derin nefes çekerek kokluyor, kulağımı ıslatıyordu. kucağından kalkıp ayağa dikildim. indirdim boxerı. çıkardım atleti. tüm ihtişamımla karşında çırılçıplaktım sonunda.
ohhh diye bir inleme ile o da ayağa kalktı. aynı şekilde soyundu. ben hemen arkamı dönüp bana arkamdan sarılmasını ister gibi durdum. ama yapmadı. arkama geçti. diz çöktü. popomu hafif ısırıklar ve öpücükler ile ıslatmaya başladı. ağzını daha derinlere daldırdı. diliyle benim popo deliğim buluştu. öyle güzel dilliyor ve emiyordu ki. islak ve şehvetle. ben ayakta çok hafif domalmışım yanmayan şöminenin önünde o ise diz çökmüş deliğimi hem hızlı hem de büyük bir iştahla yalıyordu. o anı size anlatamam. hiç beklemediğim bir hamleydi. belki de buydu nedeni o hazzın. tükürükleri bacağımdan aşağı akıyor. o ise hiç iştahını kaybetmiyor. immmm diye zevkli inlemeleri ile popomun diliyle dibini zorluyordu.
sonra ayağa kalkmadan beni kendisine döndürdü. bu sefer ağzına giren benim penisimdi. boğazının dibine kadar alıyor sonra geri çıkartıyordu. aşağıya baktım. 35 yaşında benden 11 yaş büyük biri tüm mahremiyetimi ağzına almış büyük bir iştahla kendinden geçiyordu. yumurtalarımı yalıyor, dil ucuyla penisimin başını gezdiyor; ben ise zevkten arada ya sessizce inliyor ya da ara ara parmak uçlarımın üstünde yükseliyordum.
sonra ayağa kalktı. gel dedi. elimden tuttu. yarı karanlık o büyük salondan diğer yarı karanlık kendi odasına geçtik. yatağa dümdüz uzandım. bacaklarımdan tutup beni kendine çekti. omuzlarına aldı bacaklarımı. önce penisini popo deliğime sürtmeye başladı. arada elini tükürükleyip popo deliğime parmak sokması beni çıldırtıyordu adeta. sonra 18 cmlik penisini benim kapıya dayadı. önce başını sokmaya çalıştı. bunu denediği anda benim için haz acıya döndü. en son 2016 temmuz'da pasif oldum. eski genişliğim yoktu. benim canımın yandığını görünce izin istedi. devasa gardırobunun dolap kapağını açıp kondom ve kayganlaştırıcı jel çıkardı. kondomunu taktı ve tam hamle edip jeli sürmeye çalışacakken elinden aldım. ben sürmek istiyorum dedim. hafif bir tebessüm etti. şehvetli bir bakış .günah dolu .
ellerimle onun kondomlu penisini jel ile ıslattım. jelin kapağını kapatıp masaya koydum. o ise geri aldı. eline sıktı ve buraya da lazım diyerek deliğimi o soğuk sıvı ile ovaladı. artık o an geldi. tekrar bacak omza. penisini eliyle tutarak popo deliğime giriş yaptı. canım acıyor. adeta sanki deliğime giren onun penisi değil de yumruğuydu. karanlık odada gözlerini gözlerimden ayırmıyor ve yavaşça git gel hareketine başlıyordu. ben ise o geniş yatağın çarşafını ellerimle sıkıyor, acıya direnmeye çalışıyordum. penisi git gel sırasında yuvadan çıksa da geri yerine takıyor. performansına kaldığı yerden devam ediyordu. yaklaşık 8 dakikanın sonunda hızlanarak boşaldı. ikimizde derin bir oh çekerek. ayrıldık. banyoya girdi. kondomunu çıkardı. ben de şömineli salona geri dönerek masada ki parlament sigaradan bir dal alarak yaktım.duvar boyunda büyük pencereyi açarak gecenin ışıklarının aydınlattığı göl manzaraya bakarak dumanı ciğerime çektim. adeta filmden bir sahne gibiydi. çırılçıplaktım, lüks bir evde açık pencere önünde manzaraya karşı sigarayı içiyordum, soğuk hava beni diriltiyordu. o ise usulca benim gibi çırılçıplak bir şekilde gelerek bana arkadan sarıldı. ağzımdaki sigarayı aldı bir nefes çekti ve geri bana verdi. bir sigarayı beraber pencerede gece ışıklarının aydınlattığı sapanca gölü manzarası eşliğinde bitirdik. hava soğuktu ve çıplak tenimizi diriltti adeta. pencereyi kapattık. bokserlarımızı giydik. salondaki yumuşak spor kanepeye uzandık. lp'nin " lost on your " şarkısı çalıyordu. birbirimizin gözlerinin içine bakarak sohbet etmeye başladık. kah o anlatıyor ben dinliyorum kah ben anlatıyorum o dinliyordu.
sohbet çok hoştu.aileler, iş, arkadaşlar hatta siyaset ... her konuda fikir konuşması yaptık .kendimizi anlattık.ardından uykumuzun geldiğini fark ederek sex yaptığımız odaya geri döndük. benim için gecenin en sorunlu kısmı burasıydı. yatakta sadece bir tane yastık vardı ve beraber uyumaya çalıştığımız sürece o, kolunu hep boynumun altına ya da kalçama koydu. ilk başta hoşuma gitti ama bir süre sonra rahat olamadığımı fark ettim. asıl sürpriz ise 15 dk sonra belli oldu. horlamaya başladı :) . o an ona dönüp kalakaldım. şaka mısın sen ya ? yok artık. kafamın altında yastık yok, onun yerine sex partnerimin kolu var ve partnerim horluyor.
yaklaşık 1 saat sonra yarı uyanık bir şekilde uyandım daha doğrusu uyandık. penisim de ereksiyon olmuştu. ben azgınım. partnerime baktım. çok hoş bir şekilde uyuyordu. hoş yumuşak sakalları. tamamen her şeyden bir haber. ilk öpücüğü yavaşça parmağına kondurdum. yavaşça ilerledim. koluna ve boynuna . o ise hala uyuyor gibiydi. son öpücüğü dudaklarına kondurdum. uyandı erkeğim :) . aynen karşılık verdi. ilk 10 sn dudak sevişmemiz hafifti. sonra içimdeki ateş dışa vurdu. öyle bir çıkardım ki üstümdeki boxer ve atleti. yatağın üstünde ikimizde diz çökmüşüz. dudaklar zamklanmış adeta birbirine. fransız öpücüğü. eliyle popo deliğimi yine parmaklamaya başladı . benim elim ise onun boxerının içinde 18 cm lik ereksiyon olmuş penisini ovalıyordum . dayanamadım domaldım direkt . önsevişmeyi uzatmadan sadece onun penisini içimde istiyordum. birkaç başarısız denemenin ardından küçük bir giriş yapabildi ama doggy style pozisyonunu sevmiyordu. beni kendisine döndürdü. üstüme çık dedi. dümdüz uzandı . ben ise penisinin üstüne oturmaya çalıştım.bana yardım etti ve içime tamamen aldım. yavaşça başlayan hareketler hızlandı. kulladığımız kayganlaştırıcının etkisiyle şap şap diye ses geliyordu. ama o an sadece birbirimizin gözlerine odaklanmıştık. arada göğüslerimi okşuyordu o pozisyonda bazen de kalçalarımı tutuyordu.
boşalmadı. tekrar bir pozisyon değişikliği ile ilk sisteme geri döndük. bacak omza. anladım ki en başarılı olduğu pozisyon bu. saygı duyuyorum :). yavaşça başlayan git gel hareketi sonra hard bir şekilde devam etti. canım yanıyor. o ise vücudumun tadını çıkarıyordu.terden sırılsıklam oldu. ellerimle acıdan volkan'ın sırtına tutundum. elim kaydı.terden sırılsıklam olmuş, balık gibiydi ama hiç duraklamıyordu bile. ben ise sesli bir şekilde inliyorum. vücudum tamamen onun elinde . elimden bir şey gelmiyor. 4 dk nın ardından derin bir oh çekti. ve penisini çıkarmadan yaklaşık 30 sn öyle bekledi. boşaldın mı diye sordum. evet anlamında hıhı diye ses çıkardı.
tuvalete gittim. işedim. popo deliğimi elimle kontrol ettim. olamaz. kan . canım çok yandı. belliydi. böyle olacağı. odaya geri döndüm. volkan yatağa uzanmış yarı kapalı gözlerle tavana bakıyordu. iyi misin diye sordu. ben de yaram olduğunu söyledim. hadi ya özür dilerim diye karşılık verdi. gel yanıma uzan dedi. uzandım. eliyle penisimi ovalamaya başladı. sonra eğilerek ağzına aldı. başını emiyor dilliyordu. ben ise ağrıyı tamamen unuttum. zevkten gözlerim açıldı. sonra ağzından çıkartarak kendi elleriyle mastürbasyona devam etti ama daha hızlı daha sert ve daha ıslak. 3 dk sonra geldim. eli tamamen beyaz sıvı ile ıslandı. ben ise biraz utanarak ona baktım. o ise güldü. rulo peçete aldı. elini sildi. penisimi sildi. sen daha yeni mi boşaldın diye sordu . ben de evet diye cevapladım. şaşırdı. benim maalesef böyle bir olmusuz yönüm var sex sırasında çok zor boşalırım. o nedenle sexten sonra partnerlerim bana mastürbasyon yapar.
yatağa tekrar uzandık. ortak bir yastığı paylaşmaya çalışıyoruz. bir süre sonra tekrar hafif bir şekilde horlamaya başladı. ben ise yarım saat sonra kendimden geçti.
sabah oldu alarm 8 de çaldı. beyfendi uyanmak istemiyordu. kalk dedim. sabah 9 da fiber optik ağlar dersim var dedim. beni yetiştir. bu dağ başındaki yerden otobüs geçmez. o ise gülümsedi. tamam dedi. önünde soyundum. çırılçıplak banyoya girdim. suyu açtım. ılık ile sıcak arasında bir ayar tutturdum. kendimi o akan suya bıraktım. dün gecenin tüm yorgunluğu, teri, alkolü, şehveti o suyla beraber akıp gitti. 1 dakika sonra o da geldi. tamamen çırılçıplak. arkadan bana sarıldı. penislerimiz inikti. ereksiyon halde değildik. sadece bu sefer suyun tadını çıkarıyorduk. aynı suyun altında adeta şarz olduk. çıktım duştan . saçlarımı fön makinesi ile kuruttum. o da aynısını yaptı.
sonra mutfağa gitti volkan. bana tost ekmeği ile tost yaptı. içinde bol kaşar peyniri. yanında koyu bir kahve. zeytin peynir ve daha önce görmediğim ve ilk defa tattığım küçük küçük domatesler.
15 dakikalık sessiz bir kahvaltının ardından üstümüzü giydik hazırlandık tam dış çelik kapıyı açtık çıkacağız. o da ne? cip yok. volkan çok şaşırdı. hemen ev arkadaşını aradı. cip nerde diye sordu? ben de diye cevapladı. ben gülmeye başladım. 15 dk nın ardından arkadaşı geldi. arkadaşı daha genç ve biraz daha sportif vücudu vardı, ayrıca daha uzundu ama yine de ben volkan'ı tercih ederim. dün ki hem performansı hem de sohbeti gayet iyiydi. volkan'ın ev arkadaşı içeri girdi arkadaşına cipin anahtarını verdi. volkan şaka ile karışık sitem ederek "niye benden habersiz aldın gittin arabayı lan?" diye sordu. arkadaşı da sevgilisi ile kahvaltıya gittiğini söyledi. volkan daha da güldü. arkadaşı ile karşılıklı gülmeden sonra o ev arkadaşı bana imalı bir şekilde baktı ve merdivenlere giderek üst kata çıktı.
şaşırdım. bu bana niye böyle baktı ki? sonra arabaya binince dank etti bana. dün gece bayağa sesli bir şekilde inledim. triplex evin duvarları benim inlemelerim ile titredi. o da üst katta gayet rahat duydu. ha ! rezil oldum . ama yine olsa yine inlerim :)
volkan arabayı siteden çıkardı. 10 dk lık kısa bir yokuşlu yoldan sonra kampüsün arka girişine bıraktı. yanağımdan öperek yine "haberleşiriz" dedi. "tamam" dedi. indim. girişe gittim kimliğimi göstererek kampüse giriş yaptım. fakülteye yürüdüm. sınıfa girdim. sanki tüm gözler üstümde idi. dün hangi pozisyonlarda neler yaptığımı biliyorlar gibi bir psikoloji içerisindeydim. kafamı kaldırmadım. telefon ile vakit geçirdim. haber siteleri, ekşi sözlük, onedio, twitter... 15 dk geçti hala hoca gelmedi. en son bir öğrenci geldi ve duyuru yaptı. "arkadaşlar ders iptal ferhat hoca şehir dışında, derse gelemiyor." oleeyyyy. çok mutlu oldum. zaten ders dinleyecek havam yoktu. son ders yoklamasını beklemek ise işkenceydi. güne güzel başladım. yurda giden ilk otobüs ile yurda vardım. yatağa uzandım dün gece uyumadığım saatlerin acısını çıkardım. popomdaki yarayla :)

ayı sözlük itiraf

dün gece 8 erkekle grup sex yaptım. aralarında ise gay aleminin en tanınan adamlarından biri de vardı. tam 7 sine aktif oldum. en yakışıklı kaslı olanı ise bana aktif olmak istedi. peşimden çok koştu. vermedim amk. tuhaf bir geceydi.. hayal gibi hissediyorum sanki.

aslında pasif ağırlıklı gayim ama o kadar erkeği görünce korktum amk . aktif oldum..

gay pornosu

gay pornosu izlemek isteyenler harika bir site buldum.

siz ibnelere kıyağım olsun..

normalde kondom bile paylaşmam ben !

çok güzel hd bir arşivleri var by sitenin

lakin ispanyolca.. (galiba)

videolar açmak için 1 ya da 2 kere tıklamak şart. reklam çok açılıyor ama değiyor yani..

hadi bakalım ellerinize, parmaklarınıza kuvvet

https://putinho.net/

ayı sözlük itiraf

gay yakışıklı üniformalı birini bulsam, tanışsam.
özellikle de polislere çok ilgim var.
varsa aranızda lütfen bana yazsın :)

adele

paragöz karı !. hiçbir şarkısı spotify da yok.var da 1 ya da 2 tane falan . tamam anladık sesin harika. şarkıların harika. grammy ödülün var. gelmiş geçmiş en iyi kadın ses sanatçıları arasında ilk 10 dasın hatta . ama bu kadar paragöz olma. bir keresinde senin hakkında türk kökenli olduğuna dair bir haber çıkmıştı. nasıl kanım ısındı sana. en son da orlando katliamında hayatını kaybedenler için hello şarkısını konserinde ağlamaklı bir sesle hediye ettin. tamam seni seviyorum ama en azından şu 25 ismindeki albümünü 60 tl ye satma .
Henüz takip ettiği biri yok.