insanı saran yalnızlık hissi

durup dururken omuza düşen duygu yükü. kalabalığın içinde kendini yalnız hissetme duygusu. şarkısı bile var;

sarar yine, yalnızlık seni.
onca dostun, sevgilin.
sen yine seninlesin...
uzakta veya yakında olması fark etmez; bir yerlerde başkalarının da olduğunu bildiğin an yalnızlık bir kelime olmaktan çıkar ve ete, kemiğe bürünür, madde formuna ulaşır, içine düşülüp kaybolunan bir mezara döner yada o senin içine düşer ve sen yaşayan bir yabancıya dönüşürsün, tanıyamaz, anlamlandıramaz, göremez, konuşamaz ve sadece bakadurursun geçmişinden gelen gölgene. böyle zamanlarda sessizlik daha da bir belirginleşir; sessizliği dinler ve ona ağlarsın, sarılır, teselli eder ve yeniden sımsıkı sarılırsın ona; sessizlik o'na evrilir ve önce kokusunu alırsın uzaklardan; karamel kokar, biraz da vişne; d okunursun peşi sıra ve temas ettikçe o'nda olan parçalarını kendinde görmeye başlarken o yabancıya dönüşen kişi yeniden '' sen'' olma gayretini gösterir ve başarır da bunu. yalnızlık mezarının üzerinde güneş adım atarken toprağına rüzgar tüm o sessizliği gebe bir fırtınaya bırakır; toprak çamura evrilir sen de o'na...
bir insanın boşluk duygusuyla karışık kendini dünyadan kopmuş hissetmesidir.

"karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır
yıldızlar aydnılık fikirler gibi havada salkım salkım
bu gece dağ başları kadar yalnızım"
ayrılık sonrası ikiye katlayan histir.
kalabalıklar içinde tek başına kalma hissi. başıma en çok gelen his.
iki gündür acayip yaşadığım olaydır...
bu sefer çok pis hissettirdi şerefsiz...