istanbul

  • /
  • 8
56 gün sonra geri dönme kararı aldığım şehir ama tek farkla artık beylikdüzülü değil maltepeli olacağım
10 yıldır, her defasında sıkıldım bu şehirden deyip de yine dönüp dolaşıp geldiğim yer. büyü yapmış millete bu şehir. herkes sövüyor ama yine sonunda kürkçü dükkanına dönüyorlar
türkiye ananın gözbebeği yedi tepenin uzerine kurulmuș.kutsamalar almıș,kehanetlerde yer almiș güzeller güzeli șehrim
her şeyin çok fazla olduğu bir şehir. o kadar çoktur ki her şey, aradığınızı bulmak umutlarınızı sınar bir yerden sonra. bulduğunuzda ise yaşadığınız mutluluk hiçbir şeye değişilmez.
istanbul güzel şehir. 14 yıl oldu buraya taşınalı. aşırı kalabalık olması, ev kiralarının yüksek olması ve ulaşım sorunu olması istanbulu malesef çirkinleştiriyor. daha makul bir nüfusu ve daha iyi bir şehir planlaması olsa bence dünyada sayılı güzel şehirlerden olurdu.
yillar sonra geldim tekrardan ve yine yeniden asik oldum, okulumu buraya aldim sayilir, yeni bir eve tasindim, yeni insanlarla tanisacagim. umarim bu kocaman sehirde guzel insanlarla tanisir, guzel seylere tanik olurum. bu girdiyi de hep hatirlamam ve bir seyler yaparken onunu arkasini dusunmek icin buraya yazmak istedim.
içinde yaşamayı çok sevdiğim ancak son bir yıldır yolların, araba -otobüslerin- tüm toplu taşıma araçlarının, binaların, kaldırımların , cafe-restaurantlarin dolup taşması ve artık a noktasından b noktasına gitmenin benim için sadece çileye dönmesi sebebiyle yaşamaktan eskisi kadar zevk alamadığım şehirdir. neyseki çilem sona eriyor.
günahlarımın tövbe şehri
bir işlem için gitmem gerekiyor buraya. sarnıçlara da tekrar ziyarette bulunacağım, yaşasın. istanbullu arkidişler kızacak ama yemin ediyorum istanbullular it gibi yaşıyorlar. öğrenciler, bir sınıfa 100 kişi giriyor. yaya geçidinde arabalar yol vermiyor. çomar ve suriyeli dolu her yer. metroyu beklerken 250 kişi yan yana duruyor. otobüs her dakikada 2 cm ilerliyor. geyler "ayy yaşasın erkek bulucam" umuduyla gidiyorlar, sonra bi adam, üzerlerinden geçiyor, aldatılıyorlar ve gelip buraya ağlıyorlar. kaymağı laçolar yiyor, biz sizi dinlemek zorunda kalıyoruz. ama iki referans bulup yurtdışında iş bulmak istiyosanız iyi. aslında yunanlar'da kalsaymış iyiymiş bu şehir. çünkü yapılanma o kadar boktan ki, çevreye bakınca gözünüz ağrıyor. kuzenim yunanistan'a taşınmış olmasaydı gider dururdum. eğlenceli.
güzel. hatta büyüleyici. çekici. zehirli zeki ve yakışıklı bir erkek arkadaş gibi. kendine aşık eden. kaprisli. eline geçirdiği her fırsatta ağzına sıçan. bütün o yakışıklılığa rağmen hayatı sana zindan eden. 2006'da terk ettim doğup birlekte büyüdüğüm aşkımı. dayanamadım 2010'da salya sümük dizlerimin üstünde geri döndüm. ne demişler eski işe ve eski sevgiliye asla dönme demiş bir bilge kişi. dinleyeceğime burun sürterek öğrendiğim gerçeklerden. bu defa nefret ettim sevgili olarak. benden faydalanmasından. bütün enerjimi emmesinden. bu kadar çekici ve karşı konulmaz bir adam olsa da bu defa irademe güvendim ve tekrar terk ettim. hayatımda verdiğim en doğru kararlardan.

ilişkimiz artık fuck body seviyesinde. vaktim olduğunda gidiyorum. doyasıya sikişiyoruz. etinden sütünden faydalanıyorum. kahvaltımı galata'da koşuşturan vapurlara karşı yapıp üstüne galata köprüsü mısır çarşısı cağoğlu küçük ayasofya'yı adımlayıp kulağı ters taraftan gösterek vardığım set üstünde çayımı yudumlayıp vapurla kadıköy'e geçerken yunuslarla selamlaşıp martıları beslemek... üstüne adalar'da pedal basarken terleyip denizde serinlemek. sonra motorla tıngıt mıngır kabataş'a akşama despina'da kadehleri tokuşturup feneri araf'ta söndürmek. sonra sabaha karşı biraları kapıp fındıklı parkında güneşi karşılamak. arkasından sabahın serınınde ortaköy'e adımalyıp kahvaltı.

işte istanbul'u böyle yaşarsan güzel di mi? ama monotonlaşıp. trafiğine mi takıldın sabah-akşam. efendim metrobüs denen insan konservesinde çile mi doldurdun? olmayacak kurnik gibi bir daireye mi tepiştin? hiç gerek yok bebeğim. terk et ve arada gel. bir güzel sikiş. o senden değil bebeğim sen ondan faydalan.
seviyorum orayi nefes aliyorum azda olsa guzel insanlar var
abartıldığı kadar da güzel olmayan şehir.
istanbul'u sevmezse gönül aşkı ne anlar.
en son seni yeneceğim istanbul dediğim zaman terk etmiştim şehri, şuan tekrar onunla mücadele edecek ruhu bulamadığım şehir
benim icin hayal kirikligi oldu ama her seye ragmen seviyorum. kesinlikle insanlarin anlattigi gibi degil ve farkettim ki orada yasayan insanlar sanki istanbul onlarinmis gibi bir havaya giriyorlar, komik cidden. tum bunlari gecersek guzel bir sehir, tarihiyle, kalabaligiyla, dogal guzellikleriyle, gurultusuyle, tarih kokan caddeleriyle, her bir seyiyle ayri bir sehir. size ne isterseniz onu verebilecek potansiyelde ama bunun icin bir cabaliyorsaniz iki, bilemedin uc cabamalani gerektirir. yorucu ve bir noktada insani biktiriyor. guclu olmali ve surekli mucadele edip kendinizi motive etmeniz lazim, yasam yollari bulmak lazim.

ve bir de sevmeme ragmen gercekten tek istegim universiteyi bitirip bu sehirden ayrilmak, baska bir sehire yerlesmek.
trafikte araba kullanırken lanet ettiğim toplu taşımaya bindiğimde bu ne kalabalık dediğim fakat boğaza inip bir bira açıp sigara yakıp insanları izlemeye başladığımda arkadaşlarımla peraya gidip aktivitelerde bulunmaya beşiktaşta rakı balık yapmaya arnavutköyde kahve içmeye her gittiğimde iyiki bu şehirde yaşıyorum dediğim yerdir istanbul. zorsun ama çok güzelsin
osmanlı imparatorluğu'nun edirne'den sonraki başkentidir.
yokluğunu uzağında olduğunuzda hissediyorsunuz, özlüyorsunuz. evet tezek kokan tramvayını bile.
3 sene önce van'a ilk taşındığımda "amaaan 30 yıl boyunca neyini gördüm karmaşasından başka" diye düşünmüştüm. buradaki sakinlik, dinginlik iyi de gelmişti hani. hatta öyle iddialıydım ki bir daha asla istanbul'a tayin istemem modundaydım. tayin zamanım yaklaştıkça istanbul fikri daha ağır basıyor. oradaki arkadaşlarımı - yaz tatillerinde görsem de - özlüyorum. böyle pis bir bağımlılık işte.
  • /
  • 8