katili savunmak

5 Entry Daha
ilk entrymde, suç ve ceza kavramlarının göreceli olduğunu söylemiştim.
12 eylül darbesini düşünün. güya, vatan hainlerine, bölücülere, anarşi ve teröre karşı vatanı savunmak için, vatansever ordumuz tarafindan demokrasiyi ve ülkeyi korumak için yapılmıştı.
yıllar sonra, abd'nin, "bizim çocuklar" dediği bir cunta tarafından yapıldığını öğrendiğimiz bu darbe sonrasında, onlarca insan asıldı, yüzlercesi gözaltında öldürüldü, kaybedildi. binlercesi sakat kaldı. 750 bin kişi işkence tezgahlarından geçirildi.
şimdi herkes o günün kahramanlarının suçlu olduğunda hem fikir. her ne kadar darbecileri yargılayacak kadar yol katedemediysek bile, topluma yaşattığı travmalar yeni yeni konuşuluyor..
işte kürt meselesinin tekrar yakıcı bir biçimde ortaya çıkması bu kanlı ve karanlık döneme denk geliyor.
doktor frenkeştayn hikayesine ne kadar benziyor değil mi?
ama artık bu kabus dolu geçmişe dönme lüksümüz yok.
evrensel bir kuraldır. "barış, ancak savaşanlar arasında yapılır" şimdilik emekleme sürecinde olan müzakere sürecinden, eli en az pkk kadar kanlı olan ve savaştan nemalanan çevrelerin rahatsızlık duyacakları ve 90'lı yılların savaş diline yeniden sarılacakları belliydi. milliyetçi hezeyanların ve "bebek katili" jargonunun yeniden ortaya çıkması bu nedenle beni hiç şaşırtmıyor.
ancak toplumun geniş kesimlerinin artık savastan ve ölümlerden bıkmış olması ve bu modası geçmiş dile prim vermemesi en büyük şansımız.
son olarak, savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz...
2 Entry Daha