hakan günday'ın iki türk gencinin afrika’da başlayıp amerika'ya sıçrayan, oradan türkiye’ye uzanan, şiddet ve cinsellikle yüklü, hayatın kıyısında gezinen hayatlarını anlatan, yayınlanan ilk romanı. türkiye'de türüne pek rastlanmayan yeraltı edebiyatı örneklerinden sayılmaktadır. -kaynak- vikipedi

hakan günday'ın yazdığı ilk eser; oluşturmaya lise 2 sıralarında başlayıp 3-4 yıl arası bir sürede tamamlamıştır; tam anlamıyla şunu demek mümkün bu kitabı için hakan günday'a: bir yandan yazarken bir yandan da büyümüş. *

kitapta öyle cümleler var ki okuduktan sonra başka bir satıra geçmeye fırsat bile tanımıyor okura, yaşının küçüklüğünden yada o hepimizin yaşadığı yada yaşıyor olduğu * ergenlik fenomeninden mi olsa gerek çok ama çok karanlık bir havası var; okurken kelimelerdeki bu kasveti rahatlıkla soluyabiliyorsunuz.

kitabın son sayfasına vardığınızda içinizde yaşadığınız o telaş ve panik hali ise herşeyin özetini kısaca geçmenize neden oluyor: hayat bir yüzüstü bırakma hali, hayat bir kaçış yolu, hayat bir elbise üzerine oturmayan, hayat bir arsa cehennemde var olan...... ...hayat tam anlamıyla ''pürüzsüz bir hata''...

--- spoiler ---

yaşayarak intihar etmeyi seçenlere yardım edilemez. bir stil meselesi. ya ağzına sıktığın bir otuzsekizlik ya da ölene kadar oksijenle zehirlenmek... seçersin ölümü.

--- spoiler ---

okurken düşündüren, bunalıma sürükleyen, bazı sayfaların ikişer üçer kez okunmasını gerektiren hakan günday eseri. ayrıca kitapta david bowie alıntısı gözlerden kaçmamaktadır.

"we'll buy some drugs and watch a band
then jump in a river holding hands."

sözlerin kişisel hayat felsefelerimden biri olduğunu belirtmekte fayda var.

harika bir kitaptı. bunlar böyle yaşayabiliyorlarken, ben neden yaşamak için bu kadar uğraşıyorum diye düşündürdü. kitap bittiği zaman da acaba şimdi ne yapıyorlar diye bazı kitapların etkisinde kaldığım durumlardan bir anı yaşamıştım. hakan günday'ın kötü veya güzel değilmiş beğenmedim denebilecek bir kitabını bilmiyorum, ve yenilerinin çıkmasını sabırsızlıkla bekliyorum.

okuduktan sonra 3 ay veremli gibi hiç bir şey yok, hiç bir şey yok, hiç bir şey yok diyerek gezdiğim kitaptır.