konyalıdan başkasına bastırmam

bir konya türküsünün içinde geçen erotik mesajlarla yüklü bir dizedir.
ayrıca her duyduğumda 15 yıl kadar önce stockholm'de başımdan geçen ilginç bir öyküyü getirir aklıma.

efendim orada yaşayan kuzenimi ziyarete gitmiştim. üç beş gün süren eş dost ziyaretleri ve stockholm'ün soğuğundan daral geldi tabi ve ben kendimi sıcacık bir saunaya zor attım. maksat sırtımızdaki kir erisin, biraz da rahatlayalım. yoksa kötü bir niyet yok.

neyse efendim, saunaya gidildi, bir oda tutuldu.
üstümü çıkardım, havluma sarındım ve duşların yolunu tuttum. duşumu alıp jakuziye gireceğim.
duşlar 4-5 tane, yan yana ve hepsi açıkta. girdim altına sıcak suyun..
o ara yanıma biri geldi. uzun boylu, iri yari, sarışın ve sünnetsiz isveçlilerin aksine, bu eleman orta boylu, balık etli, bıyıklı, götü göbeği yerinde, kıllı, tam bir anadolu ayısı. tam benim kalemim yani. tabi arap falan olma ihtimalide var. zira stockholm ortadoğulular konusunda zengin bir kent. bu yüzden tetikteyim ve beklemedeyim. duşun keyfini çıkarıyorum.
neyse efendim bu abi beni ufaktan kesmeye, sabunlanırken "yanlışlıkla" orama burama dokunmaya, affedersiniz
beni azdırmaya başladı. bir yandan da gözüyle benim ufaklıktaki tepkileri ölçüyor.
elleşme ve bakışma faslı başarıyla tamamlandıktan sonra eleman gözüyle "beni takip et" sinyalini çaktı ve o önde
ben arkada odasının yolunu tuttuk.

odaya girer girmez ateşli bir öpüşme faslı yaşandı ki, gören, 40 senedir sevişmemiş bu ayılar der. öyle ıslak ıslak, nefessiz kalana kadar yiyişmenin ardından soluklanmak için yatağa oturduk.
ve eleman bana dönerek direk ve hem de türkçe "konya'nın neresindensin sen birader diye sordu. yaşadığım
şoku atlatmaya çalışarak, "yok abi, nerden çıkardın konyalı olduğumu" diye sordum. meğerse isveçte yasayan türklerin çoğu konyalı, hem de kumuluymuş. hatta isveçlilerin çoğu, kulu'nun istanbul'dan daha büyük olduğunu sanıyorlarmış.
abimiz bana bu bilgileri verdikten ve ben, "yok ben istanbulluyum ve iş için buradayım, siz de tanıştığım ilk türksünüz" diye konuyu kapattım. sonuçta kuzenleri tanıma ihtimali olabilirdi bu da benim hiç isime gelmezdi.
"olsun, istanbullular da bizim insanımız" dedi. "ben kendi insanımla sevişmeyi tercih ederim. hem senin götün de güzelmiş. bir kere basayım mı?"
ben ikinci şok dalgasını atlatmaya çalışırken, "yanlış anlama, yarrağın da güzel ama ben kimseye bastırmadım şimdiye kadar" diye ekledi.
kaldığımız yerden kâh sevişerek, hah kim kime basacak diye muhabbet ederek devam ettik. bu arada çantasından kutu bira çıkarıp ikram etti. evli olduğunu, gizliliğe önem verdiğini, bir restoranda çalıştığını, ara sıra kafa dağıtmak için yakındaki bir barda iki üç tek attığını (ağzı hoş bir biçimde bira kokuyordu), sonrada rahatlamaya bu saunaya geldiğini anlattı.

her halde üçüncü biraların sonunda sırt ağrılarından söz etti. masajın ona iyi geldiğini, mahsuru yoksa biraz masaj yapıp yapamayacağımı sordu. memnuniyetle kabul ettim. yüzükoyun uzandı. muhteşem ve sarhoş bir şekilde yatıyordu altımda. ensesinden bel çukuruna doğru önce boynunu, sonra omuzlarını öperek iniyordum aşağı doğru. mırıldanarak sarhoşluğundan yararlanarak onu sikmeye kalkmamamı söyledi. güldü sonra. zira o bastırmayı sevmiyordu. ama istersem o bana bir kere basabilirdi. ben kalçalarının çok güzel olduğunu söyledim. "öyledirler"
dedi. "istersen biraz sürtebilirsin, ama basmaya kalkışmak yok, külahları değişiriz istanbullu ha" diyerek uyardı
yine." hem sen konyalı da değilsin. konyalıdan başkasına bastırmam " dedi son olarak.

neyse efendim uzun etmeyelim, masaj layıkıyla yapıldı. abimiz o gün hem rahatladı hem de hemşericilik gibi kötü bir tabusundan kurtuldu. dışarı çıkarken tutup bir daha öptü beni. telefonunu verdi. " bak koçum artık isveç’te bir abin var. ne zaman yolun düşerse çekinme ara. sevdim seni. artık sen bir fahri konyalı sayılırsın. "

sıcak saunadan stockholm'ün dondurucu soğuğuna çıkarken yüzüme aptal bir gülümseme ve dilime güzel bir konya türküsü yapışmıştı; "hani ya da benim elli gram pastırmam."
bu türkünün bir de zenci severler için olan versiyonu vardır. türkü bittiğinde hep bir ağızdan, "yaşasın halkların kardeşliği" sloganı atılır.

(bkz: kenya'lıdan başkasına bastırmam)