kurban bayramı

her yıl kurban kesen adam, sırat köprüsünden bremen mızıkacıları gibi geçmeyi mi düşünüyor acaba. islam tam bir enigma
bana umberto eco'nun gülün adi romaninda geçen bir repligi hatirlatan bayram.

"adil bir tanri mi dediniz? tanri bile kuzulari yememiz gerektigini söylüyor.. kurtlari degil. "

(bkz: tanrılar kurban istiyor)


tanri benim icin bi kurban ver demek yerine bi agac verin deseydi keske. ama gerci ayni tanri ya bana tapin ya da cehenenemde yanin dedigi icin cok mantik aramak yanlis tabi. yildiz tilbe tanri olabilir bakin.
metropolleri saran bok kokusu ve gübre yığınları. toplu vahşet çılgınlığı.
zaten kasaba gidip et almaya gücü olan insanların büyük ya da küçükbaş hayvanları satın alarak onları işkenceyle sokak ortasında öldürüp, doğrayıp fakirlere gram et dağıtmadan dondurucuya kaldırmalarına ve yaptıkları bu büyük sevabı kavurma ile kutlamalarına kurban bayramı denir.
hayvanlarla insanların farklı platformlarda da olsa kaynaşmasına vesile bayram. yine bu kaynaşma ışığında insanların da yakınlaştığı gözlemlenir.
her yıl canice diye tartışmalara sebep olan bayram, aslında çok ilginç, kırmızı et yememek hafıza eksikliğine sebep oluyorken, yani kırmızı et yememiz gerekirken, yemeklerde ve mangallarda kırmızı eti hadi bilemedin beyaz eti kullanırken, bunun bayramlaşması canice görülüyor, çocukların psikolijisi bozuluyor diye de söylenegelen birşey var, ben ki tüm kurbanlarda koyunun dananın bir ayağından tutmuş biri olarak ne uykusuz bir gecemi hatırlarım, ne de karabasanlarla uyandığım ter içinde bir sabahı, hatta tüm çocuklar tıkabasa et yicez diye kendimizden geçerdik, koyunu pek sallayan olmazdı, o çocukluktan sonra bu yaşıma geldim, şiddete meyilim olmadığı gibi, savaş karşıtıyım, ve hakarete uğrasam bile şiddeti tetiklememek için ortamdan uzaklaşmaya çalışırım, yani o çocuklar onların anneleri babaları nerde yaşıyor acaba, çok ilginç, bir de bunun ağacın canı yanmasn diye meyveyi dalından koparmayan bir grubu daha vardı da o tam evlere şenlik
vegan, katliyam, yavrusu olan canlı, borbor moslomonlooooor, filan kenara bırakırsak aslında sosyal hayatta önemli bir yeri vardır kurban bayramının. et yiyemeyen insanların et yiyebildiği, insanların maddi anlamda comert olduğu ve yine yoksul insanların bundan faydalanabildikleri bir dönemdir. uzun zamandır görüşmeyen akrabalarla hasımlarla görüşülür, insanlar cemaat duygusunu tadar, seyahatler yapılır pek çok alanda sosyalizasyona katkı sağlar.
sayesinde pek çok fukaranın kursağından et geçecek bayram. ne yazık ki insanlar karşılığında huri memesi sıkmak istiyorlar ama olsun, bu vesileyle birilerinin kursağından et geçecek. yokluk zamanlarımızda 1 ay boyunca makarna ve çorbaya talim ettiğimiz ve kurban bayramında gelen etler sayesinde evde yaşanan mutluluğu hatırlıyorum.
hangi din hangi öğreti ne derse desin. bir sürü cana kıyılıyor. yazık! sonra da yeniliyor. geniş açıdan bakılınıp vicdanı da ekleyinde yapılmaması gereken bir katliam. hele ki çocuklara gösterilmemesi gerek.
bu sene 1-4 eylüle denk gelen müslümanların dini bayramı. hazır olun arkadaşlar buralar hep kavurma kokacak.
ismini okurken bile ortada saçma bir durumun olduğu anlaşılır aslında. bu 'bayram' benim için dehşet verici olacak her zaman. akıl diliyorum insanlara hayır kırmızı et değil akıl..
kendimi kurban gibi hissettiğim bayram!

not: ama benden et çıkmaz.

ek: samimi ve dindar olan müslüman arkadaşların kurban bayramı'nı kutlarım.
bu bayramla ve kurban kavramıyla ilgili olarak, recep ihsan eliaçık'ın okunması önerilir...
eeyyy kurban bayramında danaya girenler, koça tek dalanlar! o parayı bir kredi kartı mağduruna, sokağında bulunan gariban bir aileye ya da eğitimle ilgili bir vakıfa filan bağışla da mideyi değil gönülleri ve beyinleri şenlendir.
nefret ettiğim bayramdır, sabahın köründe babamın koç taşağını bana doğrattığını bilirim e tabi toplum böyle olunca görüp görebileceğim tek taşak koç taşağı oluyor. üzmüştür. aynı zamanda da o et kokusu nasıl tiksindirir. ıyyyyyy. gelmesin bayram falan
yolda yürürken sevgilime "boka basma dikkat et" dememe sebep olan bayram.
  • /
  • 2