nalan bayar

boğaziçi işletme mezunu ve odtü makine mühendisliği öğrencisi eşcinsel kadının, aile ve çevre baskısına dayanamayarak intihar ettiği haber edilmiş. bu bir intihar değil cinayet. faili devlet!

http://t24.com.tr/haber/escinsel-oldugu-...
cinsel yöneliminden ötürü yaşadığı baskılara daha fazla dayanamayıp 29 ağustos 2016 sabahında yaşamına son veren pırıl pırıl bir insan daha. gerçekten artık söylenecek söz bulamıyorum. bu ülkede yaşayabildiğimiz her an bizler için büyük bir başarı gerçekten. o kadar acı ki yaşanılanlar, o kadar insafsızca ki... nalan bayar bir süre önce yaşadıklarını danışmanına şu şekilde aktarmış:

ikamet olarak istanbul’danım (1993’te üniversiteyi okumak için ankara’dan gitmiştim ve sonrasında genelde orada yaşadım). 1970 eylül doğumluyum. boğaziçi üniversitesi işletme bölümü’nden mezunum. 15 yıllık (türkiye ve yurt dışı) is tecrübem var.

2011 üniversite afları sırasında, boğaziçi öncesi okumuş olduğum odtü makine mühendisliği’ndeki kaydım sayesinde; şubat 2012 / şubat 2013 yılında almanya’ya öğrenci vizesi ile gelmiştim. kendi olanaklarımla leibniz üniversitesi’nden şartlı kabul almış ve bir yılda b2 seviyesini tamamlayarak almanca ögrenmiştim. daha sonra, vizemin bitmesiyle türkiye’ye dönmüştüm.

mart 2013'te, kız kardeşlerime tüm iyi niyetimle ciddi ilişki yaşadığım kız arkadaşımdan bahsettim, dışlandım ve tam bir linç tehlikesiyle karşılaştım. ablam, hacettepe’den hali hazırda yardımcı doçentlik almış ve akp hükümeti süresince sağlık bakanlığı müsteşar danışmanı bir doktor olmasına karşılık gerçek bir homofobiktir. beni eşcinsel olduğum için defalarca ölümle ve hayatımı bitirmekle tehdit etmiştir. durumumu öğretmen olan diğer kız kardeşime de anlatmıştı, onun ve eşi tarafından da tehdit edildim, dışlandım, sapık ve ruh hastası birisi olduğuma dair hakaretler işittim. zaman içerisinde kaygı bozukluğu ve psikolojik depresyon yaşadım, intihar düşünceleriyle boğuştum. istanbul’da psikiyatrist dr'a tedavi oldum. o süreçte, doktor kontrolüyle iki yıl ilaç tedavisi gördüm. aile bireyleri benimle görüşmediler, yalnız bırakıldım. tedavim devam ederken ablamdan eşcinsel olduğumu öğrenen erkek kardeşim tarafından temmuz 2014'te darp edildim. hacettepe hastanesi acilde tedavi edildim (bu konuda raporum mevcuttur). ölüm noktasına getirildiğim erkek kardeşim hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmak istedim ancak davacı olduğum takdirde avukat olan kardeşimin avukatlık diplomasının iptal edilebileceği söylendi ve babamın da beni bu nedenle evlatlıktan reddedeceğini söylemesi üzerine şikayetten istemeyerek vazgeçtim. ancak can emniyetim için elimdeki mevcut maddi birikimlerimi almanya’ya üniversite aracılığı ile tekrar gelmeye karar verdim.

08 mart 2015’te şartlı kabul aldığım tu braunschweig makine mühendisliği’ne geldim ve 4 ay süre ile akademik almanca derslerine devam ettim. dsh-2 (c1) sertifikasını aldığımda diğer alman üniversitelere başvurdum. 5 üniversiteden kabul aldım. kleve / düsseldorf’ta bulunan rhein waal university of applied science – makine mühendisliği’ne kayıt olmaya karar verdim ve eylül 2015’te kayıt yaptırdım. iki dönemdir burada okumaktayım. ders ortalamam 2.0. derslerden büyük keyif alarak okuyorum. okulu bitirmek en büyük dileğim.

maddi birikimlerim beni 2016 aralık sonu, vizemin bitim tarihine kadar taşıyabildi. sonrasında ödeyecek hiç bir gelire sahip değilim. yaştan ötürü burs da bulamadım.

bunun yanında kız arkadaşım, kızlarıyla ikamet etmekte. kendisi ile 2 yıla yakın çok iyi giden bir ilişkimiz var. beni mart ayında 1 haftalığına ziyaret etmişti. bir firmada çalışıyor. yakın bir zamanda kızlarının aramızdaki ilişkiyi özel maillerimizi okuyup öğrenmeleriyle birlikte onun da türkiye’deki durumu riske girdi. büyük kızı kendi öz annesini dövmekle tehdit etmiş ve darp etmiş birisi. can güvenliği ve ruh sağlığı açısından onun da yanıma gelmesini istiyorum. türkiye toplumunda, bize şu yaşadığımız ana dek ya gizlenmemiz, eşcinselliğimiz ile ilgili ya sürekli yalan söylememiz ya da eziyet çekmemiz gerektiği öğretildi.

kız arkadaşım, hayat eşim ile birlikte, artık tehdit ve hakaret görmeyeceğimiz, insanca birlikte yaşayabileceğimiz; lgbti bireylerini diğer insanlarla eşit kabul eden, demokratik hak ve düzen anlayışında olan almanya devleti’ne ikimiz birlikte sığınmak istiyoruz. türkiye’de hayati tehlikemiz olduğundan orada yaşama şansımız görünmemektedir.

umarım isteklerimiz gerçekleşir.
değerli yardımların için şimdiden çok teşekürler
saygılarımla
nalan bayar
nasıl kötü, nasıl kabul edilemeyecek can kayıpları bunlar. devlet, hükümet hala bir çalışma başlatmıyor. lgbti cinayetleri gibi lgbti intiharları da politiktir.
ayşe arman'ın yazısındaki mektubundan öğrendim hikayesini. tam ne yaşadığını bilemeyiz elbette, intihara neyin sürüklediğini ama yazdıklarından yorum yaparsam, ailesi hakikaten bok gibiymiş. yerinde olsam ve bu kadar boktan bir ailem olsa hiç söylemez, ya da birine söyledikten sonra aldığım tepkiden sonra, ailemle, kardeşlerimle arama mesafe koyardım. türkiye'de mutlaka o kadar eğitimimle bir iş bulur, ayrı evde yaşar, ailemle hiç görüşmemeye, kendi konfor alanımı korumaya gayret ederdim. ayrıca almanya'ya gitmek de mantıklı bir karar olmuş da, orada öğrenciyseniz haftada 20 saat çalışma imkanınız var, mutlaka oralarda para kazanmaya bakardım, para survival durumlarında aşırı önemli sonuçta. makine mühendisliği asistanlık konularında daha esnek bir yer, buradan iş çıkar ama o olmazsa kasiyer olurdum, garson olurdum, temizlikçi olurdum. illa burs bulmaya bel bağlamazdım. sonuçta ortada hakikaten bir ölüm-kalım meselesi var ve hayatta kalmaya çalışıyorsunuz. bu koşullarda kendi hayatta kalma ve oralarda tutunabilme çabalarımı ön plana almış olmaktan dolayı, türkiye'deki sevgilimi çok da ön plana koymazdım, arada telefonla görüş yeter kendini sağlama alana kadar. zaten öbür hatunun kızları, işi falan varmış. kendi götünü kurtarmadan başkasına derman olamıyorsun. aslında o yaşta almanya'da makine mühendisliği okuyacağına daha kısa zamanda bitecek, daha kısa zamanda paraya çevrilebilecek daha pratik birşey okunabilirdi. türkiye'deki iş tecrübesinin de uyumlu olabileceği birşey. yurtdışında yalnız olmak, ayrıca yaşadıklarından dolayı travmatize olmak da boktan birşey ve bu farazi olarak yazdığım şeyleri yapabilmek için sağlam bir psikoloji ve ciddi bir hayatta kalma azmi gerekiyor ve bu herkeste olmayabilir. yine de eşcinselliğimi çok fazla kendimi kurban psikolojisine sokmak için kullanmazdım, eşcinsel olup da gayet kendini kurtaran insanların olduğunu düşünür, ona göre hayatıma nasıl şekil verebileceğime odaklanırdım.

tabii bu yazdıklarım farazi ve yüzeysel oldu, kadının tam ne yaşadığını bilmiyoruz, kendi hikayesini anlattığı mektubundan yola çıktım. "yaşasam ne olacak ki?" psikolojisine girilince çok kolay olmuyor oradan çıkmak, o zaman bunları yapacak güç bulamıyorsunuz kendinizde.
son derece eğitimli bir insanmış.

allah rahmet eylesin.. kimse bu şekilde korkarak yaşamak istemez, o kadar okumuş bir ailenin içinde bu durum nasıl kabul görmez? biz nasıl bir toplum olduk, hayret verici.