aklıma nedense uludere katliamı 'nı getirmiştir. ikisininde tek ortak özelliği, kurbanların çoğunun çocuk olmasıdır. bunun dışında hiç bir benzerlikleri yoktur.
birisi amerikada, diğeri türkiye-ırak sınırında yaşanmıştır.

birincisi, psikopat bir katilin bireysel bir eylemi iken, diğeri, demokratik bir hukuk devletinin, üyesi olduğu nato'nun istihbarati ve israil yapımı heronların teknolojik desteği ile yaptığı bir katliamdır.

birincisinde abd ve dünya basını olayı neredeyse naklen ve her ayrıntısıyla aktarırken, ikincisinde "apoletli türk
medyası" olayı görmezden gelmis, ancak 24 saat sonra utangaç bir sekilde detaylar ortaya çikmistir.

birincisinde abd başkani basta olmak uzere tüm ülke halki üzüntülerini samimi bir sekilde gösterip, kurbanların ailesiyle dayanışma icine girmisken, ikincisinde, türkiye'yi yönetenler, olayı karartmaya, kurbanları suçlamaya baslamis, medyayi, olayı fazla kurcalamamasi konusunda tehdit etmisler, halkin geri kalani ise, yaklasan yilbasi çilginliginin etkisinde, nerede nasil eglenecegiyle mesgul oldugundan, çokta iplememistir bu olayi. zaten bu ülkede ölenler kürtse eger, olayin vakayi adliyeden sayilmasi normaldir.

son olarak birinci olay, ayni gün ayi sözlük ün sol frame'inde arzi edam ederken, ikinci olay ancak 5 mayis 2012 de sınırli-sorumlu sözlügümüzde gündeme gelmistir.

ıste bunlar geldi aklima.

saldırganı neden öldürüyorlar anlamadım? bu yaptığı şeylerin cezası değil kurtuluşu gibi bir şey oluyor. gitsin sürünsün hapishanelerde tek başına ölsün. saldırganı öldürdün diye 27 kişi canlanmıyor polis bey! tıkacaksın bir yere bırak kendi pisliğinde ölsün. daha büyük bir ceza olur onun için.