anksiyete

anksiyete veya endişe, canlılarca deneyimlenen kaygı, korku, gerilim, sıkıntı halidir. canlıların dış ortama uyum çabasında koruyucu bir tepkidir. denetim dışına çıkıp kişinin işlevselliğini aksattığında anksiyete bozuklukları olarak incelenir. psikiyatride bir grup hastalığın genel adıdır.
psikolojik rahatsızlık mertebesinde aşırı kaygı durumu. tedavi gerektirebilir.
ilkokulda yakama yapıştığından beri beni bırakmayan illet. sadece aşırı kaygı değildir vücudunuza da etkileri olur. bende ki etkileri eski sevgiliyi gördükten 20 saniye sonra kusmak ve onun sadece adı bile geçse anında titreme ve kasılmanın başlamasıyla gösterirdi kendini. dünyanın en saçma nedenlerinden dolayı bile ağlayabiliyorsunuz. "bu kadar saçma bi şey için neden ağlayıp, kusuyorum ben" diyerek ağlamaya devam ettiğimi hatırlıyorum. hele ilkokulda hiçbi derdim yok ama deliler gibi ağlıyorum, soruyolar neden ağlıyosun cevap yok. ben bile bilmiyorum çünkü cevabı. sadece mutsuzum ve istemiyorum. doktora gittiğimde şöyle tarif etmiştim; "çok mutsuzum. bazen hiçbir nedeni yokken, bazen de çok saçma nedenleri varken çok mutsuzum. sürekli diken üstünde oturuyormuşum gibiyim. evde bile rahatça oturamıyorum. rahat hissedemiyorum." bu rahatsızlığa sahip olanlara insanlar şımarık der genelde. o insanlara çok pis küfürler hazırladım sakın onları takmayın onlar ne olduğunu bilmeden konuşan beyinsizler. ayrıca ilaç kullanırken hiçbi şekilde rahatsız etmezken ilacı kestikten bi süre sonra titreme, kasılma, kusma, ağlama hissi tekrar yakana yapışır. bu nedenle sakın ilaçlarını bırakma ve düzenli olarak kullan. ben ilkokuldan beri kullanıyorum ama hala geçmedi ve bunun nedeni çok düzensiz kullanmak ve kendimi iyi hissediyorum diyip ilacı bırakmak. doktor ilacını azaltarak bırakabilirsin demeden ilacınızı bırakmayın, kendi başınıza dozunu arttırıp azaltmayın.
benim "mide ağrısı" diye adlandırdığım olay. çevremden gözlemlediğim kadarıyla baş ağrısı, kalp sıkışması şeklinde etkileri de var diğer insanlarda. en hassas organı hedef aldığını düşünüyorum bu anksiyetenin. aniden gelen endişe hali ve bunun fiziksel acı olarak size yansıması olarak tanımlayabilirim. fakat ilaçlar bu ağrıyı geçirmediği için psikolojik ağrı olarak adlandırabiliriz.
bütün psikiyatrlara göre bütün herkeste görülen hastalık. çünkü psikiyatra gidip reçetesinde anksityete yazmayan yok.
ilginç bir şey. herkeste var ama hastalık.
ortaokuldan beri sağ omzuma yerleşmiş, benimle birlikte büyümüş, çoğu zaman benden daha güçlü olmuş meret. insanlarla konuşturmaz, çoğu zaman yüzlerine bakmanıza engel olur, her cevap üzerine saatlerce düşündürtür, kafayı yedirtir, uykusuz bırakır, sokağa çıkartmaz, her şeyden şüphe ettirir, kendinden nefret ettirir. bela okumalıktır.

ama herkeste de yoktur.

"flörtümle buluşmadan önce stres oluyorum" demek olağandır, her insan yaşar. eğer flörtünüzle buluşmadan önce nefessiz kalıyorsanız, bayılacak gibi oluyorsanız, işte o zaman aramıza hoşgeldiniz. (yanlış örnek olmuş olabilir, anksiyeteyi sınıflandırmak ya da seviyelendirmek değil amacım, sadece normal gerginlikle arasındaki farkı belirtmek.)
öldürülen sivrisineğin daha önce kanını emdiği insanları sorgulatan, akabinde ölümcül bir virüs kapmış olabilme ihtimaline inanıp öleceğim gibi garip düşünceler ile göğüs sıkıştıran bir meret.