salo o le 120 giornate di sodoma

salo ya da sodomun 120 günü. italyan yönetmen pier paolo pasolini baba'nın 1975 yılında çektiği film. marquis de sade'nin 1785 yılında yayımlanan les 120 journees de sodome ou l ecole du libertinage kitabından uyarlama. sinema tarihinin en rahatsız edici filmlerinden biri. yine de kitabı kadar olamıyor elbette.

filmde -özetle- ikinci dünya savaşı yıllarındaki italya'da varlıklı dört adamın 120 gün boyunca alıkoydukları kızlı erkekli gruba yaptıkları fiziksel, ruhsal ve cinsel işkenceler anlatılır.

yayınlandıktan sonra büyük bir sükse yapmış. ve en nihayetinde de pier paolo pasolini'nin vahşice katledilmesine kadar gitmiştir.
okurken kendimi çok kötü hissettiğim bir kitaptır. sodom kentinin ismini de burada öğrenmiş oldum. meğerse tek yön bar gibi biryer imiş.
italyan sinemasının önemli yönetmeni passolini' den çarpıcı bir film. herkesin midesinin kaldıramayacağı sahneler var uyarayım. aslında nazi dönemini ve mussolini faşizmini eleştiren ve bunu izleyicinin yüzüne farklı biçimde çarpan ağır bir film.
efendim film olarak ilginçtir, izlenir de düzenli olarak gazete okuyan, haberleri falan izleyen bir türk için pek de rahatsız edici değil, hatta yer yer komiktir. özellikle circle of fettish kısmında pek bir gülmüş eğlenmişizdir beraber izlediğim genç kızlar ve erkeklerle.

gülmeyip de ne yapacaktık yani, söyletme beni abisi...
ironik bir şekilde siyasi propaganda kurbanı film. pier paolo pasolini bu filmi çektikten sonra sokakta yürürken bir adam tarafından darp edilerek öldürülmüştür.

--- spoiler ---

çarpıcı sahneleri, işkenceleri, filmdeki yoğun buhranı geçelim de ben filmdeki düke aşık olmuştum. filmin sonunda ölecek diye fena kasmıştım.

--- spoiler ---
kitabını da okumadım filmini de izlemedim * marquis de sade'nin justine romanını okumuştum. ondan esinlenen filmi quills muhteşemdir.
imdb : http://www.imdb.com/title/tt0180073/?ref...
elimde kopyası olan filmdir isteyenlerle bu filme ait bir gece düzenlenebilir hatta bir iki film daha eklenebilir
film hayatımda gördüğüm ve hissettiğim (evet üç boyutlu olarak hissediyorsun resmen allahın cezasını) en korkunç/iğrenç şeydir.
bu tarz filmleri severim.yapabilme gücümüzün boyutlarını düşündürtüyor bana. yargılarımızdan, değerlerimizden, öğrendiklerimizden, korkularımızdan, beğenilerimizden,sevgimizden vb. bizleri üstün yaratık yapan her şeyimizden arındırıldığımızda duygularımızla yaşayan bize mide bulandırıcı gelen şeyleri aslında yapabileceğimizi gösteriyor.tüm bunları engelleyen şeyin ne kadar yüce ne kadar aşağı olduğunu düşündürtüyor.
(bkz: srpski film)
neyse bir çay koyayım bari.