sevgili sözlük

son günlerde çok bunaldım sözlük. yarın uykusuz olacağım halde birileriyle oturup sohbet edip, fena şekilde alkol alasım var. bir de deniz kenarı olursa tadından yenmeyecek. yalnız içmeyi sevmiyorum, yanımda biri olmalı, o anlatmalı ben dinlemeliyim, ben anlattığımda o dinlemeli. kadehler tokuşmalı, müzik yandan eşlik etmeli. gidip sokaktan birine mi teklif etsem, hiç tanımadığım birine, sırf birilerine benziyor diye merhaba mı desem, birlikte içip sarhoş olalım mı? desem. bilemedim sözlük.

(bkz: depresyon)
çok sık aşık olanlara uyuz oluyorum sözlük.

ben 39 yaşındayım. bi askerden önce birine it gibi aşık olmuştum. bi de bu aralar bi kıprdanma var gibi. hemde hayatıma onlarca erkek girmesine rağmen. doğru insanı mı bulamadım acaba?
ama millete bi bakıyorum; geçen yıl herifin birine kör kütük aşık olan bir adam bu yıl zil zurna aşık olduğu başka birinden ayrılmış aşk acısı çekiyor.. arada da çerezler eksik olmuyor tabi.

neyse herkesin hayatına kimse karışamaz tabi de. ne bileyim. bende bi tuhaflık yoktur inş.

ya da insanlar hoşlantıyı aşk sanıp boku bokuna acı çekiyırlar. bilemedim annem.
sevgili sözlük; neredeyse 7-8 yıldır televizyonum yok. kendimce bir çok sebebi var, lakin insanların buna şok olmalarını anlayabilmiş değilim.

haberleri nereden öğreniyorsun diyenini duydum sen düşün!
sevgili sözlük 44 yıl boyunca kendimden bihaber bir hayat yaşamışım ya da yaşadığımı sanmışım. artık içimdeki canavarı dizginleyemiyorum. sanırım onunla yuzleşmem gerekiyor. umarım bu serüvenimde bana yardımcı olursun
sözcüklerim tükenmiş bugün sözlük, ne yazasım var ne de okuyasım... çocukken senem teyzenin bahçesine girerdim de gizlice, güzel çiçekleri koklardım ya, bi tanesi vardı da hergün koklamadan edemezdim. mübarek o tiftik gibi yapışan otlarla çevriliydi. koklucam diye her yerimi o yapışan şeylere bağışlardım.işte o yapışkan şeylerin ortasına düşmüşümde heryerim onlardan olmuş gibi şimdi. eriniyorum da dokunmuyorum hiç birine.
lgbt bireylerin rahatça bir şeyler paylaşabildiği ve kaliteli insanları kitlesinde barındırdığını düşündüğüm için katılmıştım. (iyi kide yapmışım.) son bir kaç gündür görüyorum ki ayı sözlük olmaktan çıkıp inci sözlüğe doğru adım adım gidiyorsun. yapma be sözlüğüm seni ayısözlük olduğun için sevmiştim.

(bkz: bal arısı kovanı neden terk eder)
meraba sözlük,
nedendir bilmiyorum ama annemden 2 yıldır ayrı olmama, ayaklarımın üzerinde inatla durmama rağmen, vazo kırmışımda annem görecekmiş hissine kapılıyorum arada. bugün o bok duyguya kapılmanın ileri safhaları yaşadım da yaşadım... fakat ortada ne vazo var ne de vazoyu görecek annem. bu normal mi? normal olmasını dilerdim ama normal değil sanırım. hem normal olsa bile hiç olmaması daha güzel olurdu.acaba insanlar böyle piç ezik duygular yaşayarak mı büyüyüp kocaman ayılar oluyorlar. şu egosu tavanlarda dolanan herbişeye gülüp kıçlarını sallayan insanlara hayret ediyorum. gerçekten böyleler mi yoksa böyleymiş gibi mi yapıyorlar. eşcinsel olduğumu fark ettiğimde hiç bişey bilmediği için korkmuştum, dünyadan insanlardan. şimdiyse bilmeye başladığım için korkuyorum. bilmekten korkuyorum sözlük... korkusuz mu olmalıyım herkesler gibi? hem bunu yapabilirmiyim bilirsin bazen çok ezik oluyorum. kafamı devekuşu gibi oraya buraya sıkıştırıyorum. hem birine sarılmadan sakinleşmem çok zor olabiliyor fark etmişsindir sende. güzel diye niterelendirilen suratım ve popomun değersiz olduğunu hissedecek hissetme bölgeleri icat ettim bugün. oralarda kimsenin yüzünün güzelliği ve poposu önemli değil. sonra içinde sadece dokunarak anlaşan insanlarda koydum. piç kurulukları bölge girişlerinde geçici olarak alınmış.
sevgili sözlük; kurokumaya yetişecem diye kıçımı yırtıyorum ama nafile. hep iki entry önde. yaşlıyım ben ayol..
gaz odası ne taraftaydı. atayım şu ibneyi.
sevgili sözlük cansın sen. uykum kaçıyor sendeyim, uykudan uyanıyor yine sendeyim. aç kalıyorum yine sendeyim, yemek yiyorum sonra yine sendeyim. facebook twitter gibilerinden soğuttun beni mutlu ettin. sana girip çıkmak okumak yazmak ne güzel birşey. hele ki hoşları alınca insan bir tuhaf oluyor içten içe. uzun süre girmeyince sistemdan atmanı bile özletiyorsun. ciddi ciddi seviyorum artık senide içindeki yazarları da. sana feridun düzağaç dan beni bırakma şarkısını armağan ediyorum ve ayı canını senin diyorum.*
sevgili sözlük sende biliyorsun 2yi geçe uyudum ama zor zar uyudum. nedensiz sıkıntılıydım. ama az önce sıkıntımın nedeni ortaya çıktı. şimdi aileden olan birine karşı son görevimi yapmaya yola çıkıyorum. çok değer verdiğim birisi olmasada ailendir sonuçta ama sana bir şey söyleyeyim mi sözlük... bu dünya yalan bir kez daha gördük işte. hep kırgın olduklarım aklıma geldi çünkü yalan başkası yalan dünyada ölümden başkası yalan.
sevgili sözlük,
az önce çikolata satan bir mekana girdim. sütlü beyaz çikolataya dayanamam bilirsin, göz göze geldiğimde kendimden geçmiş olmalıyım. hemen tadına baktım, görevliyi paketi büyütmesi konusunda ikaz ettim. derken, şu portal aromalı gofret tozuna bulanmış hafiften ekşimsi ama talı canlıyla tanıştım. evet evet canlı diyorum çünkü beni istediğini duydum. ani bir manevrayla yanımdaki teyzeyle arkadaşının arasından kendimi bulunduğu rafın önüne attım. üstümü başımı şöyle bir toparladıktan sonra uzandım ve hızla azıma götürdüm. aman allahım! dayanılmazdı. ta ki ağzımda eriyip kabolana kadar. ders notlarımı, kitaplarımı almam gereken para o an için ona yatırılmalıydı. yatırdım... kocaman poşetimi alıp yurda geldim şimdi. birazdan seratonin krizine girip hastanelik olcam. beni özle olurmu? öptüm.
üflüyesim püfleyesim var sözlük. dışarıda çıkmadım bugün zaten.. öylece ruh hastası oda arkadaşımı izleyip, çıkardığı seslerin neye benzediğini bulmaya çalışıyorum falan. sonra duvar saatinin üzerindeki çorap dikkatimi çekiyor. planlar yapmaya başlıyorum."sol gözü seyirmeye başlamış bir serkan, günde 0.3mg siyanür kullanarak ruh hastası oda arkadaşını kaç günde öldürebilir?" gibisinden soruların cevaplarını bulmaya çalışıyorum. amaan bulmuş zaten allahından diyorum kendi kendime. öyle işte sözlük. velhasıl, çok sıkışmışımda lavaboya ulaşmaya daha çok yol varmış hissinde dolanıyorum ortalıklarda.
sevgili sözlük,
hepinizin kardeşi entry servisi iyi geceler diler. **
sözlük insan olmadığına göre sözlükten sevgili olmaz . ancak buru durum sözlüğe sarılıp uyumak isteyenlere engel değil hobi olarak sevgiliden sayılabilir .
"senden önce senden sonra"yı sonuna kadar açıp, boyamam gereken tual yerine tüm duvarları boyadım sözlük. çok sanatsal melankolik ve başarılı bir çalışma olmasına rağmen garip bir pişmanlık kapladı içimi... ev arkadaşım durumu farkedince onu da boyamak zorunda kalırım diye korkuyorum. seni de boyayım mı sözlük? her yeri boyadan bir tabloya dönüştüresim var...
dev dalgalarla savaşıyorum bugün sözlük... aklım benden bağımsız bir yerlerde, orama burama darbe yemişimde, joker edasıyla gülümsemeye devam ediyormusum gibi... okadar pişkin, okadar umursamaz ama o kadar da can yakıcı... düşünmemeyi deneyince bunu başarabilen insanların var olması için neler vermezdim oysaki... benim için küçük bir umut olurlardı da küçük bir umutla bile nelere ulaşabildiğimi ben biliyorum. üzgünüm...

kahveringi montun esrarı üzerine kurduğum senaryolardan bir kitap elde edebilirim? veya bay muciti( öteki yanım) çağırıp kahverengi monta uzanan merdivenler icat etmesi için emirler verebilirim, her basamağında taş plaklar olan. öyleki taş plakları seversin sen... olmadı ressam rengine bürünür, bulduğum herşeyi çizmeye devam ederim... genç güzel bayanlara kırışıklıklar, siyah başlıklı bastonlar yakıştırırım, yeşilleri griye boyarım... çocuklarla yaşlılar yer değiştirmiş olur, benjamin button misali. köprüler hep suyun altından geçer, öpüşen aşıkları kimseler görmesin diye... aşık olan insanları ben dahil kimseler görmesinde hiç bir şey hatırlamayayım diye...
olmadı iki kanat çizip kendime karanlıklarda uçarak kaybolurum...

annannem anlatırdı daha çocukken ben, yusuf kuşunun hikayesi. allah onu aşkından kuşa dönüştürmüş derdi, ne zman öttüğünü duysam sevgilisini arıyormuş bulmuşda sevincinden ötüyormuş hissine kapılırdım... sevinirdim... aşıklar hep kavuşurdu bulurdu birbirlerini. bana annannem söylemişti bunu sözlük, aşıklar hep kavuşur demişti...üzgünüm... daha fazla hemde... olması gerektiğinden fazla olduğundan bahsetmiyorum bile... gözlerim marazlı, gözlerim hiç olmadığı kadar marazlı... gözlerim marazlı olmasa bile marazlı...
sevgili sözlük. umudumu kırmaya çalışan hayata direniyorum. pes etmiyorum.
iyi ki varsın... çok fazla yazamasam da burada olmayı seviyorum.
sevgili sözlük herkes sana dert yanmış biraz da sen anlat. nasılsın?
sevgili sözlük yeni okulum mekke, medine gibi bir semtte. mahallede sarıklı, cübbeli adamlarla çarşaflı kadınlar dolaşıyor. o okulda üç yıl çalışmadan tekrar tayin isteyemiyorum. tek umudum sahil kenarından bir koca bulmak ve eş durumundan tayin istemek. ama oturduğum yerden onu da bulamıyorum. belki sen benim için bir şeyler yaparsın. sözlük, bana koca bul lan allahsız! başlangıçla bitiş biraz tuhaf oldu, kusura bakma!
  • /
  • 3