sınıf başkanı

özellikle ortaokul ve lisede çok önemli bir pozisyondu bizim için. adeta başbakanlık gibi, hiçbirimiz yapmak istemezdik, ama başkan kontrolümüzde olsun isterdik. sonrasında ise istediğimiz derslerde ve istediğimiz oturma düzeninde, tam da olması gereken zamanda sınavlara girebilir, doyasıya kopya çekebilir, pek çok konuda hem sınıfı hem de hocaları manipüle edebilirdik.

sınıf başkanının etkisini göstermek için şu örneği veririm hep, biz lise 2'de iken 2 tane tm sınıfı vardı. diğer sınıfta herkes ders çalışmayı burakmıştı ve insanlar nadiren 3 alıyordu. tüm notları 4-5 idi. bizim sınıftakiler ise deli gibi çalışıp zar zor 4 alıyorlardı. ve bu tamamen başkanın iş bitirici, sinsi, plancı ve acımasız olabilme kabiliyetiyle alakalıydı.
öğretmenin olmadığı yerde tüm sınıfın yerine konuşabilme yetkisine sahip olduğunu düşünen ama aslında öyle olmayan çocuğa denir.
eğitim sisteminin, sınıfın en konuşan ve sırasında oturmayanlarına sorumluluk vererek ehlileştirme dönemine denk geldiğimden hep sınıf başkanı seçilmiş; öğretmene şikayet edilmek istenmeyen inek öğrenciler sayesinde her tenefüs eti piknik, gazoz, salçalı tostumu bedavaya getirip; sevmediğim derslerde arka sırada düzen sağlayacağım kisvesi adı altında uyuklayabilmemi sağlayan yönetici pozisyonudur. *