sınıf başkanı

öğretmenin olmadığı yerde tüm sınıfın yerine konuşabilme yetkisine sahip olduğunu düşünen ama aslında öyle olmayan çocuğa denir.
http://kisalt.be/seq8j9
p.ç atalay hepsi onun yüzünden

ama video tamamen dislike.
bi öğretmenin ikinci kızın konuşmasını koymamalıydı
valla yazık çok ezilmiş çocuk.
eğitim sisteminin, sınıfın en konuşan ve sırasında oturmayanlarına sorumluluk vererek ehlileştirme dönemine denk geldiğimden hep sınıf başkanı seçilmiş; öğretmene şikayet edilmek istenmeyen inek öğrenciler sayesinde her tenefüs eti piknik, gazoz, salçalı tostumu bedavaya getirip; sevmediğim derslerde arka sırada düzen sağlayacağım kisvesi adı altında uyuklayabilmemi sağlayan yönetici pozisyonudur. *
monitor derdi ingilizce öğretmenimiz bu kişiye, uzun süre anlamamıştık ne monitörü ulen bilgisayar mı var falan diye bakınırdık *
çocuk da harbi monitör gibi adamdı, kare gözlüklü falan.
özellikle ortaokul ve lisede çok önemli bir pozisyondu bizim için. adeta başbakanlık gibi, hiçbirimiz yapmak istemezdik, ama başkan kontrolümüzde olsun isterdik. sonrasında ise istediğimiz derslerde ve istediğimiz oturma düzeninde, tam da olması gereken zamanda sınavlara girebilir, doyasıya kopya çekebilir, pek çok konuda hem sınıfı hem de hocaları manipüle edebilirdik.

sınıf başkanının etkisini göstermek için şu örneği veririm hep, biz lise 2'de iken 2 tane tm sınıfı vardı. diğer sınıfta herkes ders çalışmayı burakmıştı ve insanlar nadiren 3 alıyordu. tüm notları 4-5 idi. bizim sınıftakiler ise deli gibi çalışıp zar zor 4 alıyorlardı. ve bu tamamen başkanın iş bitirici, sinsi, plancı ve acımasız olabilme kabiliyetiyle alakalıydı.
4 sene başında bulunduğum, sınıf arkadaşlarımın layık görüp ismime plaket yaptırdıkları, dönemsel bir sıfatımdır. oysaki yapılan tek şey öğretmenin arkasından koşup doldurmayı unuttuğu sınıf defterini yetiştirmek, bir iki para toplamak falandır. iyi bir yanı da öğretmenlerin diğer öğrencilerce fark edilmeyen yanlarını keşfetme, sağlam ilişkiler kurma fırsatı olabilir.
ilkokul birinci sınıfta başkan olmuştum.daha bütün harfleri de öğrenmediğimizden sınıf arkadaşlarımı önlüklerinden tutup yerine oturturdum.vay be bir zamanlar güçlü bir bedene sahipmişim
ilkokul birinci sınıftan ilkokul sekizinci sınıfa kadar gerçekleştirdiğim görev. dilim tutuk olmasına rağmen her defasında beni seçerlerdi. normalde dili tutuklarla alay edilirdi ama ilkokulda okulun en popüleri olmayı başarmıştım. millet kızların arkasından ağızlarının sularını akıtırken ben kızlarla el ele dolaşıyordum, neyse konumuz bu değildi.
ilkokulda sınıf başkanlığı yapmak demek, sınıfı kontrol etmek demekti. yoklamayı almak, hoca sınıfta yoksa ses çıkmasını önlemekti. tahtaya isim yazıp yanlarına kocaman çarpı koymayı çok severdim. tahtaya çıkınca tutuk dilim birden açılırdı, aslan kesilirdim. hötüm zötüm boldu. böyle de uyuz bir başkandım ama gene seçerlerdi. belli ki yönetimden memnundular, neyse.
lisede hiç başkanlık yapamadım. zaten sosyal piramitin en altındaydım. götü kalkık lise arkadaşlarım, benim eşcinselliğimi keşfetmem hayatımı resmen rezil etti. neyse, en azından dilimin tutukluğu geçti. kas yaptım. o götü boklularla yarışacağım diye. ayrıca hepsinden zengin olmak için daha çok ders çalıştım. çocukluk işte.
çok konuşanlar listesinin yazarı, sınıfta sessizliği sağladığını düşünen burnu havada (kişiden kişiye değişir ancak benim gördüklerim böyleydi.), sınıfın geri kalanından hiçbir farkı olmayan ancak olduğunu düşünen öğrenci parçası. sırf defteri müdürün odasından almaya üşendiğim için başkan olmadım. yoksa seçilemeyeceğimden değil yani. anladınız siz.