sonbahar

gölgede üşüyüp güneşte terleme sorunsalının gelip çattığı sinirlerime dokunan mevsimdir. * aynı zamanda güzelim yaz imparatorluğunu yıkan devlettir.
bol ödüllü bir özcan alper filmidir. başrolde oynayan onur saylaka da birçok ödül kazandıran filmin müzikleri öyle yakıcıdır ki, özellikle finalde yer alan ağıt sonu iki kat daha etkileyici kılar.
sevişme sahnesiyle aklıma kazınmış olan filmdir. bambaşka dünyalardan kopup gelmiş iki yabancının o kıytırık otel odasındaki çırılçıplak ama ürkek halleri üzülmeye değer doğrusu...
bir türlü gitmek bilmeyen. onca insan tarafından sevilmediğini bildiğinden olsa gerek hırsla, hınçla ve olanca heybetiyle "ben burdayım hâlâ. ben de varım." diyor ve gitmiyor.

sevilmek istenen ve aynı zamanda kırgın ve dahi kızgın, üstelik de yorgun ve çokça hüzünlü.

canım sonbahar,
kara bulutlarınla, siyah-beyaz halet-i ruhiyenle, yağmurlarınla ve hüznünle, bendeniz çok seviyorum seni.
üzülmeyesin.
yolda 'nın sevdiğim şarkılarından /


sonbahar değdi saçlarına
az kaldı, birazdan ayrılır yollar
yollar, önümde dururlar.
yollar, seni benden alırlar.
nereye gitsen de kendinsin
içinde varsa güneş güler geçersin
sen de, karışırsın denize.
sen de, dönersin kalbine
renk skalasındaki muhteşem zenginlik ve inanılmaz uyum ile mevsimlerin en zarifi, en şık olanıdır.
en harika mevsimdir; sarılmalıktır, yaratıcılığı tazeler. fazla şiirselleşmek istemiyorum. hem bırakın istanbul'u sonbahar ankara'dır.
hüznün mevsimi, mutluluğun adını duyduğumda özlemin ne kadar arttığının farkına varıyorum, yere düşen her kuru yaprak için bir damla göz yaşı bırakıyorum toprağa düşmelerini istiyorum faydası olmayacağını bile bile gözlerimi kapattığımda gördüklerimi gerçeğe dönüştürmek istiyorum, üzerimi örtmediğim sıcak günleri özlüyorum, ağaçların çıplak olmadığı zamanları, güneşin sıcaklığını hissetmeyi, mutlu olamıyorum. hüznün özlem ile birleştiği sonbahardan nefret ediyorum.
filmin sonunda "her daim düşlerinin peşinde koşan sabırsızlık zamanının güzel çocuklarına" şeklinde bir ithaf vardır ki yürek sızlatır amansız fırtınalarda yitip giden o güzel çocukları düşündükçe.

"sen şimdi hayatının en güzel yıllarını sosyalizm istedin diye hapiste geçirdin? sen delisin?”

sonradan gelen edit: özcan alper filmi.
mevsimlerin en güzeli en duygulu olanı, boşuna değil vivaldi'nin four seasons bestesinin en can alıcı kısımının sonbahar oluşu o bestede ki gibi her mevsimin tadı olabilir ama sonbaharın başka bir lezzeti vardır.
karadenizli olunca daha ağır gelen ve filmin çekildiği yerleri de bilince iki kat üzen türk sinemasının son dönem güzel ürünlerinden. ballı süt gelir annenin aklına ilk karadenizde. burada da öyle. gerçekten insanın içine oturan bir film. bir kabullenmişlik öyküsü.
ağaçların yapraklarını döktüğü mevsimdir. hüzün mevsimi olarak da adlandırılır.
istanbulda olanı ayrı bir güzeldir. teoman abimiz şarkısını bile yapmıştır.*

sevgiliyle izlendiğinde son sahnede*yine hıçkırıklarla ağlamaya bağlayınca s..erim lan seni ağlatan filmi diyen sevdiceğin gazabına uğrayan filmdir.
yaz sonrası yavaş yavaş havaların soğumasıyla başlayan ve tabiatın yaprak dökümü ile cevap verdiği durumdur. bu durum bir tasvir olarakta kullanılmaktadır. mesela bir bir bütünün yavaş yavaş parçalanması ve ya yok olması anlamında da kullanılmaktadır.

örneğin:
x= şecaattin ne alemde?
y= sorma o bu aralar kötü. sonbahar etkisi var.
seksin en güzel yapıldığı, çok mu çok arzulandığı mevsimdir. * *
hızla yaklaşmaktadır.
yaz çok sıcak geçse de vakit çok çabuk geçiyor.
hüzünlü ve melankolik mevsimdir.kıştan daha çok severim.
özellikle eylül ayını.
adamın amına koyan bir burak kut şarkısı.

sonbaharı bu belki de aşkın
alışmak çok zor ah bu yalnızlığın
yalana döndü kurtulamadım
farkında olmadan sana alıştım
sen başka yerde ben başka yerde
soluyoruz vay aman
başka dünyada başka rüyada
yaşıyoruz o zaman
hayatın kendisi bu
her şey varmış içinde
yollar ayrılıyormuş
deli gibi sevsen bile
  • /
  • 2