the hobbit an unexpected journey

yüzüklerin efendisi bilbo'nun yolu.
lotr kaç kere seyrettim bilmiyorum. ilk filmi 4, ikinci ve üçüncüyü 3 er kez sinemada izledim. sonrasında sayısız kere dvd de seyrettim. sonra genişletilmiş versiyonlarını buldum. onları da defalarca izledim. hiç sıkılmadım. şimdi orta dünyayı özlemişim zaten, heyecanla bekliyorum. tek derdim eğer yanlış haberdar edilmemiş isem 3 parçaya bölünmüş. biraz abartılı geldi bana ama bakalım. p.jackson işini iyi yapar.
yüzüklerin efendisi nden sonra bu film ortalığı yıkacaktır düşüncesindeyim.

(bkz: hobbit beklenmedik yolculuk)
kitabı okumadığım için senaryoya bir şeyler söylemem pek sağlıklı olmayacağından tek düşüncem çok güzel kurgu ve görüntülerle orta dünyanın ortasında hissediyorsunuz kendinizi. 3cü haftasına girmesine rağmen son seansta bile hala solonu doldurabiliyor film. cate blanchett hala ne güzelmiş dedirtti ayrıcana.
kendime yakın bulduğumdan mıdır nedir her zaman bir dwarf hayranı olduğumdan bana inanılmaz güzel gelen filmdir.kaç senedir orta dünya yüzü görmüyoruz zaten özlemiştik.heyecanla the hobbit the desolation of smaug u beklemek düşer bizlere.zaten tadı damağımızda kaldı.
yaptığı 1 milyar dolarlık hasılatla, dünya'nın gelmiş geçmiş en iyi hasılat yapmış 15 filmi arasına girmiş olan film.
türkiye'de neden gösterimde çok kısa bir süre kaldığını hala anlayabilmiş değilim.
öyle bir gaza getirir ki insanı.. ortadünya akar.. hatta inanmayabilirsiniz ama şunu anlatayım: hobbit`i bir arkadaşla izledik, gece üç gibi bitti. çıktık sinemadan, aldık biralarımızı ve muğla`da bir dağa çıktık. uzun süre tırmanıp gezdikten sonra yamaçta küçük bir oyuk bulduk. içeriye zar zor girdik ve bambaşka bir dünya! elimizde el feneri ilerledik, ilerledikçe şaşkınlığımız arttı. tapınak benzeri bir yapı, mezarlık, ilginç bir aydınlatma sistemi... şu an bizden başka kimsenin orayı keşfetmediğini umarak sık sık gidiyoruz.
bambaşka bir dünya bizim için. sevgiler.