yeni serüvenlerini merakla beklediğim islam ehli. tüm yaptıklarını "bende aciz bir kulum" muhabbetine bağlarsa tüm inanlara ve onları inandıranlara olan saygımı da yitirtebilecek kimse.
yetenkli ellere teslim etmek için sabırsızlanıyorum ayrı bir konu ama kendimi tanımak, tanışmak zorunda hissettiğim özel bir insan. bir insanın gülümsetmesinin verdiği mutluluğun dahada fazlasını verebilir. sanat budur.
hayatta her şey olabilir, insanın olduğu yerde her şeye inanmak gerekir denecek türden bir duruma denk gelen kadındır. aşk zaten kontrolü mümkün olan bir duygu değil. kimi, neden sevdiğini kolay kolay kestiremez insan. ayrıca birçok duygu (hayranlık, sevgi, bağımlılık) aşkla karıştırılabilir. velev ki duygu aşk! bir kadın bir erkeğe aşıksa- hesapsız aşklar için söylüyorum- ince hesaplara girmez ki, kimse giremez! sonuç hayal kırıklığı olur mu? şüphesiz! ama yaşadığım deneyimlere bakarak bir öküze aşık olmaktan daha büyük bir yıkım olmaz benim adıma. en azından aşka küstürmez insanı. karşınızdaki insansa acı duyar, mutsuz olur, özler ama onun da desteğiyle aşabilirsiniz bu durumu. hetero bir öküzle bunların hiçbiri mümkün değildir! bir sallar sarsar adamı sittin sene kendine gelemezsin!
nip/tuck, cnbce'de yayımlanan en sert diziydi. izleyenler bilir. hayatın tüm yüzleri vardı o dizide. bir bölümde klinikte ameliyat için bulunan bir lezbiyenle bir trans birbirlerine aşık olmuş ve çılgınlar gibi sevişmişlerdi hangisi hangi rolü üstlenmişti, yoksa bütün rollere boşverip yalnız kendilerini ve duygularını mı yaşamışlardı bilmiyorum. ama hayatta her an her şeyin olabileceğini gösteren iyi bir örnektir.
mahallenin delisi.bu deliye tehlikeli bir silah vermişler delide "sıkıyimmi ayağınıza" gibi şeyler demekte.ve mahallenin abileride "hadi yavrum bırak o silahı gel sana çikolata alacam" demekte
daha başıma ne gelebilir merak ediyorum doğrusu. hayatım ucuz türk dizilerine döndü. hep bir yalan, hep bir entrika. kime güveneceğimi şaşırdım. her zaman iyi ve dürüst bir insan olmanın doğru bir şey olduğu öğretildi bana. ama öyle değilmiş. keşke kötü bir insan olsaydım da yapılan haksızlıkları aslında hak ediyor olsaydım. en azından 'ben bunları hak ettim' derdim. ama durum böyle olunca insana koyuyor. hep aynı soru geliyor insanın aklına. niye? tüm bunlara rağmen hala biraz olsun umudum var. sadece 'hayatım bok gibi gidiyor ama ben bu adamı çok seviyorum' diyebilmek istiyorum. çok mu?