aşkta yarın yoktur sevgili

birinin ilk eşcinsel sevgilisi olmak gibi bir durumla karşılaşmanız durumunda sevdiceğinize okutmanız gereken bir cezmi ersöz şiiridir. zira küçük bey birden size "ee her şey çok güzel, günler güzel geçiyor, eğleniyoruz, şarkı, şiir, içki, sevişme... hayatlarımızda da her şey yolunda... bu ne zamana kadar devam edecek canım sence" diye dumur edici bir soru sorabilir....

*
aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili
o ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır.
gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar
bu yolculukta artık para, tarifeler
beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular yoktur
aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili.
insan başka bir işığa teslim olur,
daha derinden anlamaya başlar, bilgeleşir
hiç bilmediği sezgileriyle buluşur
yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur
hem dışındadır dünyanın, hem de tam ortasında.
hindistan’da ganj nehri’nin yakılan
yoksun adamın hissettikleri de onunladır,
yitirdikleri de…
new york’ta, bir sokakta,
kartondan kulübesinde yaşayan kadının
çıplak yalnızlığı da
her şey onunladır, ona emanettir sanki,
ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de…
aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili,
kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla
hiçbir kitabın yazamadığı hakikatlere daha yakınızdır,
inan…
kim demiştir hatırlamıyorum,
aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye.
belki de bu yüzden ilk gençliğimde,
o yoğun aşık olduğum yıllarda,
gözüme uyku girmez, dudağımda bir islıkla
bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır,
insanları uykularından uyandırmak isterdim.
uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan
o derin sancının acısına ortak olsunlar diye…
aşk çok eski bir şeydir sevgili
onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer
sevdiğimiz insanların çocuklukları da…
oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer
ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider,
hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya…
insan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır
kimselere veremez sevgisini,
kimselere derdini anlatamaz, evlere kapanır…
bazen denizler kıyılar çeker insanı.
insan bu kapılmayı anlayamaz,
oysa
çok eski bir yerde yaşanmasından korkulup
vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu.
bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devrilir başka insanlara…
bir insanın yaptığı bir hatanın
tüm insanlara yayılması gibi…
işte şimdi biz de sevgili,
ya olmadık zamanlarda umutsuzluğa kapılıp,
soluğu evlerde alacağız,
ya da denizler, kıyılar çekecek bizi.
nasıl biz başkalarının korkularını taşıyorsak,
başkaları da bizim korkularımızı taşıyacak,
yenilgimizi, umutsuzluğumuzu…
birazdan sabah olacak…
para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler,
iş, anneler ve korkular başlayacak…
bunlar varsa bizim için geçerliyse
aşk yoktur ve hiç olmamıştır sevgili.
birbirimizi kandırmayalım…
hadi güne hazırlan,
yaşadıklarımızı unutmaya çalış
aşk bize güvenip verdiği büyüsünü,
sırlarını, cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel,
o yaban ağrısını geri alacak
bunlar olurken içimiz bir an üşüyecek,
sonra geçecek…
hadi, oyalanma birazdan yarın olacak…
aşkta yarin yoktur sevgili