ayı sözlük itiraf

  • /
  • 91
sevgili lgbtq+ insanlar,
uzun süredir yoktum ve biraz olsun düzelmiş görmek istedim sizi. hayallerim kırıldı!

hala üzgün, hala bir kimseyi ya da bir şeyi bekler haldesiniz. atıl, hoşlandığın çocuğa açıl, o 5. kere aldığın derse bu sefer çalış, yeni yerler gör, hayat dışarda, bekleme!

öpüyorum. :*
biraz önce bacağımın arasındaki kedinin sıcaklığı ile uyandım. şimdi de uyuyamıyorum.
insanlarla sadece yatmış olmak için yatıyorum son zamanlarda. hiç kimseden, hiçbir şeyden zevk alamıyorum ve her an boğulacakmış gibi hissediyorum. hayatım rüzgarın akışını takip edemediğinden olduğu yerde dönüp duran ve her an batabilecek bir kayığa benziyor resmen.
itirafları okurken, itirafı yazan kişileri etrafımdaki insanlarla eşleştiriyorum; "bu sanırım ahmet, şu kesin mehmet" gibi gibi.
3. haftam evdeyim. evden çalışıyorum günleri karıştırmaya başladım dışarıya çıkmıyorum kimsenin canının riske atmamak için. dışarıda gezen salak insanları gördükçe bi gaza geliyorum sonra salak onlar salak otur oturduğun yerde dedikten sonra netflix te bir dizi daha bitiriyorum. sosyalleşmeyi çok özledim. arkadaşlarımla vakit geçirmeyi ama en çok deniz kenarında kahve içip arkadaşlarımla sohbet etmeyi
psikoloğuma prostat masajı yapmıştım sözlük. nasıl birşey olduğunu çok merak etmişti.
sözlük kimseye güvenemiyorum hornet sıktı dedim bu sefer twitter açayım neyse işte ah benim salak kafam birisiyle konustum ben buna yolladım resimleri buda meğersem bana fake resimler atmış sözlük o kadar çok korkuyorum ki inanılmaz ötesi korkuyorum umarım bir şey olmaz
okullarin kapanması ve bayram nedeniyle metrekareye düşen insan sayısındaki azalma beni mutlu etse de; giden mi mutlu yoksa amaçsız kalan mi sorgularken heyecanimi kaybettim sözlük...
beraber art arda 8-10 gün geçirdiğim insanlardan en başta ne kadar sevsem de nefret etmeye başlıyorum. benden sevgili olmaz.
aslında yazmak istediğim çok şey var ama yazmaya, anlatmaya üşeniyorum. bir de gereksiz ve işlevsiz o kadar saçma tavsiyeler verenler oluyor ki çevremde, aman içimde kalsın diyorum.
evde lussekatte adında bir poğaçamsı bi şey yapmıştım, çekirge sürüsü gibi yemiş bitirmiş ailem.
ekşi sözlük'teki lgbt onur yürüyüşü başlığına girilen yorumlar, insanı hayattan bezdirir. okumayın.
uçuşup odamın her yerine yapışan, terimle ıslanıp çamurlaşan, parmak uçlarımla harflerin bulunduğu şu önümdeki klavyeye sürttüğüm ölü deri parçalarım tırnak aralarıma kaçmasın diye kulaklarıma neyin takılı olduğuna bakmıyorum. onun yerine bir sigara yakıp kırnak törpüleyen insanlara bakıyorum ara sıra.
taşşaklarımı hissediyorum. çenem odamdaki çalışmayan televizyonun köşesine çarpacak gibi oluyor, sokaktan sesler geliyor. porno mu açsam, duşa mı çıksam, kakamı mı yapsam, birileriyle mi konuşsam; kokuştum, terledim, yataktan kalkınca çükümü dövdüm. komşum çok gürültü yaptı, şimdi bir süredir sustular. evde tek başımayım, odamda tek başımayım, pencere yukardan açık, perde kapalı, pipom boş, sigaramı içiyorum, çoraplarım yok. ileri geri ileri geri ayaklarımı kaydırırken tırnağımı zemine sürtmeden kahvemi yudumluyorum. çıplağım aslında, odamın kapısı kitli değil.
şimdi kitledim. şimdi yine açtım. giysilerim masamın sol tarafında kalıyor. sağ tarafımda da başka bir koltuk var. üzerinde neler var neler. sol tarafıma tekrar baktım 1-2 bişeyler daha var. mesela yatağım o tarafta. çok ses çıkarıyorum... kulaklar benim değil. konuşan kulak bunlar, fısıldayan kulaklar. ne taraftalar? tam önüme bakıyorum. masamın tam ortasına, alt tarafına bile değil. ayaklarımı düzelttim. birazdan ne yapsam ahahaha.
başka insanlar için belki de sakız çiğnemek kadar kolay olan şeyler benim için artık çok zor.

bir insanla arkadaş olmam çok zor. sevgili olmam çok zor. bir insanla iletişim kurmak bile benim için çok zor. zira artık o insana olan olumlu düşüncelerime, sohbetinden aldığım keyfe, onunla geçirdiğim vakitlerin güzelliğine ve bu gibi şeylere odaklanmak yerine sadece ne zaman nerede ne şekilde yaralanabileceğime odaklanıyorum. sonra da küçük bir çocuk gibi korkuyorum. küçük bir çocuk gibi saçmalıyorum.

bugün olduğu gibi.

hayatımda bir yeri de yoktu aslında. sadece konuşmayı çok sevdiğim birisiydi işte öyle. ama fark ettim ki ben artık çok korkuyorum. hislerimden korkuyorum. hissetme olasılığım olan şeylerden korkuyorum. hissedebileceklerinden bile neden korkar ki bir insan?

ben korkuyorum. küçük bir çocuk gibi korkuyorum.

çünkü yorgunum. yorgunum ve iyileşmemiş açık yaralarımı her geçen gün daha çok hissediyorum. öfkemi her geçen gün daha çok hissediyorum. öfkemi. kızgınlığımı. yorgunluğumu.

eğer başarabilseydim bağıra bağıra ağlamak isterdim, bunu yapabileceğim sayılı omuzlardan birinde. yapamıyorum.

insanlara artık anlatamıyorum. anlatmaya mecalim ve isteğim var mı, ona da emin değilim.

insanları yönetebilen insanlar vardır. bilirsiniz onları. hani çok güzel manipüle edenler, ne istediğini tahmin edebilip ona göre davranabilenler. sınırlarını çizebilenler. ben onlardan olamadım hiçbir zaman. benim insan ilişkilerimi belli başlı düşünceler yönetti bugüne kadar.

"bu içimden geliyor mu? bunu istiyor muyum? bunu yaparsam gece başımı yastığa rahat koyar mıyım?"

ama kısa bir süre önce gerçek kafama dank etti. bunlar işe yaramadı. bunlarla bir yere varamadım. yapamadım. işin daha da kötüsü yıllarca bildiğim doğrular olmadan nereye giderim orasını bilmiyorum.

yoo hayır, hep kazık yedim hep iyi niyetimden kaybediyorum triplerine girmeyeceğim. iyilik kötülük bana göre kişisel kavramlardır. benim doğru bildiğim başkasının doğru bildiği olmaz bazen, bu ne onu kötü yapar ne beni. ya da ne onu iyi yapar ne beni.

ama bu şekilde zormuş. çok zormuş. en azından ben beceremedim.

bununla ne yapacağımı bilmiyorum. kızgınım, kırgınım, öfkeliyim. sevildiğimi, değerli olduğumu hissetmeye her zamankinden daha çok ihtiyacım var ama kimseyi de yanımda hissedemiyorum. kimse yanımda değil demiyorum, ama ben hissedemiyorum artık. eğer bana uzatılan eller varsa da, ben artık hiçbirini göremiyorum. ben karayı göremiyorum ve karayı göremezken yüzmeye devam etmekten çok, çok yoruldum.

biri bir entry yazmıştı burada, sonunu da "çok yoruldum artık, takatim kalmadı, çok şükür" diyerek bitirmişti. işte aynen öyle hissediyorum.

çok yoruldum artık, takatim kalmadı. kırgınlığım, öfkem ayağımdaki taşlar, ben bu taşlarla yürüyemiyorum.

yoruldum ben. benim gücüm de, isteğim de kalmadı.

çok şükür.
kaslı kürt sevgilim olsun istiyorum. evdeki bütün işleri o yapsın. canım isteyince benimle ilişkiye girsin. sonra beni insanlardan korusun. kölem olsun istiyorum. kürt köle istiyorum.
fala inanmıyorum ama şu an deli gibi fal baktırmak istiyorum.
gecenin bu saatinde canım kek istedi diye kalktım kek yaptım, büyük bir pişmanlıkla onu yiyorum, kendime çok sinirliyim.
lan şaka maka bu cumartesi süper bir sürpriz oldu bana. mini film zirvesi olmasa da dünya kupası ve çılgın bira zirvesi bu yaz için güzel başlangıç oldu. umarım daha nice biralamalı gecelere gündüzlere... dinimiz amin
  • /
  • 91