beautiful thing

1 Entry Daha
içinde 'ibneler futbol sevmez' modunda klişeler bulunsa dahi dünyada yapılmış en iyi dostluk-aşk filmdir benim gözümde. '90 ların güney londra'sının o alt tabaka insanları, thames nehri kıyısı binaları insanı içine çekiyor. jamie ve ste bir yandan saf duygularıyla kendilerini keşfetmeye başlarken, bir yandan da queer tanımının insanlar üzerindeki düşünceleriyle yüzleşiyorlar. kişiler ve olayların doğurduğu sonuçlar gerçekçi işlense de sonunu en büyük eşcinsel klişelerinden (acıklı biten random gay filmleri) uzak tutarak umursamaz bir mutlulukla bitiriyor. ee bunun neresi gerçekçi değil derseniz cevabı çok basit. günümüzde dahi homofobik tutumuyla parlayan ingiltere'nin, bir de 90 lı yıllarının güney londra'sında mutlu bir son olmaz, olursa da gerçekçi olmaz. ayrıca film sonunda pek çok soruyla birlikte bitiyor. annesinin ani kararlar vermesinin altında bir gizlilik var mı, ste'nin babası bu olaylara ne der, jamie gidince ste ne halt yapar? filmin arkasındakiler bunu pek düşünmüyor ve içinizden geleni yapın belki homofobi görünmez olur imajıyla pollyannavari bir son ile noktayı koyuyor.

son olarak film zaten tek başına insanın içini mutlulukla doldurmasına rağmen bir de üstüne mama cass'in muhteşem sesinden muhteşem şarkıları da eklenince unutulmaz bir iş ortaya çıkmış oluyor.
1 Entry Daha