yaşama sevinci adına bir tutamağım kalmadı ömür hanım.
bir garip boşlukta çiviliyim günlerdir gözbebeklerimden.
sahi nedir yaşamın anlamı? geriye dönüyorum sık sık
yanıt aramak adına, yüreğimin silik izler bırakıp, ağır
yükler aldığı zamanın derin denizlerine. bakıyorum umut
karamsarlığın, sevinç acının azıcık soluk almasından başka
ne ki? yaşamsa gerçekle düşün umutsuz bir savaşı, her şeyi
içine alan kocaman bir yanılsama... değil mi yoksa?
şükrü erbaş-ömür hanımla güz konuşmaları 1984-ankara
yedikleri mısır koçanıydı ve arpa
ve süpürge tohumu
ve çöp gibi kaldı çocukların boynu.
ve lâkin tarabya'da, pötişan'da ve ada'da kulüp'te
aktı ren şarapları su gibi
ve şekerin sahibi
kapladı miloviç'in yorganına 1000 liralıkları.
miloviç de beyaz at gibi bir karı.
bir de sakalı halife'nin,
bir de vilhelm'in bıyıkları.
bu parçadan ziyade tüm destan güzel ama beğeniyorum nedense bu kısmı. nazım hikmet