bazen güzel başlayıp hayatınızın en unutulmaz sahnelerini yaşayacağınız güne dönüşebiliyor sevilen arkadaş grubuyla karar alıp bir şeyler yapalım dedik bahanemiz bu olsun evde parti havası her şey iyi hoş güzelken bir çiftimiz sarhoş olup tartışmaya başladı başka odaya geçip devam ettiler araya girmeyelim dedik etrafta kırılıcak her şey itina ile kırıldı sonrasında fiziksel şiddete kadar ilerlediler kilitli kapının ardında saçlar yolundu tokatlar tekmeler atıldı kapı kırıldı çift ayırıldı sabah kalkıp dişi kişi espri yaptı sana pasta alıcaktık içinden ben çıkıcaktım sonra masraflı olucağını düşündük benim içimden pasta çıkartmaya karar verdik bana vurdu vurdu ama patlatıp pastayı çıkartamadı
lisenin birinci sınıfında iken okulda yapılan etkinliklerden biri sınıflar arası hazırlıksız konuşma yarışmasıydı. baya dokuzdan onikiye her sınıftan birer yarışmacının katıldığı, yaklaşık yirmi kişilik bir yarışma. sınıfı temsilen katıldığım yarışmada fanustan elime çıkan konu başlığı "doğum günü" idi. ziyadesiyle gergin ve heyecanlı görünen on beş yaşına varmamış velet olarak; insanın doğduğu günle beraber ölüme diğer insanlarla eşit mesafede olduğunu kabul etmemiz gerektiğini, doğum günlerine sayaç vazifesi yükleyerek sadece yaşlıların kaybını normalize etmeye dair bir çaba taşıdığımızı ve belli yaş gruplarını ölümsüz olarak nitelemenin getirdiği büyük şok üzerine konuşmuştum. galiba bu kelime öbeği, benim için aynı anlamı taşımaya devam ediyor.
bu arada merak eden olura diye: yarışmada ikinci olmuştum.