duymamazlıktan gelmek

görmezden gelmek gibi duymazdan gelmek olarak da adlandırılabilir.

örneğin az önce bir arkadaşım hasan'ı gördün mü? diye sordu. ciddiyetini kestiremediğim için duymazdan geldim. türkiye'yi seviyorum.
bilmeyerek yapana lafım yok. bu konuda çok laf yediğim için yüzüm de yok zaten. (telefonla konuşurken karşında sesleneni duymama, yolda kulaklıkla müzik dinlerken dibindeki arabayı görmeme, bilgisayarda rapor hazırlarken ismimin bağrıldığını fark edememe gibi)

fakat bunu bilerek yapanlar var ki, daha kafasını kaldırmasından anlayabiliyorsunuz içinden geçen "duydum ama bir daha söylemeni istiyorum" cümlesini. (örneğin bir türlü kaynaşılamayan iş arkadaşı, veya sizden hoşlanmayan, samimi arkadaşınızın/sevgilinizin arkadaşı, ya da trip atan sevgili...)

bir tür "tahtayı tırmalayan pençe sesi"