ebru gündeş

tanrı vergisi güzel sesiyle hayatımıza girmiş tanrı misafiridir.

ayrıca kayahanın şarkılarını kayahan'dan güzel yorumlaması da pek bir hoştur.
memleketin önemli seslerinden biridir. detone olmaz. ama gel gör ki ülkemin ırkçılık neferlerinden biridir. bu ülkenin diğer bir önemli sesinin, ahmet kaya' nın kanını taşımaktadır ellerinde hala. sen evli-mutlu-çocuklu nefes alıyorsun ama gülten kaya yı ebedi yalnızlığa mahkum ettiğin için yüreğin rahat mı acaba?

hamasetten ekmek yemeyi ihmal etmez her fırsatta ama bir diva gün gelir ağzının payını verir hemen yanı başındaki jüri koltuğunda. ve sen de içindeki pislikle kalıverirsin. allah bağışlasın artık bir evladın varmış. cinsiyetini bilmiyorum ama onu ilerde, vatan sağolsun diye gönderecek misin ölüme peki?

aynı jüride senin ne homofobik olduğunu da öğreniveririz. yarışma elemelerinde '' kırık '' bulduğun için çok iyi bir sesi elemeni utanıp sıkılmadan haklı göstermeye çalışırsın. sürekli yalakalık yaptığın, hocam dediğin bülent ersoy' un yanında yapabilecek kadar şuursuzsundur üstelik. her ay başka bir rus mankenle filan poz veren gizli ibne, şarkıcı kankalarından bunu öğrenmişsindir tabii yıllar yılı. sen de haklısın.

tarih seni affetmeyecek be ablam. *
üstelik nerde o eski şarkıların? tırt, monoton bir tarzda nereye kadar?

bu kadar para puldan sonra bir zamanlar o genç konfeksiyoncu kızın duygulu, ruhi yorumu da yerini ruhsuzluğa bırakır haliyle.
1997 yapımlı deli divane dizisinden hatırlarım kendilerini. galiba o diziden sonra kendisiyle pek ilgilenmedim. şimdi baktım, hala oturup izliyorum lan, biri beni durdursun. yıl 2013 olmuş hala youtube'da "ebru gündeş deli divane" aratıp, bi de oturup izliyorum. merak edenler için ilk bölümden sizleri heyecanlandıracak küçük part sevgili sözlük yazarları.

kıro kadın dendimi akla ilk gelen kadındır. bunun akıllı ol senin aklını alırım falan gibi sözlere sahip bir şarkısı vardı. hala duyunca ürperiyorum...
kendine göre "delikanlı" takılan ancak bu davranışları ile aslında komik görünen, kimilerine göre güzel olan ancak hareketleri ve üslubu nedeni ile son derece itici olan şarkıcı. türkiye'de kemik gözlük modasını başlatmış şahıs. yaşadığı talihsiz olayda gözünde kırmızı kemik gözlük vardı; medyanın binlerce kez görüntüleri vermesinden dolayı türkiye'de kemik gözlük patlaması yaşanmıştı o sene. herkesler kemik gözlük almıştı ablam da dahil. kırmızı gözlük adeta kızılay tarafından dağıtılmıştı.

düşününce ölümün kıyısına kadar gelip geri dönen birinden daha olgun, insani davranışlar bekliyor insan. empati yeteneğinin en az bir level daha gelişmiş olmasını bekliyor. mamafih bu sanatçıda böyle olmadığını gördük. yeri geldi de yazıyorum, ekranda her görüşümde aklımdan geçenler aşağı yukarı böyledir. misal yıllar önce parmağındaki pırlantayı soran muhabir kızı öyle bir fırçalamıştı ki hiç unutmam. kız nişanlanıp nişanlanmadığını ima ediyordu altı üstü. fakat hanımefendi öyle bir tepki vermişti ki fuhuştan mı kazandınız diye sorulmuşçasına. sesi güçlü olabilir eyvallah, ama uyduruk bir mezarın başında "babamın mezarı" diye poz kesmelerini de unutmadık ebru gündeş.

inşallah oğlum şehit olur demeci de işte bugüne dek çizdiği profile cuk oturmaktadır.
ataerkil toplumumuzdaki kadına verilen statuyu kabullenip yaşayan kadın tipi (bkz: kıro kadın)
hakkında şöyle bir haber okuduğum, bir insanın asla olmaması gereken, iticiliğin can buldugu yorumcu.

ebru gündeşi travestiler korkutmuşmuş.. ya bırakın ya. yine iyi ki bu kadar homofobik bir kadına trans bireyler sevgi amaçlı ebruu diye bağırmış sevgilerini göstermişler... hayır ebru gündeş de pek bir korkakmış, annem niye korkuyorsun bu kadar, yarışmalarda lbgtlere laf çakmayı biliyordun, militaristlikte son noktayı zorluyordun da, bir trans birey çıkıp "ebruu" deyince mi korktun ?!!
ben onu bunu bilmem gidip sırf para için azeri iş adamıyla evlenince, bitmiştir bence "halkın sevgilisi, delikanlı kız" ayakları. demet akalın 'dan farkı kalmamıştır, zengin koca avlama kulvarında. bu saatten sonra isterse dünyanın en iyi sesi seçilsin, lsterse albümleri milyonlarca satsın. karaktersiz, samimiyetsiz müzisyenleri sevmiyorum.
ağlıyordu bir ara, masumuz diyordu. noldu o iş?