eşcinseller aşkı anlatıyor

6 Entry Daha
transseksüel lezbiyen

eşcinsel olduğu anlaşılınca hastaneye yatırıyorlar altan'ı. 'eşcinsel' olduğu gerekçesiyle askerde tokat üstüne tokat yiyor. zonguldak belediyesi de işine son veriyor. istanbul'a gelince ameliyatla kadın olup otostoplu gecelere adım atıyor, ama bir gazetede çıkan resimli bir haber yüzünden ailesince dışlanıyor. iki yıl önce mesleğine veda eden altan, 45'inden sonra ilk kez bir kadına, film yönetmeni maria'ya âşık...

25/08/2006

şule çizmeci

eşcinsel sivil toplum girişimi lambdaistanbulun başkanı ebru tek kelimeyle nev'i şahsına münhasır biri. önce gay'miş, sonra travesti, derken transseksüel. şimdi de lezbiyen transseksüel... bu çarpıcı değişimin nedenini "insanız, değişebiliriz" diye yanıtladı. onunla transfobinizle yüzleşmeye var mısınız?

aileniz ebru adına alıştı mı?

annem hâlâ 'oğlum altan nasılsın?' diyor.

aileniz istanbul'da mı?

annem zonguldak'ta.

ne zaman ameliyat oldunuz?

15 yıl önce. bir anda, delice bir karar. o zamanlar pürtelaş sokağı'nda çalışıyorduk. zengin bir müşterim bir gelişinde epey bir para verdi. kafama esti, "gidip ameliyat oluyorum" dedim. kolumdaki altın bilezikleri bozdurdum. mecidiyeköy'de 'kasap tuncer' denilen bir doktor vardı, çok sağlıksız koşullarda ameliyat oldum. çünkü param ancak ona yetiyordu.
ameliyat sonrası 'ben kadınım' dedim. sadece nüfus cüzdanında adın değişiyor, ama toplumun gözünde nah kadınsın, ibnesin' ayol.

dana önce ne iş yapıyordunuz?

1985 öncesi, zonguldak belediyesi'nde çalışıyordum. zonguldak ufak yer, bunalımlara giriyordum. intihara kalkıştım. kendime bir sevgili arıyordum. en azgın zamanlarım. ailemin yanındayım. zonguldak endüstri meslek lisesi torna-tesfiye bölümü'nden mezunum.üniversite imtihanını kazanamadım. aslında türk solundan geliyorum, thkp-c mlsp-b'den yargılandım. askerdeyken gözaltına alındım. mahkemeye çıktım, beraat ettim. aslen erzincan tercanlıyız. ablam ve abim mühendis. babam ve annem almanya'da çalıştıkları için bize babaannem baktı. babam ölünce annem zonguldak'a döndü. kadın geldiğine pişman oldu, ben çıktım karşısına bir eşcinsel olarak.

dışladı mı, benimsedi mi?

bir yandan annem baskı yaptı, bir yandan abim. beni hacettepe üniversitesi hastanesi'ne yatırdılar, eşcinsellik tedavisi gördüm.

ne menem bir tedaviymiş bu?

ne bileyim. bir buçuk ayın sonunda doktor 'senin düzeleceğin yok' dedi. zonguldak'a dönünce sorunlar bitmedi tabii... derken askere gittim. bölükte çaycıydım. bir çaycı daha vardı, adam erzurumlu. bana 'dadaşım dadaşım' deyip duruyor. adam sarkıntılık etmeye başladı. karşılık vermediğim için beni bölük komutanına 'o homoseksüel' diye şikâyet etmiş. komutan gelip bir tokat patlattı suratıma. eşcinselim diye beni hakkâri'ye sürgüne gönderdiler. orada başıma gelmedik kalmadı.

o saate kadar sevgiliniz oldu mu?

çookkk. ne aşklar yaşıyordum, hepsi de karşılıklı.
gencim, gençlerle çıkıyordum. meyhanelere gidiyordum. erkek kılığındaydım. saçlarım bülent ersoy'un o zamanki saçları gibi yandan küt kesimliydi. zonguldak yetmedi bana, kabıma sığamıyordum. sonra istanbul'a geldim. burada travestilerle tanıştım. tavestilerle birlikte harbiye'de otostop'a çıktım. adamlar rağbet ettiler bana.

hiç korkmadınız mı?

yok be korkmadım. ilk çıktığım gece yakalandım. karaköy karakolu'na, oradan da gayrette'ye götürüp fişlediler bizi. gazeteciler resmimizi çektiler. sonra da zührevi hastalıklar hastanesi'ne götürüldüm. hiç unutmam, hürriyet gazetesini bir açtım ki en arka sayfada benim resmim var. 'zonguldaklı kız altan istanbul'da yakalandı'. gazeteyi annem okumuş, dayım okumuş... tüm çevreye rezil oldular. çok ağladım o gün. anneme telefon edip yalvardım beni affetsin diye. çok ketumdur, affetmedi. yedi sene önce beşiktaş'taki evime geldi, 10 dakika oturdu. sonra hiç görmedim. abim çocuklarına 'amcanız öldü' demiş. yıllar sonra ablamın oğlu gelip beni buldu, birlikte rakı içtik. 'altan dayı, altan dayı' diyordu. bu haberden sonra zonguldak yüzüme kapandı böylece. 20 yıl sonra arabamla zonguldak'a gittim, ablamın evinde bir bardak çay içtik döndüm. neyse, baktım otelde olmuyor, para biriktirip kazancı yokuşu'nda ev tuttum. sonra da kendime genç bir sevgili buldum. 20 yıldır arkadaşım, hâlâ görüşürüz. 15 yıl pürtelaş'ta yaşadım.

yani polisin şiddetine maruz kaldınız!

aynen öyle. o zamanlar ibrahim eren vardı. biz ilk açlık grevlerini yapanlarız. taksim parkı'na kırmızı karanfiller bırakmıştık. inan üniversite imtihanını kazansaydım şu an transseksüel değil, gay'dim. transseksüel olduğuma pişman değilim, ama gay olarak kalsaydım daha iyiydi. istanbul'da mecburdum transeseksüel olmaya. o zamanlar eşcinsel, lezbiyen, biseksüel ya da travesti olmak çok zordu. ya öyle ya böyle, yani ya heteroseksüel ya da transseksüel olacaksın: çünkü insanlar diğer yönelimleri arada kalmışlık, sapkınlık gibi algılıyor. kim iş verecekti bana? zaten kanunlarda eşcinsellik 'yüz kızartıcı suç' olarak geçiyor. zonguldak belediyesi'nde eşcinsel olduğum için işime son verdiler. türkiye'de travesti olmak kadar zor bir şey yok. yaşıtım travestilerin çoğu öldürüldü. ya otobanlarda araba çarptı ya da müşterileri öldürdüler. ben de bir soru soracağım: bize dair önyargılarınız var mıydı?

hiçbir zaman önyargım olmadı, ama halinize üzülürüm.

neyimize üzülüyorsunuz?

tehlikeli bir hayat, sizlere ucubeymişsiniz gibi davranılıyor.

yani toplumu ikiyüzlü buluyorsunuz. adam gece sana en fazla parayı veriyor, ama gündüz karısı kolundayken 'bak ibne geliyor' diyor. biz hiç yüzlerine vurmayız, efendilik bizde kalsın. bir de o iğrenç kokuları yok mu? ağızları içki kokar. bacak araları leş gibi...

o adamlarla öpüşmem.yüzünüzü ekşitmeyin. mecburiyet nedir bilir misiniz?

evet! gelelim iş-güç durumuna.

iki yıl öncesine kadar otostop'a çıkıyordum. adamları kandırıyordum '.... var' diye. eve getiriyordum, adam durumu anlarsa iş bozuluyor. beni de iri yarı görünce, bunda ne şey vardır diye düşünüyor. oysa benim kadın olduğumu hayal bile edemiyor. iki kez adamlar çok kızdı, beni kilyos yolundan kaçırmaya kalktılar. allahtan polisler çevirdi, kurtuldum. sonra korkumdan bir hafta işe çıkamadım. günlük yaşıyorum. iki yıldır fuhuş yapmıyorum. artık korkuyorum. dedim ya çok arkadaşım öldürüldü. şimdi emekli olmaya çalışıyorum. akşamları küçük bir şişe rakı açıp demleniyorum.

yalnız mı yaşıyorsunuz?

sevgilim var ayol. almanya'da. adı maria. film yönetmeni. birkaç yıl önce film çekimi için istanbul'a gelmişti. polisler tarafından copla tecavüze uğrayan kadınların belgeselini çekti. aramızda bir elektriklenme oldu. hoş hatun (gülüyor). geçen yıl beni almanya'ya çağırdı, 10 gün orada kaldık, oradan avusturya'ya geçtik. 45 yaşından sonra âşık oldum. o da bana
âşık olduğunu itiraf etti. iki kez buraya geldi. geçen yılbaşını burada beraber geçirdik. sonra mayısta tekrar geldi, ölüdeniz'e gittik. eylülde yine gelecek. erkeklerle yatmak artık içimden gelmiyor. ne bileyim, kullandılar beni. ama bu kız almanya'ya dönerken benim için hüngür hüngür ağlıyordu. doğrusu bir kadının benim için ağlaması çok hoşuma gitti. halbuki eve gelince ben de ağladım. maria'yla romantik bir ilişkimiz var. hiç evlenmemiş, erkeklerle hiç cinsel ilişkiye girmemiş. almanya'da beraber olduğu bir kadın var. ama ona benimle beraber olduğunu söylemiş, ama yine de kıskanıyorum. 'istersen aradan çıkabilirim' dediğimde 'hayır. sen, sen, sen' dedi. hoşuma gitti.

siyasete ilginiz devam etti mi?

bir arkadaşım benimle 'hadep'e bir transseksüeli üye yapmazlar' diye iddiaya girmişti. oysa beni hemen üye yaptılar. ama şu var: 'devrimciyim' diye geçinen adamlar bile bize burun kıvırıyor. belki biz onlardan bin kat daha devrimciyiz. onlar ancak teorisyen olurlar. aleviyim, ailem de demokrat. abim dev- yol'cuydu. geçmişte 141-142'nci maddeler için yürüdük. hadep'in yürüyüşlerine katıldım. daha sonra lambdaistanbula üye oldum. politik bir duruş sergileyemezsen yok olursun.

bursa'da 1. türkiye eşcinseller buluşması'nda az kalsın linç ediliyordunuz. orada bir faciayı önlemişsiniz.

o pisliği ben ve deneyimli arkadaşlarım engelledik. bursa'da en doğal olan yürüyüş hakkımızı polis engelledi. otobüsümüzü taşladılar. yöneticilik apayrı bir olay. ben eşcinsellerin örgütlenmesini seviyorum. biz pürtelaş sokak'ta neler çektik, ne dayaklar yedik. travestilerin genelde kültür seviyesi düşük. çoğu erken yaşta cinsel yöneliminden dolayı ailesi ve çevresi tarafından dışlanıyor. bu yüzden çoğu eğitimine devam edemiyor ve hayatlarını sürdürebilmek için tek çare olan seks işçiliğine yöneliyor. çünkü ne kamuda, ne de özel sektorde travesti kimliğine sahip birine iş veriliyor. bu, bir ayrımcılık. kesinlike türkiye'de gay, travesti ve transseksüeller için koruma kapsamlı bir kanun çıkması lazım.

yedinci ve son yazı oğlum benim öğretmenim başlığında.
1 Entry Daha