gönlün hep ota değil de boka konması

iletişim eksikliğini yüzde yüz etkili olmasından, hatanın başkasından ziyadekendimizde olduğuna inanmamamızdan kaynaklanabilmektedir. bir nebze dürüst olmak gerekir ama öncelikle kendimize. sonra gerisi kendiliğinden gelir zaten. sırf bu sebepten aseksüel olduğumu artık biliyorum. ama adıma en hayırlısı bu ise zorlamıyorum.

(bkz: lafla peynir gemisi yürümez)
(bkz: zaman sadece birazcık zaman)
ne ota konsun diye ekstra bir çabam ne de boktan uzak olsun diye ekstra bir çabam var, belki biraz kaderciyim bu konuda.
ilgimi çeken insana kendimce doğru çerçevede ilgimi belli ediyorum, benim kıstaslarıma göre değil ama kendince doğru yolu bulur, o da önemser ve belli ederse ne ala, aksi taktirde anlarsa ekime, anlamazsa s..ime kadar.
bu arada benim de kimisi için ot, kimisi için bok olduğum gerçeğini hiç bir zaman unutmuyorum.
deneme-yanılma ilişkisi bir nevi,karşı taraf bi bokta peki kendimiz neyiz hiç bu soruyu soruyormuyuz? tabi ki hayır çünkü biz sütten çıkmış ak kaşığız!
bok sayısının ot sayısına nazaran çok çok çok fazla olması gönlümüzün de boka konma nedenidir.
aseksüel olmayı gerektirmez. elbet bir gün ota da konacaktır. merak etmeyin.
"öldükte haberimiz mi yok?" sorunsalı.