holding the man

1 Entry Daha
insanı derin düşüncelere sevk eden, 2015 yapımı, gerçek bir hikayeden kurgulanan lgbti temalı sinema filmi. filmin hikayesi, müzikleri ve cast'ı çok başarılı seçilmiş. into the wild izleyenler bilir, filmin sonunda alexander supertramp'ın fotoğrafı gözüktüğüne nasıl duygulandıysanız bu filmin sonunda iki mislini hissediyorsunuz. çünkü hepimizin hissedebileceği duygunun hepimizin yaşayabileceği hastalıkla mücadelesini anlatıyor.

--- spoiler ---

filmde dikkatimi çeken pek çok metafor kullanılmış. belki daha fazla vardır ama benim ilgimi çekenler bunlar:

-tim görüştüğü aids hastasına yaşını sorduğunda adam "33 yaşındayım ve 34'ü görmeye kararlıyım," demişti. tim 34 yaşında öldü.

-bunun filmle alakası yok ama filmde kullanılan okul formaları glee'nin warblers takımının formalarına çok benziyordu.

-aileleri durumu öğrendikten sonra iki sevgilinin sinekliğin, incecik o tülün arkasında öpüşmeleri aslında onları aslında hiçbir şeyin ayıramayacağını, böyle basit ayrıntıların aşılabileceğini gösteriyordu ki nitekim sineklik kırıldı. tekrar bir araya geldiler.

-tiyatro okulundaki maymun sahnesine bayıldım. tim'in başka erkeklerle yatmak istemesi ancak bu kadar doğal anlatılabilirdi. hayvansı içgüdülerini ön plana çıkaran tim, beraber maymun taklidi yaptığı arkadaşıyla birlikte oldu. ve aids'in şempanzelerde bulunması...

-tim, john'ın memesini ısırmıştı. muhtemelen bunu yattığı diğer adamlardan öğrenmişti. ve bu john'ın canını yaktı. filmin ilerleyen sahnelerinde görüyoruz ki john'ın ciğerlerinden su çekmek için açılan, tim'in ısırdığı memesinin olduğu tarafta.

-filmin başında tim, paris karakterini oynuyor. buradan pek emin değilim, okuyalı çok oldu, paris ölen juliet'in başında bekliyor. aynı sırada john, rugby maçında bacağını sakatlıyor. john yaralanırken tim'in üzgün paris'i canlandırması ve yıllar sonra john'ın hasta yatağının başında tim'in beklemesi...

işte bunlar bir filmin lezzetini arttıran küçük detaylar.

--- spoiler ---
1 Entry Daha