ilk aşkınızla buluştuğunuz ilk yer

2012 yılının ocak sonu veya şubat başı gibiydi. facebookta siyasi bir sayfada tanışıp uzunca bir süre konuştuktan sonra açıldık birbirimize. ben liseli bir ergen o da üniversiteye yeni başlamış, kendini ankara’ya atar atmaz zor da olsa birilerine açılma kararı almış hevesli bir çocuktu. hiçbir zaman hissedemeyeceğimi düşündüğüm büyük hisler beslemeye başladım zaman geçtikçe. birgün atladım gittim birkaç günlüğüne. hızlı tren yeni yapılmıştı ve bu kadar yakınken neden gitmeyim diye düşündüm. heyecandan 2 saate yakın olan yol günler sürmüş gibi güç bela indim ankara’ya.
bindim taksiye kızılay’a doğru gidiyorum. yol hala bitmiyor. izmir caddesinin girişinde attım kendimi dışarı. ankara’ya ilk defa bu kadar anlam yükleyerek gelmiştim.
kızılay avm’ye doğru yürüdüm. ziya gökalp tarafına geçeceğim. o kocaman yaya yolu da bitmedi yürürken. tam trafik lambasının altında bekliyordu. kolları birkaç santim uzun, yeşil parkası ile ankara’nın nüfusunu 1’e düşürdü oracıkta. sanki senelerdir tanışıyormuşuz gibi içten kucakladık birbirimizi.
sonra 3 sene boyunca hep sarıldık ankara’nın birçok yerinde, birçok trafik lambasının altında.
öğrenci evi. kadıköy'ün belki de en eski evlerinden biriydi. bu eski tahta ev 4 katlıydı ve bizimkisi 4. katta evini en yakın arkadaşıyla paylaşıyordu. soğuk bir kış günü kalın patikleriyle ağırlamıştı beni.
okulun arka bahcesi ( high school ) ( of ne atesli opmustu beni, o zamanlar hic erkek figürüm olmadığı için onun basket takiminda olmasi , kendince kaslari , benden iki sinif üstte olmasi ne kadar da tahrik ediciydi universiteden sonra evlenmis aglasam mi ki kizimiz olacakti diye ahahahaha )
kadıköy iskelesi

dershane çıkışını beklemiştim. yeni bir iskele daha yapmıştım o sıra. daha sonra yıktılar.