kız softa

biri dahi kız softa'dır, yani ürgüplü ismail'dir ki, zalpaşa medresesi'nde hemşehrisi dağlı hüseyin nam (adlı) pelide (pise) misafir olup, üçüncü gece o zalim dağlı herif "hemşehri oğlan sik yâri hiledir (dostça bir oyundur)" deyip oğlancığı bi'l-ikna (ikna ederek) rızasıyla fiili livataya mübaşeret eyledikte (girişince) maslahatı begayet kebir (çok büyük) olmakla molla ismail kan-revan bihuş (serhoş) oldukta (olunca), gaddar herif işini tamam görmüştür. amma ertesi vak'a şüyu buldukta (olay duyulunca) fail-i zalim dağlı hüseyin memleketi canibine firar, ismail'e dahi medresede durmak olmayıp öyle mahbuba cümle kapılar küşade olmakla (bütün kapılar açılmakla) helvacı esnafından telli halil ağa oğlanı alıp esnaf zeynine koyup (esnafın süsleri arasına katıp) tezgâha oturtmuştur. ve dükkanını o perî-suret (peri yüzlü) ile tezyin eylemiştir. gece dahi odasında yatırıp telezzüz-ü nazar ve (bakarak zevk alma) deraguş (kucaklama) ve buse faslı, ayak öpme, göbek koklama, çakıl memecikler dişleyip altın kamış çük yoklama ile iltifat etmiştir. bir sene mürurunda (geçince) istanbul'un kulampara eşkiyası kız softa'yı rahatına komayıp dükkânın gözleyip ustasın gaybubetinde (yokluğunda) müşterisuret (müşteri gibi) ülfet ve muhabbet edip envai tuhfe (çeşit çeşit hediye) ve akçe ile oğlanın aklın çalarak birkaç ay mikdarı bahçe ve bostan ve bekâr odası ve hamam dolaştırıp akıbet karakuş nam (adlı) şeririn pençesine düştükte (düşünce) yıldızababa hamamına götürüp soymuş ve beline siyah dellak peştemalın sarıp üstad elinde ba'dettalim (talimden sonra) müşteri aguşuna (koynuna) halvete koymuş kapamışlardır. gündüz içeride halvette bir seferi 100 akça ve gece camekân odada döşek yoldaşlığı livata sabaha dek üç seferden ziyade olmamak üzere iki tafralı altın narhtır. oğlan üç seferden ziyadeye rıza gösterdikte (kabul edince), müşterisi her seferi 100 akçadan koyar, siker. oğlan kulamparasından hazzedip (zevk alıp) akça talep etmese dahi, herif oğlanın ortağı dellake 20 akça payını yine verir.