alanya limanda bulunan 2007 yazında önünden geçerken duyduğum ve adeta beni büyüleyen sesi barındıran barın adı. gariptir ki beni büyüleyip içeriye sokan sesin sahibi deniz hanım o sırada sultan süleyman şarkısını seslendiriyordu.
yahu çorba bu, ekmeksiz yinmezkine, dedirtir... hele ki bir mahluta veya borç çorbası ise uffffffffffffff dedirte dedirte doğranabilir.
tabi ki, kap içerisindeki sıvının tüm dengesini bozacak bir kopuşla değil! ekmeğin miktarının ve doğranacak parçaların büyüklüğünün bir adabı vardır...çorba kasesi büyüklüğündeki parçalarla çorbayı gömmek ayıptır! doğranacak ekmek, hafif tereyağıyla birlikte tavada az kavrulmuşsa, o kişi ölümsüz bir "damak ilahı"dır!!
geçen hiç tanımadığım bir adam ile bir çay bahçesinde oturup çay içtim. sohbet ettik. devlet meselelerinden konuştuk, hayattan konuştuk, geride kalanlardan bahsettik. 60 yaşlarında tombik, tatlı bir amcaydı. inanılmaz kültürlüydü, emekli tarih öğretmeniymiş. telefon numarasını istemeye cesaret edemedim. şimdi diyorum keşke isteseydim ne olurdu ki, oğlu niyetine sohbet etti adam benle, verirdi yani. arada halini hatrını sorardım. neyse.