ilk
sıkıntı yazısıyla yirmidört şubat tarihinde, ikinci köşe yazısı da
eski kitaplar üç mart tarihinde
taraf gazetesinde yazmaya başlamıştır.
* --spoiler-- sıkıntı çok sık gördüğüm bu manzaraya beni aşkla bağlayan şey ayrıntılar değil, görüntünün verdiği duygu. şairin, hava kurşun gibi ağır, dediği şeye benziyor bu duygu ama tam o değil. karamsarlık? belki biraz, ama fotoğraftan daha güçlü bir ışık demetinin geleceğini de seziyoruz. gene de manzaranın bana verdiği duyguyu ve kelimeyi anlamaya çalışırken kafam karışıyor. belki de sıkıntı kelimesini şu son altı ayda herkes çok sık kullanmaya başladığı için. eskiden dert, mesele, problem, sorun, huzursuzluk, zorluk, kafa karışıklığı dediğimiz şeylere son altı ayda hep bir ağızdan sıkıntı demeye başladık.
--spoiler-- eski kitaplar bombayde beni eski kitapçılara çeken şey okuyacak yeni ve ilginç bir metin bulma umudu değil; bir zamanlar bu umudu benim gibi duymuş olan yorgun insanlarla özdeşleşme isteği... batıdan, ingiltereden gelmiş ve pek çok evin baş köşesinde yer tutmuş bu kitaplar, o insanlar da bu dünyadan çekip gidince, daha da kötüsü, çocukları meteliksiz kalınca bu kitapçıya gelmişler. eski istanbuldan çok iyi tanıdığım bir toz ve küf kokusu; toz ve küfün ima ettiği şeylerin, tam tersini, hatırlatıyor bana.
--spoiler--