özel üniversite

bunları 2'ye ayırmak mümkündür. birisi para karşılığı diploma verenler, diğeri paranın hakkını verenler. maalesef paranın hakkını verenler, para karşılığı diploma verenlerin karşısında sayısının az olması sebebiyle kötü bir imaja sahip olmaktalar.

daha önce de söyledim, ben bir dersin işleyişinde kaynak olarak bir kitap kullanıyorsam, o kitabın yazarı ya itü'de, ya odtü'de ya da özel bir üniversitede aynı dersi vermekte.

bu özel üniversite iyi olan. diğerleri bunların adını kirletenler.
bokunu çıkarmanın bir anlamı yoktur. genellemelerden kaçınmak gerekir. bu konuda özel üniversitelerin kendi kalitelerini yükseltmeleri ve eğitim seviyelerini yükseltmeleri beklenir. sırf üniversite mezunu olabilmek için dünya para bayılanlara değil bu ticarete, soyguna izin veren devlet yönetimlerini suçlamak gerekiyor aslında. parayla eğitime kesinlikle karşıyım. ilkokulda da üniversitede de. devlet bu konuda çalışma yapmayıp, eğitim kalitesini yükseltmeyip kendi okullarını imam-hatiplere çevirdiği sürece de sömürü devam edecektir.
zengin pici mal amsalak aptal gerzeeek oozpu cocugu felan derken adamlar patir patir mezun oluyor da ortaligin amina koyuyor bre. sonra da agzi kokan fakir tinerci pic kurularinin yarisi bos tabaklarina ic pilav oluyorlar.

ayhh super kufredince kendimi daha da erkeg, daha bir atarli mahalle abisi hissettim. pipim kalkti *

firsat esitsizliginin amina koyayim size birsey olmasin lan. haydi askere.



pıtrak gibi açılmalarıyla artık eğitim anlamında liseden farkı kalmayan, imkanları çok olsa da, kadroları çoğu zaman boş olan ve/veya eşin dostun getirilmesiyle doldurulmuş olan bu yüzden eğitim niteliği biraz geri planda kalmış gibi hissettiğim ve nicelik değil nitelik bebeğim demek istediğim eğitim kurumları.
parası neyse veririz insanları üniversitesi. herkes hakkettiği gibi okuyor bu devirde. burada okuyanlardan önce bu düzeni kuranlara tepki gösterilmesi gerek.
eğer devlet üniversitelerinde; öss'nin bir çeşit zeka testi olduğunu sanan, muhtemelen öss'yi kazandığı zaman hayatı da otomatik olarak kazanacağını düşünmüş olan, ezikliğinin verdiği özgüvensizlikten dolayı hiç bir " zengin piçi"nin yanına 3 metre den fazla yakınlaşamamış ve bu yüzden tanımadığı/tanıyamadığı insanlar hakkında rahatlıkla atıp tutabilen bu kadar çok dingil varsa iyiki özel okulda okumuşum diyorum.
külliyen adalet yetisini yitirmiş öğrencilere sahip kurumlardır. ulan arkadaş avantaj her yerde avantajdır, tamam. benim de kardeşim dört yıllık bi bölüm kazanamazsa ben de özel üniversiteye gitmesinden yana olurum. git tabi. ama bi kurum (üsküdar üniversitesi) kayıt süresi geçtiken bir ay sonra arayıp öğrencileri kayıt için çağırmasına rağmen aynı diploma avantajını veren devlet kurumunun bir günlük mesai saati içerisinde iki yüz, üç yüz alın teri dökmüş, dershane sıralarında dirsek çürütmüş genci ip gibi dizip saatlerce kuyrukta beklettiğini pek tabii bilmene rağmen hala bu kurumların varlığının adaletli ve kabul edilebilir bulman ve kalkıp bunu bize savunman/savunmaya çalışman kanımca çok zeki olduğunun akli delillerindendir
o halde zeka küpü devlet üniversitesi öğrencilerinin ve mezunlarının gerçeklerle yüzleşme zamanı gelmiştir. genelde bu kadar kırıcı olmam ama madem bu kadar açık sözlüsünüz ben de aynı açık sözlülüğü göstermekte pek bir sakınca görmüyorum. ***

o üstün zekanızla yerleştiğiniz, o çok gurur duyduğunuz devlet üniversitelerinin taban puanları şu ankinin 2 katı fazla değilse, kazanması şu an kazanmaktan 10 kat zor değilse bunun tek nedeni özel üniversitelerin varlığıdır. nasıl mı oluyor? açıklayayım:

ben zengin değilim, ama olsaydım zengin piçi yaftasını da kıçımla gülerek taşırdım o ayrı konu. kazandığım bölüme yetenek bursuyla girdim. peki ya, özel okul diye bir şey olmasaydı ve ben bu mezun olduğum bölüme giremesydim ne olacaktı? tam olarak şu olacaktı: sayısal puanım yerlerde sürünüyordu ama sözel puanım boğaziçi edebiyat gibi taşaklı okullara bile yetiyordu. zaten siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler gibi hiç alakam olmayan bir devlet üniversitesini de kazanmıştım. ve evet, eğer özel üniversite diye bir şey olmasaydı yapacağım şey bu benle alakası olmayan bölüme ve bir devlet üniversitesine yerleşmiş olmak olacaktı. benim o bölüme yerleşmiş olmam demek, şu an o bölümde okuyan 1 öğrencinin o bölümü hiç kazanamamış olması demek oluyor.

şimdi, sevgili yazarcanlar onlarca özel üniversitenin binlerce başarılı öğrencisini düşünün. düşündünüz mü?

sadece bursluları da kastetmiyorum. okuduğum üniversitedeki gibi puanı devlet üniversitelerinin mühendislik fakültelerine yeten ama madem param var ücretini veririm diş hekimliği okurum diyen bir o kadar binlerce başarılı burssuz öğrencileri de düşünün. düşündünüz mü?

şimdi o onbinlerce öğrencinin sizin üstün zekanızla kazandığınız devlet üniversitelerinin kapılarını zorladığını hayal edin. ettiniz mi?

bunun şu an zaten zor olan rekabetin 2-3 kat kızışmış olması demek olduğunu idrak edebildiniz mi peki?

edemediyseniz ya düşündüğünüz kadar "zeki" değilsinizdir, ya da inkar boyutunda level atlıyorsunuzdur. şu an devlet üniversitelerinde okuyan ya da mezun olan öğrencilerin nerden baksan yarısı -ki bu onbinler demek- özel okullar olmasaydı ya hiç üniversite kazanamamış ya da istediği bölüme girememiş olacaktı. yani başka bir deyişle yarınızın gurur duyduğu bir devlet üniversitesi diploması olamayacaktı ve özel okullara bok atma lüksüne de sahip olamayacaktınız. gayet net. nokta.

yazarın notu: evet hayat adil değil. bazıları bazılarından daha şanslı doğuyor. ama bu sadece para için geçerli bir kural değil. bazıları sağlık konusunda, bazıları fiziksel konularda, bazıları hayatına giren insanlar konusunda daha şanslı veya daha şanssız olabiliyor. para belki çoğumuzun şanslı olarak doğduğu bir konu değil. ama eminim şanslı olduğunuz başka konular vardır. iç huzurunuzu rahatlatmak adına bu tür şeylere takılmayın. eziklenecek bir durum yok ortada.
öncelikle tanım;
paralı okuldur.

ancak şunu da bilmek gerekir; en iyi eğitim veren üniversiteler arasında geçtiğimiz yıl ilk sıralarda özel bir okul vardı. kısaca; okul var okul var, adam var adam var.

dipnot : devlet okulunda okudum.
bazı entryleri sanırım anlaşılması için daha da net yazmam gerektiğini gösteren başlıktır. yök 1981 yılından beri öğrenci yerleştirme sınavı yapar. bu sınavdan bir üniversitenin en azından taban puanını tututturanlar üniversiteye yerleşir, gerisi açıkta kalır ya da aöf'nin yolunu tutar. sonrasında özel üniversiteler açılmaya başlanır. bu süreç 1995 yılında hızlanır, ve artık türkiye'de bir devlet üniversitesinin, herhangi bir bölümünün yüz puan altında alanlar bile, hakları olmadığı halde paraları olduğu için okumaya başlar. öyle ki, ülkede açılan özel üniversitelerin pek çoğu kuruldukları ilk yıllarda 0 puan alan öğrencileri bünyelerine kabul etmiş ve hatta lisedengi bir okuldan mezun durumda olmayanları misafir öğrenci olarak kabul etmişlerdir. 2006 yılında misafir öğrencilik allah rızası için kaldırılmıştır ve fakat bu seferde özel yetenekle girilen bölümlere lise mezunlarının tenkedipleri kaydolmaya başlamıştır. şu aşamada şöyle bir örnekte verilebilir, bir devlet üniversitesinde yüksek lisans yaparken, onbinlerce kaynak araştırıp, zarzor randevu aldığı hocasından bilgiler alabilen ve tez savunma günü geldiğinde hocası, dekanı ve hatta rektör yardımcısı tarafından terletilen, bazı durumlarda tezi terslenen ve tekrar araştırmaya yönlendirilen bir devlet üniversitesi "yüksek lisans talebesi" modeli varken diğer tarafta, özel bir üniversitede yüksek lisans derslerine keyfi olarak katılan, eve verilen projelerle kredi toplayan, tez sunum günü geldiğinde ise, tezini parçapinçe bir halde hocasına veren, tez sunumu veya savunması gibi kavramlarla genelde tanışmayan,bir öğrenci modeli "yüksek lisans" diplomasını alır, çoğu zaman askerliğini erteler, ve diploma evdeki tozlu raflara yerleşir. üniversite birinci sınıfta puanı olmadığı halde fırsatı olduğu için "üniversite öğrencisi" olan bu arkadaş, zincirleme isim tamlaması gibi devam eden bir sürecin sonunda artık bir yüksek lisans mezunudur. bu bireyin olması gereken nokta; lise mezunluğudur, bulunduğu nokta yüksek lisans mezunluğudur. özel üniversite mezunları, devlet üniversitesi mezunlarına denk olduklarını, hatta devlet mezunlarından daha yetkin oldukları gibi savlarda bulunacak kadar rehavete kapılabilirler. bunun da asıl nedeni özel üniversitelerin halkla ilişkiler bölümlerinin yaptığı iç müşteriyi memnun hissettirme ve dış müşteriye yaptıkları reklam ve imaj çalışmalarındandır. işin acı reçetesi, özellikle son on yıl içinde açılmış irili ufaklı okulların mezunları iş aramaya başladıklarında ortaya çıkacaktır. 2007 yılından beri prestijli firmalar çok güçlü ik departmanları kurmakta veya firmalarının bu departmanını uluslararası ik firmalarına ihale etmekteler, bu departmanların, bu özel üniversite ve devlet üniversitesi kavgasına girmemek için izledikleri yol nettir, on yıldan az tecrübesi olan herkesi sınavla ve o işle ilgili demo hizmet örneğini isteyerek işe alım sürecini işletmektir. işin aslı, ak koyun kara koyun, bu noktada ortaya çıkmaktadır ve işin aslı sağlam temellere sahip okullardan mezun olmayanlar top yekün çuvallamaktadır.
mecbur kaldığı için okunan ama yine de burssuz okuyanlar tarafından can havliyle savunulmaya çalışılan yüzde seksen aptal, zengin piçi, man kafa öğrenci kurumudur. ulan kamil * sen hantal götünü bilgisayar başından kaldırmadan aldığın yüz küsür (ilk okul çocuğu ıq seviyesine denk) puanınla elde ettiğin diplomayla benim arkadaşımın ekstra iki yılına artı onun bi ton maddi manevi yük altına girerek elde ettiği diplomanın aynı olmasını çok normal görüyo bide bana mı dar açılı bakıyo diyosun?

pardon,kim devamsızlık sorunu çekmiyor? benim geçen sene hazırlık okuyan arkadaşım sisteme geç girilen iki günlük devamsızlık yüzünden bir yıl kaybetti. sen aynı durumda ''danışmada sizinle ilgilenen iyi abi''ye durumu açıkayıp geçiyosun ama...? ulan nerde görülmüş devamsızlık sınırındaki öğencinin okulu arayarak derse gitmediği takdirde devamsızlığım sorun edilmediği? böyle saçma salak prosedürler varsa yok bacanak ben hiç okumiyim o prosedürleri. sonra burda her şey parayla çözülmüyo. hacı varya, kesin öyledir ha... tamam bende demiyorum ki bi dönem okula gitmeyip hocanın banka hesabına elinizde viski, üstünüzde röpteşambırınızla para yatırıyonuz. ama kabul et götünüz rahat yani ve sizin gibi ''danışmadan onlarla ilgilenen abi''si olmayan gençler yıl kaybediyo

bi de söz konusu hakketten ağitim aşkı veya laburatuvar fantazisiyse bana devleti kazanabildiği halde burssuz özele gideni göster bi çay ısmarlayıp özür diliim çocuktan

bi de hepsini yapıp şunu yapmamak lazım;
(bkz: bir şeyi sadece savunmak için savunmak)

not: ben de yurt dışında özelde okuyorum ama doğru her yerde, her zaman doğrudur. ve avantajlar değerlendirmek içindir. öptüm
şöyle bir gerçek var maalesef. özel üniversitelerin yönetim ve idare kadrosu devlet üniversitesine göre gerçekten oldukça kötü.
burslu kazanıldığında oldukça iyi fakat parayla giderseniz zengin züppe olarak tanımlanabilirsiniz.
konu gayet nettir aslında. ama bazı insanlar neden bu kadar savunmuş anlayamıyorum. bi kuyruk acısı olmalı. özel üniversiteyi tercih etmeyen birisiyim ama özel üniversiteyi hiç kötülemem de. imkanlar iyiyse tabii ki hizmetleri iyi bir yerde okumak isteyebilir insan. ama bu kadar savunmak niye onu anlayamadım sadece. ister özelde oku ister devlette. sen kendini yetiştir de gerisini boşver arkadaş. siyaset öğren, küfretmeden konuşmayı öğren, nerede nasıl davranacağını ve nerede nasıl giymen gerektiğini öğren gerisi boş. hangi duvarlar arasında bunları öğrendiğinin bi farkı yok.
parayı veren düdüğü çalar mantığına göre hareket eden üniversitelerdir. bir kaç üniversite hariç tamamı parayı basanı öğrenci olarak alıp öğrenciyi mezun eder. eğitimleri de paranın hakkını verecek kalitede değildir. her ne kadar kabul edilmese de öyle.
o kadar çok şey söylenmiş ki daha üstüne diyecek birkaç şeyim var sadece :

hayatım boyunca başarılı bir insan oldum, üstüne bunun için de çok ders çalışmam gerekmedi. lisede insanlar daha limiti yapamazken ben integral-türev çözüyordum gözükapalı. ilkokulun bir kısmında kolejde okudum, geri kalanını da devlet okulunda okudum. ikisi arasında aldığım eğitim farkı uçurumlarda ( objektif bakış açısıyla, ikisinin de iyisi kötü var bu inkar edilemez). üniversite sınavında da ilk oturumum iyi geçmediği için ortalama bir puan elde ettim. yıllarca da hukuk da hukuk diye çıldırdığımdan ankara, istanbul ve marmara olmayınca özel üniversiteye girdim. ama komik olan şu ki, ben o puanla istanbul/ marmara işletme, ekonomi gibi bölümlere girebilecekken sırf hukuk istediğim için özele gittim. hatta girdiğim ortalama ''özel'' üniversite benim sıralamanın iki katıyla alıyorken, gözü kapalı girmemin kesin olduğu , yine iki katı olan ''özel'' okula da giremedim, yani öyle parayı veren düdüğü çalar gibi bir durum sözkonusu değil. en azından benim deneyimlediğim buydu.

sorarsanız, okulum benim girdiğim sene kulvarında iyiydi, sonrasında giden profesörler ve okulun tutumuyla bence kalitesi düştü (ki piyasada okul süreki amerikada kampüs açtık avrupada şunu yaptık diye velilerin gözlerini boyamakta). burada eleştirilen o ''zengin piçi'' hele de ''puansız girme'' gibi bir durum sözkonusu değil, ha sözkonusu olan bölümler de yok değil ama zaten o bölümlerin devletteki puanlarına da bakarsanız zaten yüz binli uzantılarda.

4 senedir okuduğum okulumdan da memnun değilim ama bu demek değil ki ''özel'' üniversitede okuduğumuz için sıfır kapasite conconlarız. hani bu, sadece eğitimde değil, bu ülkede her şeyde yaptığımız belki kıskanma belki beğenmeme belki de kendi bakış açısına uymadığından ötürü bi yaftalamanın sonucu. yalan değil, burada eleştirilen şeylerin yaşandığı okullarda var ama elmayla armut da bir değil hani. benim her perşembe, cuma gece klubüne gidip 3,5 ortalama ile mezun olan, x y z hukuk bürolarında staj yapan arkadaşlarım da oldu. bir o kadar öss'de ilk 500e girip hala 2.-3. sınıfta sürünenler de oldu. üniversite sınavının test mantığıyla okuduğunuz bölümün arasındaki bağlantı çok ince.

dediğim gibi, dürüst olmak gerekirse, bir tık adı da olan kendi okulumdan memnun değilim bu ayrı ama buradaki genel tutum bundan daha kötü. ha bu tutumu edinmiş arkadaşlar belki bunu yine diğer ''özel'' üniversite öğrenci profilinden edinmiş olabilir ama şöyle de bir şey var ki zaten o puansız girilen okullarda kıytırık bölümlere giden birçok kişinin kültürü, vizyonu bunu belli eder niteliktedir. benim 6 sene arkadaşım olup 4 sene önce arkadaşlığımı bitirdiğim ve puansız bir okulda hukuk okuyan kız imla yoksunu örneğin.

bu anlamda ben de bir ayrım yapıyorum ve bu her ne kadar doğru da olmasa, hayatta her alanda olduğu gibi burada da bir hiyerarşi var. nasıl koç sabancı bu piramitte ilk sıralamadaysa aşağı indikçe değişim yaşanıyor. zaten bunu belirleyen en büyük faktörlerden biri de öğrenci kitlesi. fakir-zengin fark etmez, iyi-kötü her okulun bir öğrenci profili var zaten kalite her şeyi belli eder nitelikte.
eziklik psikolojisini bastıramamış yazarın çirkinleştiği başlık.
(bkz: önyargı)
(bkz: aşağılık psikolojisi)
doğrusu "vakıf üniversitesi" dir.benimde mezun olduğum üniversite bir vakıf üniversitesiydi.kaprisli öğretim görevlilerinden uzak gerçekten iyi olanları vardır.
  • /
  • 3