doğduğum ilk sabah- silah işlemeli bi masanın üstünde uyanıyorum. güneşin kafama dayadığı uzun sarı mermiler gözümden girip beynime ulaşıyor. kirli beyazımsı, içi bok dolu uzun ince bir kağıt parçası tutuşturuyor koca kafalı tanrı elime. spermlerim yalvarırcasına yakmak istiyor sigarayı. peçeteler kanlı ve kirli şekilde sararıyor önce. masanın üzerinde ki saydam altı patlar tüfekle sigaranın kafasına sıkıyorum acımasızca. böğrümü becerircesine süzülüyor duman ellerimde.parmak arası eklemlerim orgazm oluyor. protez bıyıklı adamlar gülümsüyor telefonumun ekranında, "altımı üstüme getirircesine sik beni" diyen koca göbekli çirkin adamlar. var mı çiçek ? diye soruyorum diğer kişiliğime. saygı değer bi kişiliktir kendileri. (kedilerin bağırsaklarına ot sarıp içmeye bayılır mesela,bir o kadar da kedi severdir üstelik) bacak araları beyaz,yüzü siyam bir torbacının yanına ışınlanıyorum birden. sahil kenarında kağıttan bankların üstünde yeşil orospular pazarlıyor. kerpetenle söktüğüm 50 altın cüce dişlerini cebimden çıkartıp uzatıyorum. yokluyor bir kaç tanesini. "beğenmediysen annenin yumurtalığına yuva kurmuş 20 santimetrelik realistik vibratörü verebilirim" diye teklif sunuyorum. hiç düşünmeden kabul ediyor palyaço gözlü travesti ruhlu torbacı. orospularımı alıp penisime sürttükten sonra göt cebime yerleştiriyorum. ağızlarından ölü seks kokusu yayılan,kalabalık bir insan topluluğunun bulunduğu kargo aracına biniyorum. "şurdan bir uzaylı uzatır mısınız ?" diye seslenip önümde ki fahişe kılıklı sarışın çıplak ruhlu kadının omzuna dokunuyorum. cebimde ki orospularım ülkenin en iyi oryantaliymiş gibi kıvırıyor loblarımın üzerinde. şöför'ün gözleri saçlarının arasından beni kesiyor. elleri, göğüs uçlarımda ki damarlara ince uçlu şırıngadan sevişme duygusu aşılıyor. kıvırcık saçlı,balık etli bir çocuk ellerimden tutup beni o kalabalığın içinde kafam beynimi kusarcasına çeviriyor. meyve restoranının yanında ki uzun minareli klisenin önünde iniyorum. dua etmek için girdiğim genelevde kırmızı işlemeli krem bir ruh onunla mastürbasyon yapmam için beni ikna ediyor. boynumda ki saçak dişlerim yeşil orospularımı kemiriyor. ruh birden tırnaklarımın arasında ki kir'e dönüşüyor. yaratıcılık abidesi bir kaç pezevenk uzanıyor kollarıma. burnumun soluduğu; uçan kristal renkli kaplumbağalar,ayak bileklerime eşarplar sarıyor. adamlar tanrı oluyor gözümde. tanrıları beceriyorum sonra. hamile kalan tanrılar çocuklarını pazarlamak için senet imzalatıyor bana. "pezevenk tanrıların,orospu çocukları işte" kedim apollon beni arayıp 5.ayağının nerde olduğunu soruyor bana. kırıldı diyorum. köpek suratlı baban sana tecavüz ederken kırıldı. veteriner yahni yapıp entel kasap ile birlikte afiyetle yedi ayağını. farelerin metro istasyonundan geçip evime varıyorum. kedim ellerini ve ayaklarını kuyruğu ile bağlayıp kafasını klozete sokmuş. intihar etmiş aklı sıra. uyansana be suratsız diye tekmeliyorum hayvancağızı. ölmüş -müş. iyi de sen ölümsüzsün unuttun mu aptal kedi? camda bulunan soba bacası büyüklüğünde ki delikten yağmur kokulu, casus kılıklı,koca burunlu bir adam giriyor içeriye. kedinin mamasından bir avuç yedikten sonra televizyon karşısına kuruluyor. ne düşüncesiz adam. insan gelirken bir kaç tane tırtıl kulağı getirir. ölü kediler'i sevindiren tek şey budur çünkü. ölü bir kedi olmayı diledim beni yaratan belirsizlikten. ölmek güzel şeydi düşünüldüğünde. ama ölü insan olmak güzel değil,ölü kedi olmak güzeldi. gözleri pudradan çakıl renkli bir su samur'u zilimi çalıyor. yürüyen bir su samuru mu? oysa bulutların taşıdığı kafam çoktan yeraltı çekirdeğine adaş olmuştu. ölümü yaratan kişinin kendisi olduğunu iddaa etti. kısacası insansı görünen yürüyen et parçalarını o yaratmıştı anladığım kadarıyla. def ettim hepsini evimden. kediyi de buzdolabına gömdüm. uyumak için gittiğim silah işlemeli masanın üzerine boylu boyunca uzandım. uyudum. ve uyandığımda güneşin beynime sıktığı o sarı renkli kurşunlar ilk gün ki gibi canımı hiç acıtmadı. (bkz: yeraltı edebiyatı)
elin japonyalarında depremzedeler su kuyruğunda tekdüze bekler,bizim milletimiz aç gözlülüğünü doyurmak için birbirini kırar geçirir. fazlaca güldüren bir o kadar üzen bir durumdur.
hele ki olgun amcalarımızın bunu demesi bi hayli komik. hadi sübyan olsa bi nebze sonuçta herkesin bi ilki vardır. ancak ortamın orosbusu olan amcalarımızın bunu yutturmaya kalkması çok ilginç yemiyoruz efenim yemiyoruz. lütfen belediye hortumu kullanınız.
tanışma sırasında sadece aktif olduğunu söyleyen ancak daha sonra sözünü yememek için nasıl pasif olabilirim düşüncesiyle hareket eden ibine modelidir. sürtünüp,becericeksiniz.
nedense istanbulda seks işciliği yapan türbanlı bir trans birey vardı o geldi aklıma. işte bunlar hep cehape zihniyeti diye bangır bangır bağıran tiplerde bunlardır gülsek mi ağlasak mı
her siyasetci gibi samimi gelmeyen insan. lgbtti bireylerini ağzına çok dolamış,onlar üzerinden siyaset yapan sözde sosyalist ama içinde aşırı kürt milliyetcisi. erdoğanda 2002 de demişti eşcinsellere haklar tanıyacağız diye. yemeyiz kardeşim yemeyiz.
sesine,duruşuna,yaşam tarzına hatta ve hatta onurlu ölümüne bile aşık olduğumdur. günümüzde yaşayan ve yaşamını yitirmiş bir çok sanatçının idolüdür. defalarca biyografisini okuduğum,belgeselini izlediğim kişidir. röportajında "bir nergis kadar geyim canım" demesi ile gönlüme taht kurandır. mr.bad guy albümüne ölüp,bittiğimdir.
hristiyan ; ama bir yanlışlık olmalı ben cennetten arsa satın almıştım yahudi ; koduğumun duvarından medet umarsak böyle olur müslüman ; o son kelleyi kesmeyecektim
her siyasetci gibi samimi gelmeyen insan. lgbtti bireylerini ağzına çok dolamış,onlar üzerinden siyaset yapan sözde sosyalist ama içinde aşırı kürt milliyetcisi. erdoğanda 2002 de demişti eşcinsellere haklar tanıyacağız diye. yemeyiz kardeşim yemeyiz.
eğer gerçekten hoş bir tipse ve o fırsat elime geçtiyse kaçırmam diyebilirim. yahu sevişmek bir ihtiyaçtır ne olmuş evliyse cinsel kimliğini yaşamasında yardımcı oluyoruz benimle yapmazsa başkasıyla yapar nasıl olsa diye hiçte vicdan azabı falan çekmem ciddi bir ilişki meselesi olamaz ama.
efendim saygımız vardır bu inançlı insanlara ama ramazan bayramı haricinde her türlü pisliği,ahlaksızlığı yapıp ramazanda zorunlu oruç tutup daha sonra da böyle etkinliklere çemkirenlere tahammülümüz yoktur. katılmak zorunda değilsin zaten inancını gerçekten yaşıyorsan katılamıyorum diye çirkinleşmezsin.