ruhsal bozukluğu olan biriyle bir şeyler yaşamak

uyuşturucu bağımlılarının ya da alkoliklerin ailelerine derler. oturma odasında ki fili nasıl fark etmedin? fark edilmez işte. hep orada olan gerçek göze normal gelir. muhtelif bahaneler üretilir. karşındakinin dengesizliği alenen ortadadır, dostlar anlatır ama duyulmaz, dinlenmez. sonra olacak olan zaten bellidir. oturma odasında ki fil yıkıp parçalamıştır her yeri.
"ruhsal bozukluğu olan insanlar renkli kişiliklerdir, bu yüzden çok ilgi çekerler." gibi bir cümle okumuştum bir yerlerde. bir insanın hayatta karşılaşabileceği en büyük düş kırıklıklarından biridir sevdiğinin ruhsal sorunları olduğunu keşfetmesi. çok renkli, eğlenceli, belki duygulu, tutkulu kişiliğiyle önce ilginizi, sonra sevginizi ve daha kötüsü güveninizi kazanır ve siz tam kendinizi aşkın kollarına bırakacakken... sürpriz! insanı çıkardığı bulutların üstünden aşağıya itiverir. şimdi hiç "ama aşk onu her şeyiyle kabul etmektir." geyiğine girmeyelim. baktınız bir sorun mu var, arızayı ince ince seziyor musunuz? sakın "hele dur bakalım ne olacak? belki yanılıyorumdur!" falan demeden arkanıza bakmadan kaçın. kaçın, çünkü büyük olasılıkla yanılmıyorsunuz. sosyal yaşamda gördükleriniz sizi yanıltabilir. gördüğünüzle gerçek çok farklı olabilir. ama özel ilişkilerde ne görüyorsanız o'dur! bu kadar yakın mesafeden görüp de hala arızayı inkar ediyorsanız acilen kendinize bir psikolog hatta psikiyatrist edinin çünkü çok ihtiyacınız olacak.
yıllar önce, aylarca platonik hisler beslediğim adamın tam vuslata ereceğimiz anda "biliyon mu ben tanrıyım" demesiyle yaşadığım ağır travmatik durumdur. evden nasıl çıktığımı hatırlamıyorum, sormayın.
elin kalan kurabiyeleriyle kandırarak karanlık tarafa geçirebilecek olan kişidir.
(bkz: come to the dark side we have cookies)
ruhsal sorunlar vb vs her ne varsa aşabileceğimize inandığımız hikayeler okuduk. bazen o okudu ben kendimi iyi hissettim, bazen de ben okudum o hiç duymamış gibi sevindi. geldi boğazıma sarıldı, öptü kokladı beni.
en son evimiz için tül-perde bakmıştık. ben anlamam dedim, sen karar ver. o da bir şey beğenmiş. telefondan yolladı.bunu alıyorum dedi. ben de iyi al dedim.
bu sohbetten 5 saat sonra görüştük. daha doğrusu görüşemedik. çünkü onlarca aramama mesaj atmama rağmen , beni mecbur durumda bıraktığı ve kendimden bu yüzden nefret etmeme sebep olan bir tehdit savurdum. hemen aradı.

insanlara inancımı kaybetmek istemiyorum. lütfen biraz daha az acıtın canımızı.
kendimin ne kadar normal olduğu tartışılır bu nedenle başkasını ruhsal yönden tahlil etmek yerine işe kendimde bir şeyleri düzelterek başlamak taraftarıyım.

kaldı ki ruhsal bozukluğu olmayan insan yok çevremde ve ilgiçtir ki maalesef böyle iyiyiz.