pürüssüzlüge ve yumusakliga dokundum ince bir boşluğa dokundum o kadar narin ve parlaktıki gözlerimi kapadım ve tekrar actım yeniden dokundum ince boşluk çizgilerle kaplıydı yasanmisliklarin yollarıydi onlar, kazanılan tecrübeydi sertlik , eski hatıralar,asklar,incinmeler vardı pürüzlü kırışık etin üstünde.gözlerimi tekrar açtım ellerimin üstünde bütün bu izler zamandı aslında...
bana göre en doğru yorum ceylan ertem'e aittir. zaman asla ilaç değildir. belki bir şeyler zamanla daha güzelleşir ama o zaman geçene kadar insan çok yorulur, kırılır. o da değişmiştir artık.
"zaman ilaç mıdır yoksa kalbini yavaşça yaran yoran bir bıçak mıdır?"
birhan keskin şiiri, mabel matiz ezgisi ile birleşir, zaman olur. sabahın dördüdür, başka bir evde 'keşke hep böyle esse' rüyasıdır. yok'a karışmadan bir adım öncesi, boşuğun bahanesidir zaman; 'bir yerden aşağı, çok aşağı...