sen hiç ateş böceği gördün mü

her sahnesi ayrı bir güzeldir bu oyunun
ağlamayı bilmeyenin gülmesinden bir bok olmaz sözünü oturturken,cuk sesini duyuyor insan.

gülserenin ilkokul sahnesi,gülsereni istemeye gelenlerin ve gülserenin babasını kaybettikten sonra tanrı ile konuşma sahneleri akla derin izler bırakan sahnelerdendir

- anladım
- sanmıyorum, anlasaydın yalnızlık çekerdin
- sen hiç ateşböceği gördün mü?
- hayır, görmedim.
- göremezsin, göstermiyorlar ki. herkes de göremez zaten. edison doğayı yendi, hem de kendi sahasında; biz o ara yoğunduk, ediz hun'un filmlerini seyrediyorduk.
- anlamadım?!
- kıymetini bil; anlasaydın yalnızlık çekerdin.

c/p yaptığımı saklamayacağım tabi ki. ama bu oyunu o kadar seviyorum ki... geçenlerde ofiste aklıma esti ve internette bulup açtım. browserı aşağı kaydırdım ve bir yandan çalışıp bir yandan dinledim. oyunculukları gözümde canlandırmakla yetindim. yılmaz erdoğan'ın yazarlığı gerçekten mükemmel.
teknolojinin hayatımıza girmesi ile birlikte 90lı yıllarda başlayan insan ilişkilerindeki yozlaşmayı ana karakter gülseren'in doğumundan akıl hastanesine düşene kadar inceleyen ve olayları espirili bir dille anlatırken bir yandan da ters köşe yapıp aşırı duygulandıran yılmaz erdoğan'ın yazıp yönettiği tiyatro oyunudur. izlediğim en iyi oyunlar içerisindedir ve aşırı kaliteli espriler barındırmaktadır.
aynı anda hem güldüren hem ağlatan göndermeleri ile sadece kendi dönemine değil günümüzde ki birçok noktaya da parmak basan ve tabiki demet akbağ'ın yeteneklerini gözler önüne seren tiyatro oyunudur.
en son yeni verisyonunu izleyince tekrar izlemeliyim demiştim. buralarda da epey yazıp ettiler güzel diye. sonra izlemedim. yine izlerim diyorum bugün ama emin de değilim. bellki de yarın öbür güne bırakılmış güzel bir şeylerin kalması mutlu ediyordur beni.
belki de tırt bir insanımdır

(bkz:tırt bir insan mısın)
*